Tedbir ve Korkaklık

Alper Duran
Alper Duran
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019

Karıştırdığımız önemli hususlardan biri de, tedbir ve korkaklıktır. Tedbir, bizim medeniyetimizin en önemli düsturlarından biridir. Dinimiz, her daim itidali ve sükûneti tavsiye ederek, hayatı ve olayları bu hal üzere çözmeyi öncelemiştir. Bir işe başlamadan evvel, kılı kırk yararcasına tetkik ederek bütün aşamaları hesap edip, o minval üzere hareket edilmesi ve sonrasında da imanın gereği, takdire teslim olunması vurgulanmıştır.

Tedbirin hayatın içerisinde mühim bir yeri olmakla birlikte namütenahi sarılması gereken bir durum değildir. Zira sürekli tedbiri telkin etmek başarının düşmanıdır. Vazgeçilmez olan muvazeneyi korumak ve bir duruş sergilemektir. Bugünün en büyük eksikliği ise endamdan yoksun süklüm püklüm bir şekilde yanardönerlerin çoğunlukta olmasıdır. Makam, mevkii, istikbal ve ucuz kazanımlar yüzünden eğilip bükülenler ile elinde bulundurduğu imkânları kaybetmek istemeyenlerin savunmalarının tedbir üzerinden yürümeleridir. İşte Allah´ın koyduğu yasaları hakkıyla yaşamayanlar, doğuştan sahip oldukları hakikati keşfetme istidadını kaybedip, çelişkiler manzumesi ile debelenip durmaktadır. Çünkü bencillik denilen o habis hastalık, manevi yolu kapatmış ve halinden memnuniyeti müzminleştirmiştir.

Gerek ictimai hayatta ve gerekse devlet işlerinde kanunların ve insanlığın ışığında tedbirler almak ve o yol üzere hareket etmek aklın gereğidir. Ancak sistem içerisinde hoş görülmeyecek hususların zikredilmesinden dolayı korkaklık ise ucuz ve düşük karakterlerin yaptığı iştir. Bilinmelidir ki, sadece korkaklar hakikati görmezden gelir. Cehaletin ve karanlığın karşısında, yanlışın ve zorbanın önünde adaleti susarak katletmek yerine, lisan-ı münasiple hatayı zikretmek en doğru olandır. Korkaklığın bahanesi olmaz. Kibir, ihtiras, kıskançlık, çıkarcılık ve düşmanca tavırlar sergileyenlere karşı yaratılış gereği bir duruş sergilemek yerine, beklentilerin tehlikeye girmemesi için renksizleşmek, açık bir mucizeyi inkâr etmekle eş değerdir. Başka korkaklık tipi ise, bir kişinin veya kurumun egemenliğine kalben itiraz etse bile, zahiren yalancı tebessümle kabul görmektir. Korkaklığı, işin yürütülmesi için tedbir gibi göstermeye çalışan zavallıları, zaman zaman duymakta ve görmekteyiz. Yüzlerine de korkak olduklarını söylemekten çekinmemekteyiz.

Hayatın temel taşlarından ödün vermek hiçbir zaman bir sonraki adımda daha büyük bir iş için cevaz görülemez. Savaştayken ?Namazı sonra kılalım? diyenlere Hz. Ali (ra) ?Uğruna savaştığımız değerleri ihmal ederek savaşmanın hiçbir anlamı yoktur? demiştir. Sahte ilahlar edinerek onlara itaat edip iş yürütmek başka, doğru adımlar atıp işin usulüne göre tedbir almak başka şeydir. Vicdanla cüzdan arasında sıkışıp cüzdanı tercih edenler korkak, vicdanı tercih edenler cesur ve tedbirli kişilerdir. Zira vicdanlı insanların bir davası vardır. Onu bir mücevher hassasiyetinde işleyip sürdürürler. İşte tedbir budur. Kuşkular duyup mutlak otoritenin hükmüne boyun eğerek, nimetin lezzetinden mahrumiyet yaşamayanlar ise korkaklardır. İster işçi ister memur, ister öğrenci olsun bu ikilem içerisinde kaldığında, karakterinin şanıyla hareket edecektir. Hafifmeşrepler bir yana, hakikatliler bir yanda duracaktır. Birde arasat ehli vardır ki, eğilip bükülmenin nazlı halini sergilerler. Doğrudan yana olmayanların yanlışında bizatihi içinde olmamaları yüzünden alkışlanacağı bir tarafı yoktur.

İlim, hikmet ve kudrete karşı cehalet ve idraksizlik ne kötü bir sondur. Kafasını koyacağı değerleri ne uğruna ve hangi saiklerle heba ettiğini anlatan hiç kimse hatip olmayacağı gibi dinleyeni de olmayacaktır. Hayatı yaşamaya elverişli kılanlar suhuletin önemini kavrayıp bir ölçü içinde hareket etme kabiliyeti gösterenlerdir. Diğerleri hırlasa da korkaktırlar. Zaten genellikle korkaklar hırlar.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?