VARSAYIM KÖLELERİ

Alper Duran
Alper Duran
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018

Malumlarınız üzere toplumların kalitesi, içerisinde barındırdığı bireylerin niteliklerine ve yenilerin deyimiyle adamlığına göre hayat bulur. Şahsiyetli kişiler ve mümtaz bireylerin çoğunluk olduğu yerde; toplumlar her daim birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde yaşamlarını sürdürürler. Bu nitelik çoğu zaman inançlardan ve bazen de gelenek görenek ve diğer toplumlar ile etkileşimden katkı alır.

 

Özellikle Müslüman toplumların nitelik bakımından herhangi bir eksiği olmaması gerekirken, şöyle üstünkörü bir analiz yaptığımızda bile maalesef durumun içler acısı olduğunu müşahade etmekteyiz. Bunun sebebi ise, dünyaya ve dünyanın imkanlarına olan bağlılıktan ileri gelmektedir. Dünyaya bağlılık ne kadar artıyorsa, manevi kaidelerden uzaklaşmakta o nispette artmaktadır. İşte bu durumda insanoğlu, muhalefet ahlakından yoksunlaşmakta, ahlaki değerleri ikinci plana atmakta ve rakibini mağlup etmek için her yolu mübah saymaktadır. Bununla da kalmayıp her ne kadar dili hakkaniyetten ve adaletten söz etse de, kendisine gelen bir haberi, bir duyumu ve bir bilgiyi araştırmadan ve soruşturmadan Kuran´ın ve sünnetin net emirlerinin dışına çıkmak suretiyle yaymaya ve bu varsayımın kölesi olmaya adamaktadır. İşte biz bu tiplere varsayım köleleri demekteyiz. Halbuki yüce kitabımız Kuranı Kerim´de  (Hucurat Suresi Ayet -6) Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. buyurulmaktadır. Hal böyle iken şayet toplumları oluşturan bireyler şahsiyetsiz, izansız, ilimsiz ve irfansız olursa bu ayeti bile bile ve kendilerini Müslüman kimliği içerisinde göre göre maalesef ilahi uyarıya muhalefet ederek yalan yanlış bilgilere inanmaya ve onları yaymaya devam etmektedirler. Bu bir bakıma karşısındaki kişiye zulmetmek demektir. Zalimlerin sonu ise hüsrandır. İblisane muhbirlerin getirdiklerini bilgiden saymak ve kendisini diğerlerine göre daha fazla bildiğini zannetme küçüklüğü; medeniyet algısı olan insanların nazarında iğrenilecek bir leş hükmündedir. Benzetmemizdeki leş ise hınzırın leşinden bile daha aşağılıktır.

 

Milletimizin tarih sahnesindeki mazisine baktığımızda ne zaman ilimde ve fikirde, idarede ve iaşede yükselmişlerse; işte o zaman kişilerin niteliklerinin yüksek ve yüce olduğu ve bu sayede akil bir toplumun oluştuğu görülecektir. Medeniyet ise ancak böylesi toplumların hakkıdır. Yoksa üçbeş zağarın toplumları yönlendirdiği yerlerde azizlikten ve muazzezlikten söz etmek mümkün değildir. Dedikoduların hakim olduğu yerde insanların mühim bir iş yaptıklarını söylemeleri ve buna inanmaları hakikat aynasına yansıyan beyhude komikliklerdir. Komedi, ancak tiyatro, sinema ve benzeri mecraların dalıdır. Hayat ise ciddi bir iştir.

 

Bazı düşük karekterler ise muhbirin alçaklığını bile bile ondan duyduğu bilgiyi işine geldiği için yayma ve yaşatma gayretine girerler. Bunların layık olduğu seviye ise; zan çukurlarında zakkumla beslenmektir. Zira tecrübeye dayalı atasözlerimizden biri de şudur "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste..." Dili, dini ve rengi ne olursa olsun mevkisi ve makamı, maddi ve manevi durumu ne olursa olsun kim haksızlığa uğramışsa iftiraya uğramışsa o kişi mazlumdur. Bizim medeniyetimizde doğrular kişilere, zamanlara ve mekanlara göre değişkenlik göstermez. Bizim medeniyetimizde zamanlar, kişiler ve makamlar adalete göre değerlendirilir ve yargılanır.

 

Hakiki adamlık, doğru bir kelam duyduğunda onu başkasının üzerinde değil, kendi üzerinde değerlendirmektir. Yanlış haberleri ise ayağının altına alıp ezmektir... Vesselam... Adalet ve insanlık dairesinde pürü pak olmak öyle lafla ispatlanamaz. İnsanlar ancak ilahi emirler muvacehesinde kendi yerlerini belirleyebilirler.  Şunu özellikle ifade etmek istiyorum ki, gerek şahsım, gerek bir Müslüman kardeşim ve gerekse herhangi bir insan adına varsayım kölesi olarak yapılan ve yapılacak bütün haksızlıklara karşı mahşerde davacıyım. Bunlara kucak açan ve ortam hazırlayan kişiliksizlere karşı da davacıyım. Cemiyet mikroplarının kol gezdiği şu ortamda delikanlıca yaşamaya ve sadık muhbirlerden beslenmeye devam edenlere selam olsun...

 

Haddini hududunu ve hakkını hukukunu bilen mümtaz şahsiyetlerin oluşturduğu bir toplumda yaşamak ümidiyle...

 

 

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?