<p style="text-align:justify;">''16.08.2013 tarihinde kaleme aldığım yazımızı günün önemine binaen tekrar mazide neler yaşandığını bilmek adına paylaşıyorum.''</p><p style="text-align:justify;">''BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA SEÇİLME HAKKI VERİLMELİDİR</p><p style="text-align:justify;">Anayasa Profesörü Serap Yazıcı Hanım başörtüsü ile vekil olmanın önünde yasal bir engel yoktur. Fikrini belirtmiş ve Sayın Nazlı Ilıcak bunu köşesine taşımıştır. Kendisi Merve Kavakçı olayına birebir şahit olan birisi olarak bu konuya destek vermesi ve köşesinde gündeme getirmesini destekliyoruz. Bu Ülke insanını kadınlar açısından değerlendirdiğimiz zaman, çoğunluğunun başörtülü olduğunu göreceğiz. Bu ister geleneksel olsun, isterse türban şeklinde olsun bir gerçektir. Son günlerde CHP Milletvekili Atilla Bey de bu konuda görüş belirterek, neden olmasın, diye açıklamada bulundu. Anayasa çalışmalarının yoğunlaştığı şu günlerde bu konunun da çözülmesi gerekir. Önce yerel yönetimlerde sonra sıra Mecliste olmalıdır.</p><p style="text-align:justify;">Böyle bir konu gündeme geldiği zaman yasa koruyucudan çok, bu konudan rahatsız olan çevreler hemen itirazı basacaklardır. Olmadık yorumlarla böyle bir şeyin tehlikesinden dem vuracaklardır. Ülkemizde birçok şeyin elden gittiğinden bahsedeceklerdir. Böyle bir konunun seçim zamanında gündeme getirilmesi bence çok önemlidir. Bu konuyu gündeme taşıyan şahıslara teşekkürü bir borç biliyorum. Siyasi Partilerin bu konudaki değerlendirmeleri veya konuya nasıl baktıkları çok önemlidir. Yine sudan bahaneler mi üretecekler yahut ta sembolik de olsa böyle bir şeye destek verecekler mi, göreceğiz.</p><p style="text-align:justify;">Sayın hocanın yaptığı açıklamalarda kıyafet açısından bir problem olmadığını belirtiyor. Meclis iç tüzüğünde bile başörtüsünün takılmayacağına yönelik bir yasaklama olmadığını söylüyor. O halde yasal bir yasaklama olmadığına göre iş siyasi partilerin test edilmesine kalıyor. Özellikle başörtülü bayanları oy deposu olarak gören partilerimizin nasıl bir tavır alacağı merak konusu. Her seçimde koşarak yanlarına giden, onlardan destek isteyen insanların, onlara yönelik bir hareket içerisinde olup, olmadıklarını hep beraber göreceğiz. Yoksa siyasetin her alanında bu insanları kullanarak her türlü faaliyetin içerisine sokanlar, vekillik gündeme gelince hele başka bahara mı ? Diyecekler bekliyoruz. Ya da seçim meydanlarında bu meseleyi ancak, biz çözeriz diyenlere işte fırsat samimiyet derecenizi test ediniz. Başörtülü vekilin başını açarak değil, bizzat başörtülü bayanları önce yerel yönetimler, daha sonra Meclise taşıyarak... Mesele halledilecektir.</p><p style="text-align:justify;">Bütün bu gelişmelere karşılık belki de böyle bir yorumun yapılmasından sonra hemen birileri senaryolar ortaya koyabilirler... Çeşitli yorumlar yapmaya başlarlar. Kimileri kamusal alan der, kimileri buda mı başımıza gelecekti der. Kimileri irtica hortladı, der…der…der… Ama, seçimin yakın olduğu şu günlerde herkes kadınların oylarını almak için her türlü yolu denerler. Milletvekilliği seçimlerinden önce yerel seçimler, tam da bu girişimin oluşması için bir fırsattır. Sonra sıra Milletvekili seçilmeye de gelmelidir. Söz konusu başörtüsü olunca Ne kadın savunucuları ne kadın dernekleri bu olaya destek vermezler. Çünkü inandıkları bazı şeyler kadın haklarından onlar için daha önemlidir. Sonra da bağırırlar bu Ülkede kadınlar ikinci sınıf muamele görüyor, diye. İnsan hakları, seçme seçilme hakkı onlara tanınmaz, seçebilirler ama seçilemezler neden çünkü oyunun kurallarını hakim güç belirler. Hakim güç tarafında olmak onlar için önemlidir. İnsanları aşağılamak, hakaret etmek, küçümsemek, onlara tepeden bakmak, onları insan yerine koymamak, ötekileştirmek, onlar için daha önemlidir. Bunları ben söylemiyorum işte internete düşen kadın değerlendirmecilerin yaptığı bir toplantıda bunu konuşuyorlar. Kendi cinsinden olan kadınlara hakaret ediyorlar. Bunlar mı kadın haklarını savunacak? Kendisinden başkasına yaşama hakkı tanımayan bu insanlar, başkalarının hakkını savunur mu? İşte çifte standart buna denir.</p><p style="text-align:justify;">Halkımız yine de sabırlıdır, sebatlıdır kendisinin bu konuda kandırıldığını bile, bile yine destek verir. Ama, unutulan bir şey var insanlar hep dışlanarak itilerek, kakılarak bazı şeylerin dışında tutulursa onlarda insandır. Dayanma güçleri bitebilir, dışarıya karşı bir şey yapamasalar bile içten, içeriye kendilerini yer bitirirler. Böyle bir anne sağlıklı olabilir mi? Hayır, hayır olamaz… Birçok derdi taşımaya başlar. Bence en tehlikelisi budur. Böyle ikinci sınıf vatandaş gibi algılanmak nereye kadar… Devleti yönetenlerin bu gerçekleri görmesi lazım. Çözüm çok uzaklarda değil, Meclistedir... sadece cesaret ve yüreklilik gerektir...''</p><p style="text-align:justify;">O günlerde bu konuyu gündeme getiren makalemi paylaştım. Bugün bu makaleyi hatırlatmamdaki gaye, senelerdir baş örtülü vekil var ve olabiliyormuş. Bunu sıkıntı haline sokmanın anlamı yoktu. Bayanlar bu hakkı elde ettiler ve de Mecliste çalışmalara katkı veriyorlar.</p><p style="text-align:justify;">Şimdi gündemde baş örtüsüne Anayasal hak tanımak için, yasa çalışmaları var. İktidarın bu teklifine muhalefet ne diyecek. Yine anlamsız bir şekilde karşı çıkacak? Yoksa destek mi verecek.? Eğer bu yasa haline gelirse artık Ülkede baş örtüsü diye bir konu kalmayacak, tartışmalar gündemden düşecektir.</p><p style="text-align:justify;">Yok muhalefet destek vermez ise, üçte iki çoğunluk sağlanmadığı için, referanduma gidecek. Halkımız olaya nasıl bakacak hep beraber göreceğiz. Sürekli helalleşmekten söz eden, toplumun her kesimini kucaklamaktan söz eden, hatta baş örtülü bayanlara rozet takan kendi iç bünyelerinde görev veren muhalefetin olaya bakışı merakla beklenmektedir. Yani bir nevi bu konuda samimi mi davranacaklar? Yoksa yeri gelince, ''Baş Örtüsü konusunu biz çözeceğiz'' diyenler; çeşitli bahaneler ile yasaya destek vermeyecekler mi? Bekleyip göreceğiz...</p><p style="text-align:justify;">Meclis sorunları çözme yeri ise, bu durumun yasa ile çözülmesi en mantıklı davranıştır.</p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?