<p>"Atatürk düşmanı öldü."</p><p>Ne demiş, ne yazmış, nasıl düşmanlık etmiş?..</p><p>Ne önemi var?</p><p>Nasılsa, düşman tanımını kendileri yapar, dilediklerini düşman, dilediklerini hasım ilan ederler. </p><p>Milyonlarca insanın yüreğine dokunan, Vatan sevgisi aşılayan, onlarca kitabıyla." Tarihi sevdiren Adam" övgüsünü hak eden Yavuz Bahadıroğlu'nun vefatını böyle duyurmuşlardı. </p><p>Ömrünü tamamlayıp Hakk’a teslim olmuş bir insanın ardından, zerre kadar insani hususiyet göstermeden hem de...</p><p>Gerçi biz alışığız bu üsluba.</p><p>Hatta bu ne ki?</p><p>Biz onların, halk kimi severse ondan nefret ettiklerine, astıklarına, kestiklerine, hayatını zehir ettiklerinin ölüsünü bile rahat bırakmayıp naaşına el koyduklarına, mezarını meçhul ettiklerine... Şahitlik etmiş bir kesimiz.</p><p>Şimdiye kadar hep;</p><p>Bizim sevdiklerimize sövdüler, yine sövecekler.</p><p>Bizim övdüklerimizi yerdiler, yine yerecekler.</p><p>Bizim yanımızda kıymetli olanı ucuzlatacak, neyimiz önemliyse onu değersizleştirecekler. </p><p>Çünkü Olimpos dağının çocukları, Hira Dağının evlatlarından asla razı olmadılar ve olmayacaklar.</p><p>Ama şunu bilmiyorlar ve asla bilemeyecekler ki;</p><p>Halkın yanında kıymetli olan, Hakkın yanında da kıymetlidir. </p><p>Ve Onlar;</p><p>Ne başka bir payeye, ne övgüye, ne de bir methiyeye ihtiyaç duyarlar.</p><p>Aslolan da bu değil midir? </p><p>Vefatının senei devriyesinde, Yavuz Bahadıroğlu'nu hasretle anar, gani gani rahmetler dileriz...</p>