Farkında mısınız?
Son aylarda ateşli silahlarla işlenen suçlarda patlama yaşanıyor.
Kimsenin beli boş değil.
Ortalık, silah teşhircileriyle dolu.
Gün geçmiyor ki cadde ve sokaklarda silahlı çatışma haberi olmasın.
En son, Antep’teki sokak çatışması, artık hayretimizi de dumura uğrattı.
Adamlar öyle pervasızlar ki; ellerinde uzun namlulu silahlar, çelik yelekler ve sandık dolusu mühimmatla gelmişler.
Biz, kırda bayırda artık PKK yol kesemiyor diye sevinirken, her gün şehirlerimizin cadde ve sokaklarını kesiyorlar da farkında değiliz…
Sokağa tedariksiz çıkan da, Polisin silahını alıyor.
Zira polisin silahı elinde değil belinde oluyor.
Çünkü polise;
- Sakın silah kullanma
- Asla ateş etme
- Hatta cop bile çekme deniliyor.
Zavallı polislerimiz, bir meydan kavgasında, tıpkı senin benim gibi ayırmaya, tarafları tutmaya çalışıyor.
Bazen kavganın tarafları hep bir olup polise hücum ediyor da polise de kaçmak düşüyor…
Böyle polis olmaz!
Böyle polislik olmaz!
Böyle Devlet olmaz!
Zira Polis Devlet demektir…
Devlet sokağa indiğinde, eğer suçlular fareler gibi kaçacak yer aramıyorlarsa eyvah ki ne eyvah…
Devlet bir karar vermelidir artık…
Sokaklar vatanperver namuslu insanların mı olacak, yoksa çakal sürülerinin mi?
Devlet bir tercih yapmalıdır artık…
Şefkatini, vatanperver ve namuslu vatandaşlarına mı gösterecek, yoksa suçluya, borçluya, kaçakçıya, hırsıza, ite uğursuza mı?
Devlet irade koymalıdır artık…
Kendisi başa mı geçecek, yoksa kuzgunlar leşe mi dalacak.
Bize demokrasi, insan hakları, hürriyet prangası vurmaya çalışan Devletlerin polislerinin yetkilerine bir bakın, bir de bizimkilerin.
Yavuz olmanız gereken yerde Yunus olursanız, hiç bir şey yapmasa madara yaparlar…