TEKNOLOJİYİ KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ?

Orhan Arslan
Orhan Arslan
TEKNOLOJİYİ   KONTROL   EDEBİLİYOR MUYUZ?
27-01-2017

İnsanımızın son günlerde işlediği vahşi suçlar, Yaptığı olağan üstü hatalar, Toplum gündemine oturdu. Duyarsızlıklar, bananecilikler, zirve yaptı.

İster, istemez ne oluyor? Diye kendi kendimize sormamız gerekiyor.

İnsanımız bir bunalımın içerisinde, her katmandan değişik olumsuz haberler alıyoruz. Bu haberlerin onlarca nedeni olabilir. Bana göre; yapılan bu yanlışların bireylerde, öncelikle; inançsızlık, sevgiden yoksun olma, yanlışları örnek alma, imrenme, onun gibi olma, her nimeti nasıl olursa olsun elde etme çabası, beklentilerinin öne çıktığını düşünüyorum. İnsanımızda en çok kendi gibi olmak yerine; başkasına benzemek, onun gibi olmak, örnek alma durumunun daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Kazancına dikkat etmemesi, helal, haram kavramının azalması, şükür kavramının unutulması, gibi nedenler sıralanabilir. Yanlış rol modeller seçmek, sayılabilir.

Aile, akraba ilişkileri yok olmak üzeredir. Toplumun bu en küçük ve temel taşı sayılan Aile de; sevgi, saygı, değerlere sahiplenme, olayları gittikçe yıpranmaktadır. Güvensizlik ortamı artmaktadır. Bu temel unsurların eksikliği, şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Medya, Çevre arkadaş ilişkileri ya da; bazı şeyleri elde edememe çaresizliği, insanları bu tür suçlara yönlendiriyor, kanısındayım. Son zamanlarda Ülkemizde gelişen, siyasi olaylar da bireyleri direkt olarak ilgilendirmektedir. Sokakların sürekli eylem alanına dönüşmesi de, halkımızın moralini etkilemektedir. Sanırım, bu eylemleri planlayanların, ana gayesi de, budur. Bu Ülkede yaşayıp da, bunlardan etkilenmemek mümkün değildir.

Teknolojik imkanları kullanmak adına; öyle hatalar yaptık ki; anlatamam. İyilikler, güzellikler sunmak adına; yetişen nesillerimize, teknolojinin sunduğu tüm imkanları seferber, ettik. O, imkanların çocuklarımıza, gençlerimize ne sunduğunu, içeriğinin neler olduğuna bakmadık. Sanki, teknolojik imkanlarla, onları uyuşturmaya çalıştık. O içeriklerde, Yetişen nesillerimize, çocuklarımıza, hep insanüstü karakterleri tanıttık. Filmler de, bilgisayar oyunlarında, hep bu hatayı yaptık. İnsanları seven, sevgisiyle bir, çok engelleri aşan tiplemeler yerine; vuran, kıran, öldüren, istediklerini bu yollarla anlatan tipleri kahraman olarak, rol model olarak, genç nesillere tanıttık. Onların o karakterleri örnek almasına çanak tuttuk. Bu işin denetimini yapacak olan kurumlarımızda; yeteri kadar bu konuya eğilmediler. Kısacası bu canavarlaşan insan tiplemelerine hiç mi katkımız, olmadı? diye, düşünüyorum. Hatta bu tür vahşet haberlerini ballandıra, ballandıra haber olsun, mantığı ile; anlatan görsel ve yazılı basının etkisi ne kadardır? Sorgulamak lazımdır. 

Son günlerde, haber kanallarının sunduğu bir haberin içeriğinde; bir insan, ne kadar kontrolsüz hale gelmiş ki; adamcağız, tüm hıncını, kinini, ev eşyalarından çıkarıyor. Aile bireylerinin canına kast ediyor. Bir nevi, tüm sorunların sebebi olarak, gördüğü; ev eşyalarını yok etmeye çalışıyor, aile bireylerini yok etmeye çalışıyor. İşlenen kadın cinayetlerini unutmayalım. Aslında namus adına işlendiği söylenilen cinayetleri, işleyen insanlara göre; namus kavramının, anlamından; ne anladığını sorgulamak gerekiyor. Eksik bilgilenme ve cahillikten kaynaklandığına şahit olacaksınız. Haber kanallarının, ısrarla namus olayını vurgulayarak, cinayet haberlerini sunmasını da, anlamış değiliz... Amaç nedir? Neden namus, kavramının altı özellikle çizilmektedir. Yahut, arkasından da; bu caniliğe sebep olarak; özellikle ekonomik nedenlerin vurgulanması, gelmektedir.

