<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Ortaçağ ahlakının yaygınlaştığı modern zamanlarda, fertlerin ve cemiyetlerin tabiatını belirleyen en önemli hususlardan biri de, iktisattır. İktisat mevzusu iaşe ve ibate seviyesinden tutunda, büyük sermayelerin varlığına ve hatta finans gücüyle toplumların yönlendirilmesi ve dönüştürülmesine kadar büyük bir alanı kapsamaktadır. Haliyle hayatın içinde, yanında ve ortasındadır. Bu denli mühim olmakla birlikte, asla amaç değil bir vasıtadır; ya da öyle olmalıdır. En azından İslam toplumu, iktisat konusuna bu nazarla bakmalıdır. Zira Müslümanlar, Hz. İsa’ya atfedilen <em>“yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı”</em> sözünün manasını, bir ilke ve bir prensip olarak çağlar boyu özümsemiştir. İstisnaları olmakla birlikte, eskiden daha kanaatkâr olan İslam dünyasının şimdiki veçhelerine baktığımızda, karşımıza büyük bir hazin tablosu çıkmaktadır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Paranın satın alamayacağı hiçbir şey yoktur diyenlerle, paranın satın alamayacağı şeyler de vardır diyenlerin, para üzerinden yaptıkları beyhude bir lügat çarpışması arasındayız. Ahvalimiz, bir duvar yazısında ifade edildiği gibi <em>“vicdan ile cüzdan arasında”</em> sıkışıp kalmış bulunuyor. Toplumun temayülü artık manevi iklimin terennümlerinden ziyade, iktisadi şaşanın nişanelerine doğru kaymaktadır. Kişioğlu, yanlışlığın ve yanlış giden şeylerin içinde yer almakta, işine geldiğinde onu meşrulaştırmakta ve izah güdüleriyle vicdanını rahatlatmaktadır. Bu durum bile, felaket şamarına ne denli müstahak olduğumuzun açık delilidir. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Dünyadaki iktisadi hareketliliğin aksaklıklarını ve muvazenesizliğini bilen çoğu kişi, muhtelif saikler öne sürerek düzensizliğin bir parçası olmaktan kendini azade kılamıyor. Hakikatte ne düşünüyor bilemem, lakin madden o düzenle bir ittifak teşkil ediyor. Çünkü para mevzusu şimdilerde birçok manevi düsturları hırpalamaktan geri durmuyor. Kalbin asayişini bozuyor ve bozulan kalpler, bir süre sonra alışkanlıklarına inanmaya başlıyor. Fazilet sahibi ve önder kabul edilen niceleri, para ve iktisadi ahlak karşısında şaşılacak derecede yamulabiliyor; buna şahit olan toplum ise, başka bir çözülmenin seline ve siyasetine kapılıyor.</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">“Para hala bizim için vazgeçilmez kötüdür.”<a href="#_ftn1" name="_ftnref1" title=""><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">[1]</span></span></strong></a></span></span></em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""> Ancak bu kötüye karşı büyük bir aşkla ve hırsla bağlılığımızı muhafaza ettiğimiz de, bir gerçektir. Bu nedenle para mevzusu, insanın en zor imtihanlarından biridir. Çünkü paranın dini ya da milli bir yüzü yoktur. Bilakis her iki yüzü de, nefsidir. Cazibesi ise yıkıcıdır. İktisadi bir ahlakın olmadığı her nefis, bu yıkıcılığın bir parçasıdır. İktisadi ahlak ise, bir manevi terbiye ile mümkündür. Fakat her manevi terbiye alan kişinin, bu ahlaka sahip olacağı garantisi yoktur. Değerler nizamını benliğine ve şahsiyetine mündemiç kılmayanların tahsili ve mevkii ne olursa olsun, hurafelere yenik düşmesi muhtemeldir. Bu sebeple şunu ifade edebilirim ki, iktisadi ahlakı en çok hırpalayanlar, maddi kirlenmeden