SEÇMEN TERCİHİNİ KABUL ETMEK GEREKİR

Orhan Arslan
Orhan Arslan
SEÇMEN TERCİHİNİ KABUL ETMEK GEREKİR
05-01-2024

Büyük düşünmek, ileriyi görmek; Memleket ve Devlet yönetiminde en önemli  özelliklerden,  biridir.  Doğal olarak; büyük düşünmek, ileriyi görmek; her şeyi ile iyi ve gelişmiş zeka seviyesi, yüksek bir beyin ister. Engin bir görüş ister. Düşünme mekanizmasını kullanmak için; çok güçlü bir bilgi ve beceri ister. İnsani  değerleri bilen ve davranış biçimi herkes tarafından kabul gören, takdir edilen, bir insan olmayı gerektirir. Adalet ve güven vazgeçilmez özelliği olmalıdır. İşte, bütün bu özellikler müthiş bir tecrübe birikintisi ile birleşince; o tür insanların, etrafına büyük düşünceler ortaya koyması için, bir engel yoktur. Bu demek değildir ki; her insan da büyük düşünemez mi? Demek değildir. Ancak düşünce ofisinin ürettiği her düşüncenin; mutlak doğru olması, ya da istifade edilir olması açısından önemlidir. Yoksa; her insan birçok konuda doğru ya da yanlış düşünceler üretebilir. Doğal olanı da budur.

Devlet yönetmeye talip olanların büyük düşünmesi gerekir. Sıradan bir akıl gibi hareket edemezler. O zaman zaten özellikleri kalmaz. İnsanlar da onların ürettikleri düşünceleri akıl süzgecinden geçirerek; kendi açısından yararlı veya zararlı olduğuna karar verirler. O manada destek olabilirler yahut beğenmedikleri zaman ise; karşı dururlar. İnsanlar arasında, kabul görmenin olmazsa, olmazlarından bir tanesi; doğru düşünceye sahip olup, doğru düşünceyi toplumun tüm katmanlarında; kabul görür hale getirmektir. Neden? Tüm katmanlarında derseniz? O düşüncenin genel olarak muhatabı tüm insanlar ise; toplumun tüm katmanları tarafından kabul görür, olması gerekir.

Siyaset yapan insanların,  muhatabı; toplumun tüm katmanları olması gerekir. Sadece  belirli bir bölgeye,  belirli insan gurubuna; sınırları çizilmiş, coğrafyaya hizmet etmesi, ona göre mesajlar vermesi doğru değildir. Siyaset açısından da verimli değildir. Verdikleri mesajlar, vaat ettikleri sözler; toplumun tamamını kapsamak zorundadır. Seçmenlerin tamamı ile; siyasi partilerin arasındaki düşünce ilişkisi, böyle olmak mecburiyetindedir. Böyle bir ilişkinin haricindeki değerlendirmeler akıl tutulması gibidir. Kaybeden taraf; sözünde durmayanlar, olacaktır. ÖRNEĞİN  BİR  SİYASETÇİ ASLA  TOPLUMUN  DEĞER  YARGILARINA  ARKASINI  DÖNEMEZ... Onları  yok  sayamaz... İnsanları  ötekileştiremez...

Seçmen açısından   ise  siyasi tercihini yaparken en önemli şey o parti ile hayat felsefesinin uyuşmasıdır. Kendisine göre; Ülke yönetmekteki, yerle  yönetimlerdeki temel ana hedeflerin, kendi görüşüne uygun olmasıdır. Geleceğe yönelik fikirlerini benimsemesidir. Kendi sahip olduğu değer yargıları ile; siyasi partinin, seçimi kazanırsa; hayata geçireceği değer yargıları, politikalarının uyuşmasıdır. Geleceğe yönelik yapılacak girişimlerde; bir parça da olsa kendi geleceği gibi algılamasıdır. Bütün bunlar gerçekleşiyorsa o siyasi parti ile kol kola olabilirsiniz. Ama saydığım bu fikirlerden herhangi biri sizin fikirlerinize uymuyorsa; o halde, o siyasi parti ile ilişkinizin olmaması gerekir. Ya da eğer hala o siyasi parti ile; bütün bunları bilerek, ilişkiniz devam ediyorsa, artık bu ilişki bir manada, çıkar ilişkisidir, demek gerekir. 

Şimdi,  bir  seçim var. Bu seçimle  ilgili  kimi  insanlar, insanları  etkilemek adına  girişimlerde bulunmaktadırlar. Bu işin başını da  genellikle, kendilerine  bir  vazife edinmiş olan  sanatçı yazar, akademisyen gibi  insanlar  alenen  yapmak  görevindedirler. Ülkemde yaşanan bazı  olaylar  nedeni  ile, malum yazar, çizer  tayfasının takındığı  tavırlara iyi  bakmak gerekir. Kimi  zaman kendi  savundukları, peşlerinden gittikleri insanların, değerlerine göbekten bağlı  kaldıkları insanların, liderlerin bile  kendilerine  göre güçlü  gördükleri   mecralar, guruplar,  tarafından örselenmesine, hatta hakaret edilmesine,  dışlanmasına  ses  çıkaramazlar. Tabiri  caiz  ise, üç maymunu  oynayan, geri adım atan bu çevrelerin yaptıkları  hareketler, takındıkları  tavırlar  ibretle izlenmektedir. Neden? Çünkü karşı tarafa ses çıkaramayacaklarını  anlayınca  susarlar. Sus, pus  olurlar. Ancak eğer aynı  fikrini  savunduğu, yolundan gittiği insanın kendilerine  göre zayıf  gördükleri  guruplar tarafından eleştirisi yapıldığında, o  guruplara  karşı  bizim  sanatçı  ve yazarlarımız  Arslan kesilirler.  Hatta o  insanlara  karşı hakaret etmeye, saldıramaya başlarlar.  Walt Disney  olayında  olduğu  susarlar. Sonra kral kesilirler.  İşte  bu  tür  insanlar  siyasete de yön vermeye  çalışırlar.

Çünkü  onlara  göre kendi  savundukları  fikirler,  bağlı  bulundukları  ortamlar  kesinlikle  eleştirilemez. Tabu  gibidir.

Aynı  taraflar, Söz konusu VATAN' IN geleceği olan bir mevzuda ise;  kimi  zaman yanlış  tercih  yaparlar. Yaşananları  görmezlikten gelirler. Birileri de çıkıp onlara  sormazlar. Nasıl böyle hatalar yaparsınız? O zaman sizin Vatan sevginiz sorgulanır? İnsanlar karşısında; güven vermeyen, fikri her an değişebilir, insan konumuna düşersiniz...  İşte, kimi  zaman böyle  savrulmalara  Ülkemde  şahit  olmak  sıradan  bir iştir. 

Bu  tür  adamlar  bir  de kalkıp, insanımızın siyasi  tercihlerinde  önemli bir  rol  oynamayı  kendilerine  vazife edinirler. Kendilerine  yakın tercih  yapmayanları  yok  sayarlar. Hatta alay ederler,  hakaret ederler suçlarlar...

Seçim öncesi ve sonrası; Ülke seçmeninin yarısına yakın oy alan  siyasi  parti seçmenlerine yaptığınız yanlış açıklamalardan, yanlı değerlendirmelerden dolayı; özür dilemeyi düşünüyor musunuz? Helallik istemek gibi, bir erdemli harekette bulunacak mısınız? Bekliyoruz... Yoksa; aynı konumda mısınız?   Bu konuda da yanlış düşündüğünüzü beyan edecek misiniz? Bekleyelim...  Görelim...

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?