ABD, Dünya gündemine bir bomba eylem ile el koydu. En son İranlı Suriye´deki grupların lideri Süleymani´yi suikast ile öldürmesi gerçeği, ile karşı karşıyayız. Burada da, muhtemelen İngiltere, ABD dayanışmasını göreceğiz. Dünyayı getireceği noktayı, hep birlikte heyecanla bekliyoruz. İran´ın intikam yeminleri peş-peşe gelmektedir. Ortadoğu, yine bir bilinmezlikler sarmalı ile karşı karşıyadır. Bir tarafta İsrail gerçeği, Kıbrıs, Libya derken; suikast ile bölge sarsıldı. Akdeniz, savaş gemilerinin park yeri oldu. Allah Ülkemizi, bu çukurdan korusun...
İngiltere´nin tarih boyu, Devlet olarak, Bize yaptıkları ise; herkes tarafından bilinmektedir. Şu günlerde bile, terör örgütü yandaşları en çok desteği; AB Ülkelerinden, İngiltere´den görmektedirler. Siyasi sığınmalar, suçlulara sahip çıkmalar, Üstelik onları; koruyup kollamalar... Bu konuda kötü sicilleri bayağı kabarıktır.
Beni üzen taraf, Ülkemizdeki çeşitli eylemlerde bile; Bir defa olsun, Kahrolsun İngiltere, sloganı duyulmamıştır. Tüm sivil toplum örgütleri demek ki; İngiltere´yi pek sevmişler... Ondan şikayetçi değiller?
Spor alanında bile; boyun eğmişiz. İNGİLTERE´ YE KARŞI FUTBOL TARİHİMİZDE ilk golümüzü bile; 2016 da attık. A Milli Takım, hazırlık maçında İngiltere ile karşılaştı. 2016 Hazırlık maçında, 1-0 geriye düşen milliler, 13. dakikada Hakan Çalhanoğlu ile maça eşitlik getirdi. Bu gol aynı zamanda Milli Takım tarihinde İngiltere´ye karşı attığımız ilk gol oldu. Hakan, tarihe geçti.
UEFA Şampiyonlar Ligi´nde 2003-2004 sezonu G Grubu´nda İngiltere´nin Chelsea takımıyla eşleşen Beşiktaş, güçlü rakibini deplasmanda 2-0 yendi. Bu maçta Golleri atan SERGEN Yalçını hep takdir etmişimdir. Evlerinde yenmek... Ayrı bir zevk. Ayrıca, 30 Ekim 1996´da Fenerbahçe Avrupa´da tarih yazmıştı. Bu tarih Manchester United´ın Avrupa Kupaları´nda evinde sürdürdüğü; 40 yıllık yenilmezlik serisini bitirmekti. 1-0 kazanan Fenerbahçe´de Boliç´in golü hafızalardan silinmedi. Futbolcularımız, Milli Takım ezikliğini, bu maçları kazanarak; telafi etmeye çalıştılar...
Evet, bakalım İngiliz hayranlığı bizi hangi maceralara sürükleyecek. Nasıl olsa tüm iletişim araçları ile; evimize kadar girerek, bizi teslim aldı. Adeta, işgal kuvvetleri gibi, bizi kuşattı. Eğitim kurumlarımızın vazgeçilmezi oldu, İlim dünyamızın temel taşını oluşturdu... İngilizce bilmeyen yarım vatandaş sayılır konumuna geldi. Daha neler, neler...
Dil ve Kültür, direnişimiz gittikçe sıfıra yaklaşmaktadır... Kuvvetli bir rüzgar, yabancı dil rüzgarı; tüm ağırlığı ile üzerimize çöktü... Altında eziliyoruz, yok oluyoruz?
Savunma mekanizmalarımızı geliştiremedik. Dilimize, kültürümüze sahip çıkamadık?
Eğitimde bile, bir model oluşturamadık? İngiltere ve Batı ülkelerinin yöntemleri, bize örnek olarak sunuldu. Öyle olunca; Yabancı dil vazgeçilmez bir öncelik haline geldi. Nerede ise; evlilik öncesi konuşmalarda bile; çocuğunuz yabancı dil biliyor mu? Sorusu ile karşılaşacağız. Bu duruma geldik. Senelerdir yabancı dil eğitimindeki başarısızlığımızı da; bir kenara not edelim. Binlerce eğitim kurumu bu konuda sınıfta kaldı.
Görünen o ki; adı konmamış bu sessiz savaşın kaybeden tarafıyız? Yaramız kanıyor, kan kaybediyoruz? Ümitliyiz, henüz bilincimizi yitirmedik. O nedenle; umutlanmak istiyoruz, ümitlenmek istiyoruz? Geleceğimizi kontrol altına almak istiyoruz? Ha gayret? Devlet olarak, Millet olarak mücadele etmek zorundayız...
Bitti...