Yıllar önce bir film seyretmiştim.
Amerika'da bir eyalette Belediye Başkanlığı seçimi yapılacak.
Mevcut Başkan çok başarılı, çok kabiliyetli birisi.
Halk desteği de çok yüksek ve kimse karşısına rakip çıkamıyor.
Bu seçimi fırsat bilen, işleri bozulmuş bir reklam ajansı sahibinin aklına bir cambazlık geliyor.
Maksadı seçim haberleri, reklam, çekim ve bağışlarla yolunu bulmak.
Bu işin ilk şartı olan adayı, bir meyhanede keşfediyor.
Bu aday hiçbir yerde dikiş tutturamamış, meyhanelerden çıkmayan biri.
Ancak bir özelliği var; sempatik ve yakışıklı.
Kazançtan pay teklifiyle şahsı ikna ediyor.
Ve süreç başlıyor.
İşler reklam ajansının istediği gibi yürüyor.
Gerçekten de para kazanmaya başlıyorlar.
Para kazandıkça iştahlanıyor, iştahlandıkça daha çok çalışıyorlar.
Ancak o da ne?
Seçim günü yaklaştıkça; hiç ummadıkları bir şey oluyor ve özellikle genç kızların desteği ile öne geçiyorlar.
Tüm kamuoyu yoklamaları kendilerini önde gösteriyor.
Bu duruma; başta adayın kendisi ve reklam ajansı sahibi olmak üzere herkes şaşkın.
Sonunda seçim oluyor ve kazanıyorlar.
Yola çıkarken kazanma ihtimali olmayan, kazanmayı aklına bile getirmeyen, Belediyecilik konusunda hiçbir planı projesi ve düşüncesi bile olmayan adamın devir teslim töreninde dizleri titriyor.
Ve
Şaşkın, ürkek ve sersemce koltuğa adeta yığılırken; kendisi gibi şaşkın şaşkın yanında oturan, reklam ajansı sahibinin kulağına fısıldıyor: