Memleketimizin insanlarında; bazen karanlığa konuşmak adettir. Son dönemlerde; elektronik imkanların getirdiği nimetler sayesinde, bu tür alışkanlıklar ayyuka çıktı. İsmini saklayan, cismini saklayan medeniyetten yoksun, tartışma ortamını bilmeyen, doğru fikre ve doğru söze tahammülü olmayan bir takım insanlar, karanlığa konuşuyorlar. Bu anlamda sosyal tanışım siteleri; İnternette bulunmaz bir fırsattır. Değişik isimler ortaya koyarak, değişik karakterlere bürünerek,; sahte hesap açmaktadırlar. Gerçek kimliğini ortaya koyan insanlarla; tartışmaya ve cedelleşmeye girmektedirler. Aslında, İnternet; kendileri gerçek olmadığı gibi, savundukları, fikri de açıkça savunamayan, medeni cesaretten yoksun insanların cirit attığı yerler, olmaya başladı. O kadar ki, bu tip insanlar; Memleket meselelerinin en ciddi konularında bile; kendilerini ve fikirlerini savunmak için; pervasızlık ortaya koymaktadırlar. Karşı tarafa hakaret etmeyi, adet edinmişlerdir.
Bu belirlenmeme hissinden dolayı; Beni nasıl olsa, bulamazlar, yazanın alenen kim olduğunun anlaşılmaması, gibi gizemli hesapların arkasından; Tüm Devlet büyüklerine, mukaddes kavramlara, hedeflerinde olan insanlara, hakaret, küfür, sataşma, aldı başını gidiyor? Neden? kimlikleri bilinmiyor ya; ondan? Sahte ve cesaretsiz kahraman!
Ancak, kimi zaman yanılıyorlar ve kodesi boyluyorlar...
Son dönemlerde Memleketimizle ilgili, şehrimizle ilgili bir takım fikirlerin ortaya konduğu, tartışıldığı, sitelerde; bazı ismi ve cismi belli olmayan insanlar iddialı fikirler ileri sürüyorlar. Kendilerinin fikrine karşı olduklarını anladıkları şahıslara; yahut, o insanların söyledikleri ve yazdıkları cümleleri dahi anlamadan, fikirlere karşı çıkıyorlar. Olmadı, hakaret ediyorlar. Kişilik meselesidir. Yel değirmenleri ile savaşan, kimliksiz kahramanlar. Onların işleri; Özde olan, insanların yüzüne konuşamamak, arkalarından dedi kodu yapmaktır. Yüz, yüze konuşmak; medeni cesaret ister. Doğru ve kesin bilgi ister. Karşınızdaki insanın ikna olmasını yeğler. O nedenle; ciddi ve sorumluluk isteyen, bir iştir. Perde gerisinden, insanların arkasından konuşmak, kolaydır. O nedenle; toplumda, dedikodu, iftira, gıybet, yaygın bir haldedir.
Yüz, yüze konuşma aynı zamanda, bir çok problemi ortadan kaldıracaktır. Kimi zaman, klavye başında kızgın hale gelen insanların; yüz, yüze konuşurken yumuşadığını göreceksiniz.
Açıktan, karşılıklı olarak, birbirinizin yüzüne bakarak; Herhangi bir konuda, insanlarla, kendi fikrinizi ortaya koyarak, tartışabilirsiniz. Bu tartışma ortamı, sataşma ve hakaret sınırlarını zorlamamalıdır. Fikrinizi söylersiniz, karşıdakinin fikrini de, dinlersiniz. Sonra karşılıklı olarak, ortak bir noktada buluşursunuz. İnsanlığın, gereği budur. Ancak, insanlarla tartıştıktan sonra; illa benim dediğim; doğrudur, havasına girdiğiniz zaman; işler karışır. Kardeşim insanlar senin fikrinde olmak mecburiyetinde değildir. Hatta, fikrinin doğruluğunu kabul etse de; senin fikrinin öngördüğü gibi, hareket etmeyebilir. O, kişinin kendi tercihidir. Eğer, hala sen; fikrinin doğruluğuna, Yüceliğine inanıyorsan; çıkarsın adam gibi çeşitli platformlarda; fikrini savunursun. Bu savunma anın da; karşındakinin de bir insan olduğunu hatırlayarak, önce onun insanlığına saygı duyarsın. Sonra beğensen de, beğenmesen de fikrini dinlersin, değerlendirirsin. Yanlış yerleri, sana göre varsa; söylersin. Doğruları varsa; takdir edersin.
Unutma, bunlar da insani değerlerdir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik, düşünmesidir. Allah, herkese akıl, izan, fikir, zeka ,kabiliyet, beceri gibi hasletler vermiştir. İnsanlar, bu melekeleri kullanarak kendilerince; bir takım düşüncelere sahip olabilirler. O, düşünceler; senin düşüncelerinle uyuşmaya bilir, bunlar doğal şeylerdir. Eğer, bunları kabul edemiyorsan; o zaman bu tür tartışmalara girmeyeceksin. Fikrini kendine saklayacaksın. Doğru bildiğin yolda, devam edeceksin.
Hayatın içerisinde; Bundan daha önemli bir şey söyleyeyim. Senin gibi düşünmeyenler çoğunlukta olunca; onları yok sayamazsın. Zaten, ne öyle bir hakkın var. Ne de öyle bir gücün. O halde otur ve kendi kendine; bir düşün. O zaman belki doğruyu, bulabilirsin.
İsmini, cismini saklayarak ortaya çeşitli fikirler atan; o fikirlerine karşı çıkanlara hakaret, küfür eden insanlar için; gerekli tedbirler alınmalıdır. Bu alandaki cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Cezalar yetersiz ise; artırılmalıdır. Bu sayede, belki insanımız; mertçe, yüz, yüze konuşmanın adap ve sınırlarını öğrenir. İnsanların birbirine karşı, itibarı artar.
Öfkelendiğim diğer bir önemli husus da; Bilim adamı konumundaki, bazı arkadaşların tartışma, konuşma, fikrini savunma konusundaki; tavır ve davranışlarıdır. Karşısındaki insanlara karşı olan uslublarıdır. Bilim araştırma konuşma konusudur, ama insanlık, dostluk, hak, hukuk, adalet, ahlak, fazilet yaşama konusudur. Konuşma, ahkam kesme konusu değildir. Bilim adamıyım diyen herkes; her şeyi biliyor anlamına, gelmez. Bilmediği bir çok konunun, cahilidir.
Lütfen herkes kendi uzmanlık alanı ile ilgili konularda konuşsun, haddi aşmasın, sınırı zorlamasın?Gülünç duruma düşüyorlar, alay konusu oluyorlar?
Günlük hayatta; eşine, dostuna, arkadaşlarına karşı her tür ahlaksızlığı yapan, insanları kullanan, yalan söyleyen, aldatan, arkadan konuşan, iftira atan sahtekarların, şarlatanların; hak, hukuk, dostluk, ahlak, edep, kısaca insanlık değer ve ilkeleri ile ilgili konularda iddialı şeyler konuşmalarını yadırgıyorum. Bir de; kimliklerinin önüne; "bilim adamı" "uzman" "araştırmacı" vs. Etiketler koymaları ise; ikinci bir yanlıştır. İnsan önce kendi, kendini kontrol etmelidir. Günlük yaşantısını, aynaya bakarak bir yorumlamalıdır. Ondan sonra, kendinden emin ise; güvenilir insan, doğru insan, yalan söylemez, aldatmaz, yedi emindir, dedi kodu sevmez, herkesin yüzüne konuşur, merttir, sıfatları ile anılıyorsa; Ben o zaman O, insanı rahatlıkla dinlerim? Bu tür sıfatları hak etmeyen insanları; konuşturanları da; yadırgıyorum.
Unutmayalım; bir aydınlık, bütün karanlıkları boğar. Yaradan öyle emretmiştir. Onu kimse değiştiremez. O halde doğru konuşalım, insanların yüzüne konuşalım. Karşımızdaki insanın fikrine saygı duyalım. Zorla kendi fikirlerimizi, başkalarına kabul ettirmeye çalışmayalım. Kısacası, insani ilişkiler içerisinde; münasebetlerimizi devam ettirelim. Kimseyi; kırmaya, dökmeye, hakaret etmeye gerek yoktur. Böyle davranışları yapan insanlar; zayıf karakterli, fikri sabit insanlardır. Onlarla, tartışmaktansa; uzak duralım. Selamet bulalım.
En güzel olanı; herkesin fikrine saygı duyalım...
Özelde, kendi şehrimiz açısından söylüyorum. Bu şehrin bünyesinde yetişen, yaşayan, yaşatan değerlerin kıymetini bilelim. Gelen, geçen insanlardan da; istifade edilir. Ancak, hayatının her anını sizinle yaşayan insanlardan, daha fazla yararlanılır...
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?