UYGULANAMAYAN TASARRUF TEDBİRLERİ

Orhan Arslan
Orhan Arslan
UYGULANAMAYAN TASARRUF TEDBİRLERİ
13-04-2017

Tüm gelişmeler, ilerlemeler, tasarrufla  başlar?
Her yeni Hükumet oluşumunda, her yıl bütçe konuşmalarında veya yeni açıklanan hedef planlar da; tasarruf tedbirleri alınmaya karar verilir. Yetkili mercilerin emir ve açıklamaları ile; geniş bir kalemde; tasarruf tedbirlerinin neler olacağı, açıklanır. Bu anlamda İl yöneticilerine genelgeler, uygulamaya ait, açıklamalar gönderilir. Bütün bunlar güzel hedeflerdir. Ancak, uygulaması, zamanla unutulur, gider. Hedeflenen rakamın; yüzde onu geçmediği görülür. Bu sonuç; istenilen hedefin tutturulamadığını gösterse de; birileri çıkıp, neden bu tedbirlerden sonuç alınmadı, diye; ciddi bir analiz, yapmaz... Dahası mı? yeni bir hedef uygulamasına başlanır... Biz bu yaşanan olaylara alıştık.
Bunca güzel anlayışlarla ortaya çıkarılan bu tedbirler, neden başarıya ulaşmaz? Cevap basit; O tedbirleri uygulaması gereken kurumun başındaki yetkililer; O alınan tedbirlere, çoğu kez yeteri kadar uyum sağlamayan, yahut uygulanmasına önem vermeyen veya uygulanıp, uygulanmadığını; yeteri kadar takip etmeyen, denetlemeyen, insanlardır. Eğer, başta kendisi olmak üzere; bu tedbirlerden sonuç alınacağına, yürekten inansa; sonuç mutlaka alınır. Yani, DEVLET´İN yöneticilerinin tespit ettiği; savurganlık, yeteri kadar tasarruf etmeme bilinci doğrudur. O, eksikliği gidermek için; bu tedbirleri almışlardır. Bu tedbirler alınmadan önce; yeteri kadar çalışma ve araştırma yapılmıştır. Ondan sonra; bu tasarruf tedbirlerinin fayda getireceğine inanılmıştır. Hayata geçirilmesi için; düğmeye basılmıştır.
Bu kararların, uygulanmadığını gösteren örnekler, saymakla bitmez. Her kurumun müdürünün odalarından başlayabilirsiniz. Mutlaka bir araba ve bir şoförü vardır. Bu sadece birim müdürünün, hakkı olarak uygulansa; hadi neyse dersiniz. En alttaki birim müdürüne kadar, kimi kurumlarda; bu uygulamaya rastlayabilirsiniz. Lojmanlar, ayrıcalıklı hizmetler, ayrı bir kalemdir. Düşünebiliyor musunuz? Bir şoför efendi; müdürünü evinden alıp; dairesine götürmek için; onlu rakamlarla ifade edilen uzaklıktaki, kendi evinden, daire müdürünün evine giderek; müdürünü, daireye ulaştırmaktadır. Aynı şoför o kadar mesafeyi; daire müdürünü evine bıraktıktan sonra; kendi evine gelerek, kullanmaktadır. Basit bir örnektir. Hesabı anlayanlar, tutsun.
En başta geleni, zaman israfıdır, personel israfıdır. Bu gözler; dairesinde örgü ören memurları, çok gördü. Kimi kurumlardaki memurlar; yoğun bir şekilde çalışırlarken; kimi kurumlardaki memurlar; mesaisinin yarısı kadar bile; çalışmaz. Başka bir makalemde bahsetmiştim. Bankamatik memurları, ayrı bir sıkıntıdır. Bu denge, bir türlü sağlanamaz.
Yeri geldiği zaman; yetimin hakkından bahsedilen, bu toplumda; bir türlü savurganlığın, israfın önüne geçilemez. Bundan dolayı; tasarruf tedbirleri, yayınlanır, durur. Adet yerini bulsun, cinsinden... Yazıktır, Ülke kaynaklarının bu kadar, sorumsuzca israf edilmesi; ekonomik cinayettir. Boşa akan musluklardan, boş yere harcanan kredilere, teşviklere, yakıtlara kadar...
Hangi Devlet dairesine giderseniz, gidin; savurganlık, israf manzarası ile karşılaşabilirsiniz. Acaba, aynı insanlar; karşılığını cebinden ödedikleri, ev yahut iş yeri masraflarında bu kadar savurgan oluyorlar mı? Çoğunlukla hayır, cevabı gelecektir.
Sorun şudur; Yaşantısının ve uygulamalarının her anında ve alanında; VATAN ve MİLLET yararını düşünemeyen insanlar yetiştiriyoruz. O açıdan baktığımız zaman; defalarca, tedbir için, genelgeler yayınlamış olsanız da; sonuç alamazsınız. Bu bir anlayış, meseledir. Vatan sevgisi meselesidir. İnanç meselesidir. Adamlık meselesidir.
Bu tasarruf tedbirleri genelgeleri, DEVLETİN tüm resmi kurumları içindir. Resmi kurumların dışında kalanlar da; çoğu zaman bu kararlara uymazlar. Nasıl mı? Çalıştırdığı insanın sigortasını yatırmayanlardan, vergisini doğru, dürüst vermeyenlerden tutun; alış veriş de fiş kesmeyen esnaf da aynı durumdadır. Devletten, toprağına veya tarım, hayvancılık açısından kullanacağını ifade ederek, teşvikleri alıp; o teşvikleri amacına uygun kullanmayan çiftçi ve köylü kardeşim de; aynı durumdadır. Kayıt dışı ekonomiye çanak tutan herkes; aynı konumdadır.
Kısacası; Devletin bu geniş tasarruf tedbirlerine, her alanda uymayan insanımız; direkt veya dolaylı olarak; Devlet cebinden çalmaktadır, çalınmasına müsaade etmektedir. Devlet imkanlarını sorumsuzca kullanmaktadır. İlla DEVLETE zarar vermek; Ona ait; ortak kullanım alanlarındaki eşya, alet ve edevata zarar vermekle olmaz. Yukarıda sıraladığımız; Devlet memurundan, çiftçisine kadar; o yanlışları yapanlar, israfcıdır, savurgandır, sorumsuzdur. DEVLETİ güçsüz bırakmak adına yanlış yapıyorlar demektir.
Unutmayalım, Devlete ihanet, gereksiz yere israf yaparak; Devlete zarar vermeyi alışkanlık haline getirerek, başlar...
Ayrıca, bunun bir manevi boyutu olduğunu hatırlatmamıza gerek var mıdır? Sadece bir kişinin hakkını yemekten, milyonlarca kişinin hakkını yemeye kadar uzanan bir serüvendir. Ona göre düşünüp, ona göre uygun davranmak gerekir. İşte, yetimin hakkı denen, mesele budur. Unutmayalım; Mazlumun ahı ile; Yaradan arasında perde yoktur... Yetimin hakkı, konusu  çok önemlidir...

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?