4 Eylül Sivas Kongresi’nin 105. yılı kutlama etkinliklerinde bir grubun Sivas Milletvekili ve AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’e karşı gösterdiği protesto sonrasında ister istemez Sivas’ta ve özelikle de Ankara’da gündem bu konu oldu. Ankara ve İstanbul’dan çok sayıda telefon aldım. Hepsi merakla bu protesto eyleminin neden yapıldığını, kimlerin yaptığını sordu.
Sanırım, Abdullah Güler de dün ve bugün kendisine yapılan bu protestoyu sorguluyordur. Zira tecrübeli bir milletvekili olsa da milletvekilliği Sivas’ta yeni sayılır. Kaldı ki Abdullah Güler’in, bu protestoyu hak ettiğini düşünmüyorum. İktidar partisinde belli bir yer edinen, belli bir makama gelen bir insana, Sivas olarak bizim sahip çıkmamız lazım. AK Parti, Sivas’a çok büyük hizmetler yaptı. Hızlı tren, bunun basit bir örneği. Daha bu memlekete yapılacak çok da hizmet var. Dolayısıyla Sivas olarak bizim, Abdullah Güler’i, Sivas’a ve ilçelerine hizmet konusunda sıkıştırmamız ve zorlamamız ve istememiz lazım. Bunu da çekinmeden, Sivas için yapmamız gerekir.
Kendi şehrinde yapılan bu protesto birilerinin maksatlı, önceden planlanmış bir davranışı dahi olsa bu konuyu ciddi olarak düşünmeli Abdullah Güler. ‘Bunlar neden bana yapıldı, neden ben’ diye düşünmesi ve sorgulaması gerekir. Diyelim ki bu protesto eylemi bir grup CHP’li tarafından bilinçli yapıldı. Çünkü bazı AK Partililer, bunun bilinçli bir grup tarafından kasıtlı olarak yapıldığını söylüyorlar. Öyle olsa bile demek ki, programa CHP’liler ilgi göstermiş, AK Partililer ilgi göstermemiş. Asıl burada sorulması gereken soru AK Parti İl Başkanı Yusuf Tanrıverdi’ye: AK Partililer bu etkinliklerde ve protokol konuşmalarında neredeler, niye yoklar? Problem budur. Sizin olmadığınız yerde başkaları olur ve boşluğu başkaları doldurur. Hadise tam olarak tam da budur.
Abdullah Güler’e bu konuyu gözden geçirmesini ve bir kez daha düşünmesini öneririm. AK Parti Teşkilatları gerek seçim öncesi gerekse seçim sonrası Sivas’ta dağınık bir görüntü sergiliyor. AK Parti iktidar partisi olmasına rağmen Sivas’ta teşkilatların durumu maalesef ortada. Çok daha fazla bu konuda görüş belirtmek istemem ancak tablo budur. “Benim adamlarım olsun”, “Benim dediğim olsun” anlayışında ısrar edilirse bu konu daha çok su götürür. Onun için benim tavsiyem ciddi, tutarlı ve samimi bir çalışma yapılarak emanetin ehline ve bu yükü taşıyabilecek insanlara verilmesidir. Umarım, AK Parti’deki kongre süreci doğru değerlendirilir…
SİNAN GÖLBAŞI 4 ay önce
Mehmet 4 ay önce
Ferhat Aslan 4 ay önce