Bir Ülkenin ayakta durması için; var olması gereken şartlardan birisi; sosyal Devlet anlayışının, hayat bulmasıdır.
Devletin ilgili kurumlarının açıkladıklarına göre; gelir dağılımı dengesizliğinin biraz azaldığı bildirilmektedir. Bu sevindirici bir haberdir. Gönül ister ki; bu aradaki fark daha da azalsın. İnsanlarımız kimselere muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirsinler. Ailesini, geçindirmek adına kimseye muhtaç olmasın. Bir başka sevindirici haber de; emekliler için yapılan öneriler. İnşallah, hayata geçer. Faizsiz kredi uygulamasını, hayata geçireceklermiş...
Çalışan bayanlara, yarım gün çalışma düzenlemesi de; takdir edilecek bir konudur. Annenin çocuğunun yanında olması gereken, sürenin; uzatılmasından yanayım.
Yine aynı Devlet kurumunun belirttiğine göre, Bu Ülkede yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip olan aile sayısı toplumun % 18 ini oluşturmaktadır. Yaklaşık bir rakamla beşte biri demektir. Bu kadar yoksulluk sınıra sahip bir Ülke vatandaşlarının olduğu bir yerde; insanların gözlerinin önünde her türlü yiyeceğin reklamını yapmak, hangi kurala sığar. Büyüklerimiz göz hakkı, derlerdi. Hadi aile büyükleri akıllı ve mantıklı düşünerek o, reklamı yapılan yemeklere ulaşamayacaklarını bilirler amma, çocuklara ne demeli? Bu uygulamayı, etik bulmuyorum...
Özellikle, sağlıklı beslenme ve diyet yayınlarına dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir yanda açlığını giderme ve temel ihtiyaç maddeleri ile kendilerini beslemek durumunda olan insanlar, öbür yanda fazla yiyerek doyuma ulaştıktan sonra aşırı şişmanlıktan nasıl kurtulursunuz yayınları? Çöpten ekmek toplayan veya başkalarının yardımı ile; açlığını gidermeye çalışan insanlara mı üzülesin; Fazladan yiyerek, bu kilolardan nasıl kurtulabilirim, çabası içerisindeki insanlara mı, şaşırasın.., bilemedim?
Sağlıklı beslenme adına sunulan yayınlarda çeşit, çeşit ürün takdimi yapılıyor. O da yetmiyor tazesini alın, falan yerlerden alın. El İnsaf, insanlar kendini anca zor doyuruyor. Bu kadar vurdumduymazlık, bizim ülkemizde olmuyor herhalde.Bu durumlar, Kapitalizmin, neme lazımcılığın yaygın olduğu her ülkede vardır.
Bütün bunlara rağmen; Ülkemizde uygulanan mali politikalar ile; gelir dağılımı açısından çok kötü bir durumda olduğumuz ortadadır. Hala, dar gelirli vatandaşlardan vergi almaya devam ediyoruz. Sözde, çok çocuklu ailelere karşı destek amaçlı çalışmalar yapıldığından bahsedilmesine karşılık; ortada doyurucu ve tatmin edici sonuçları göremiyoruz. Hala, faiz lobisinin, yapmış olduğu hamlelerin altında eziliyoruz.
Durmadan geleceğe borçlanıyoruz...
Piyasa ekonomisine geçtiğimiz yıllardan beri; Devlet, eğitim, sağlık, barınma sektörlerinden giderek elini çekmektedir. Parası ile, özel eğitim, sağlık hizmeti alma, Barınma dersen çalışan kesim için; çok zor bir olaydır. Toki´nin yaptığı çalışmalara rağmen; çalışan kesimin barınma ihtiyacı giderilememiştir. Bu alanlardaki, sıkıntının giderilmesi için; daha fazla çaba sarf etmelidir.
Devlet, kontrollü bir şekilde bu alanlardaki ihtiyacın giderilmesi için; bu alanlara el atmalıdır. Ancak, sosyal devlet; insanına bu alanlarda yeteri kadar hizmet verdiği zaman; sosyal devlet olma özelliğini korur. Yapılan iyi niyetli çalışmalar olduğunun farkındayız, ancak yeterli değildir. Gelir dağılımındaki dengesizlik gittikçe artmaktadır. Belki, orta sınıf ile; ona yakın olan daha alt kademelerdeki gelir guruplarında, yakınlaşma olabilir. Güçlü sermaye gurupları son senelerde zaman, zaman, devleti yönetenlerin de; ifade ettiği gibi, daha fazla kazanmaktadırlar. Buna karşılık, o kadar kazanca sahip olan sermaye, yeteri kadar vergi verebiliyor mu? sorusu akla gelmektedir.
Bu gerçekleri anlatarak, kötü bir tablo çizmek istemiyorum. Sosyal devlet olmanın gereği olarak; eğitim, sağlık ve barınma meseleleri Yani temel ihtiyaçlar; sorun olmaktan çıkıncaya kadar, tamamına yakını ücretsiz oluncaya kadar; Buna bağlı olarak, sosyal tabakalar arasındaki sıkıntıların devam edeceği fikrini savunuyorum.
Sosyal barışın, temini için söylediğim gerçeklerin Devleti yönetenler tarafından; dikkate alınarak, sorunların çözüleceğini umuyorum. Paylaşımın daha adaletli, bölüşümün daha adaletli, herkesin daha eşit şartlarda muamele gördüğü, zamanları görmek istiyorum. Parası ve gücü olanların, kendilerine göre; en üst düzeyde hayat tarzını benimsemelerini, yadırgamıyorum. Öyle bir hayat tarzı onların tercihidir. Benim beklentim, son zamanlarda sosyal hayat açısından; Devlet eli ile; başlatılan çalışmaların ücretsiz eğitim, sağlık ve barınma hedeflerinin gerçekleştirilmesine kadar devam etmesidir. Bu kadrolardan bunu beklemek hakkımız olsa gerektir?
Umutla bekliyorum?
Sağlık alanındaki büyük yatırımları, takdirle izliyorum. Bazı özel hastahanelerin, anlamsız havadan para kazanma, hırsını anlamıyorum. Doktorların performans düzenlemesinin, gözden geçirilmesinden yanayım.
Yine, kronik ağır hastalıkların tedavisinde; Devletimizin yaptığı çalışmaları, destekleri, gururla izliyorum. Aile hekimliği sisteminin ataletten kurtarılarak; bir kısmının evde tedavi alanında kullanılmasından, yanayım...
Çalışmayan ve yardıma muhtaç insanların; Devlet tarafından maddi destekle korunmalarını, takdir ediyorum.
Sosyal Devlet adına, yapılacak olan tüm çalışmaların, en kısa zamanda hayata geçmesini, diliyorum...
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?