Halkın kendi iç yapısını güçlendirmesi gereken, değer yargıları ile; insanların yetiştirilmemesi neticesinde; olumsuz örneklerin çoğaldığına inanıyorum. Resmi okullar da dahil, yetişen nesillerimiz, tüm değer yargılarımızla tanışmadan hayata atılıyor. İnsan sevgisi, insan dayanışması eksiktir. Teknolojik imkanlar, insanları yalnızlığa itmektedir. Toplumumuz, sedası,  sesi, semaya yükselen sessiz çığlıkları, görmemektedir, duymamaktadır. Nesiller, Vatan ve Millet sevgisini besleyecek olan, ana damarlardan yoksun yetişiyor. İnanç birliği, Allah korkusu ile, yeteri kadar tanışmadan hayata atılıyor. Dini değerlerle alay etmeyi, onları aşağılamayı, kendine göre bir ayrıcalık, farkındalık olarak, algılıyor. Alay konusu olarak, görüyor. Toplumun, birlikteliğini sağlayan, Ananelerimiz, geleneklerimiz, bazı basit değerlendirmelerle dışlanıyor. Medya aracılığı ile; kutsal değerlerimiz, ayaklar altına alınıyor. Sosyal hayatta, birlikte yaşama kültürümüz temelinden yok ediliyor. Arkadaşlık, dostluk, komşuluk, ilişkileri aranılan ilişkiler olarak tanımlanıyor. İnsanlara ayrışmanın,  ötekileştirmenin, dışlamanın, normal bir davranış biçimi olduğu, fikri yaygınlaştırılıyor. Hatta, körükleniyor. 

İnsani ilişkilere bağlı olan paylaşma, yardımlaşma, yaraları sarma, kederde ve neşede birlik olma, kavramları mumla aranır oldu. İnsanımızın normal davranış biçimi sayılan bu davranışları, sosyal hayatta sıkça göremediğimiz için; bu davranışlarla hayatın her hangi bir alanında karşılaştığı zaman; diğer insanlar, o hareketlere özenerek ve gıpta ederek bakmaktadırlar. Çünkü özlemini çekmektedirler.

Diziler ve kahramanları; birer suç örgütü içerisinde, olmanın reklamlarını yapıyorlar. Bedavadan yaşamanın yolu; saldırganlık, çalma, çırpma, yaralama, hatta öldürme eylemlerinden geçmektedir, fikri yaygınlaştırılıyor. Toplumsal sorumluluk, yerine getirilmiyor.

Basına yansıyan son haberlerde; günlük kiralık evlerde, olumsuz davranışlar zirve yapıyor. Bu yanlış ortamlardaki insanların yarıdan fazlası 18 yaş ve altı olarak, tespit ediliyor.

Fuhuş kontrol edilemeyecek duruma gelmiştir. Yasalar tekrardan gözden geçirilmelidir. Önleyici ve caydırıcı tedbirler almak gerekir. Sokaklarda açıkça, gençler kontrol edilemeyen davranışlarla kendilerini göstermektedirler. Hatta, bu davranışlar içerisinde olmak için; yarışmaktadırlar.

Dizilerde, yayınlarda; örnek kişilikler oluşturulmalıdır. İyiye ve güzele yönelik senaryolar ortaya konmalıdır. İyi ve güzel davranışlar, teşvik edilmelidir. Mücadelenin aslında; değer yargıları için, Vatan ve Millet sevgisi için, İnancına, ahlakına sahip çıkılması için; yapılan türden senaryolar, olmalıdır. Beklentimiz, bu yöndedir.

Ey Ülkeyi yönetenler! İşte, size gençlerimizin geldiği noktalardan, yaşanan örneklerden bir tanesini hatırlatalım. Yasak ilişki sonrası doğan çocukların, ölüme terk edildiğine şahit olduk. Bu kızımız yarın bu Vatana belki bir nesil yetiştirecek. Birinin annesi, birinin eşi, Birinin kayın validesi, olacak? Şu anda zaten birinin kızı, birinin kız kardeşidir, birinin akrabasıdır. Onunla aynı hatayı yapan erkek de, aynı şartlarda sorumludur. Aynı şeyler, onun için de geçerlidir. Ey Medyamız! sizlerde bizim böyle olumsuzluklara katkımız nedir ? Diye sorgulamanın sırası gelmedi mi? Bilerek ya da bilmeyerek kötülüklere sebep olmak, kötü bir duygudur. Acil Devlet yöneticilerinden böyle olayların reklam edilmemesi için, bir çalışma yapmasını bekliyoruz. Sadece bir örnekten hareketle olayın vahametini açıklamak istedim. Halkımızın birlikteliğini sağlayan kutsal değerlerimizin, yasal çerçeve ile; korunması taraftarıyım. En azından hakaret, aşağılayıcı, birlikteliği bozucu, yayınların önüne geçilmelidir. Gençlerimiz, bu değerlerle tanışık, barışık olarak yetiştirilmelidir. Kontrolsüz teknoloji, beraberinde sorunlar getirmektedir. Bu sorunlar yumağı teknoloji ürünlerinin, aileler aracılığı ile; çocuklarına sunulması ne kadar ciddi bir yanlıştır. Sonuçları ortadadır. Geç kalınmadan, tedbir alınması gerekir.

Hastalık devasa boyutlara ulaşmadan tedavi edilmelidir. Tüm sağlık yayınlarında verilen mesaj nedir? Erken tespit, tedaviyi kolaylaştırır. Hastalığın oluşmasının önüne geçer? VESSELAM?

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?