ziyade, manen kirlenmiş olanlardır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Manevi kirlenmişliğin zirvesi öykünmedir. Bugün evlerimiz, çocuklarımız ve sokaklarımız, büyük bir özenti illetinin altında hercümerç içindedir. Dilimiz ölçüsünü kaybetmiş, menfaatimiz tevekkülün ve tahammülün önüne geçmiş ve şuurumuz teşhirin albenisine yenilmiştir. Doymak bilmeyen bir ruh ve ahlak buhranında tımarhanelik olmuşuz. Araç olan paranın yegâne gaye haline geldiği ve bu gaye için doğrudan veya dolaylı her yola başvurabilme ihtimalimiz, bizi ılımlı bir kısmetsizlik kanaatine yöneltmiştir. Mukaddesat noktasındaki ılımlılık, liberal bir bakış açısına yelken açmış, bencillik ilmekleriyle dokunan yelkenler ise, yolcularını seküler bir hayat tarzına sürüklemiştir. Kimileri seküler cellat düzeninin merhalesine gelmemiş olsa da, nihayetinde varılacak konum bu muhittir. Çünkü para, insanı hadsizleştirerek bir halden başka bir hale dönüştürür. Evvela kendine, sonra hassasiyetlerine, daha sonra ise inancının ilkelerine karşı müseyyeb eder. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Paraya dair hemen her kültürde nadide özdeyişler ve güzel tavsiyeler vardır. Fakat bunca uyarıya ve nasihate rağmen insanı canavarlaştıran en keskin şey, yine paradır. Dün olduğu gibi bugünde itimat edilir bir nizamın teşkili ve ictimâî düzenin sağlanması için, sağlam bir iktisadi yapının varlığı şarttır. Bu sebeple, para çok şeydir, fakat her şey değildir ya da olmamalıdır; zira insanlığımız, erdem ve haysiyet mefhumları ile varlığını muhafaza etmektedir. Vicdanen huzurlu olmak ve ruhi bunalımlardan müstağni kalmak için; <em>“Kendinden üstekilere değil, kendinden alttakilere bak, rahat edersin”</em> diyen Ali Fuat Başgil, fertlerin ve toplumların manevi ıstıraplarını dindirmek, ya da önünü almak için eskimez bir kardeş tavsiyesinde bulunmuştur. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Para, acımasız gücü sayesinde, gerek kanaatin karakterde tecessümünü ve gerekse kavramların sarsıntılara karşı mukavemetini, basit bir müstemleke haline getirebilme kuvvetine sahiptir. İktisadi ahlaktan yoksun bu düzen, hakikate inanmışlara karşı, sürekli bir akın düzenlemekte ve mütemadiyen ihtilale kalkışmaktadır. Zira paranın softalığı, fikrin bağnazlığı kadar itici ve yıkıcıdır. Bununla birlikte, paranın mütareke anlayışı yoktur. Sürekli kazanmanın hırsı ile geçmişi umursamadan geleceğin kudretini tatbike çabalar. Bu bakımdan dışı içe, içi dışa çevirmede pek mahirdir. Mukayeseyi ve ikâmeyi kabul etmeyen para, dimağları allak bullak hale getirerek, yedi başlı ejderha gibi enfüsi hayalleri canlandırmaya çalışır. Zira güçlülerin oyuncağıdır. Oyuncak yetmez, kiralık katildir; feyzi az fakat kahrı eziyettir. Paraya dair bilene, duyana ve olana tavsiyemiz şudur ki; aslolan helal ve meşru dairede yeteri kadar kazanmak ve ederi kadar değer vermektir.</span></span></span></span></p>
<div>
<p style="text-align:justify"> </p>
<hr />
<div id="ftn1">
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><a href="#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Calibri","sans-serif"">[1]</span></span></a> Erol Güngör, Dünden Bugüne Tarih Kültür ve Milliyetçilik, Yer-Su yayınları, Aralık 2019, s 21,</span></span></p>
</div>
</div>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?