Eğitim ve Öğretim camiası öğretmenlerini tebrik etme yarışına girince, bu kavramın değerini daha iyi anlamak gerekir diye düşünüyorum.
İnsanlar arasındaki bağları güçlü kılan, birbirlerini anlamasına ve kaynaşmasına neden olan kavramlar vardır. Bu kavramlar sadece harf ve kelimelerle ifade edildiği zaman değil, yaşanarak hayatın içerisinde yer bulduğu zaman anlam ve önemi artar. Hayat içerisinde yer almasından dolayı bir başka coşku ve heyecanla anlatılan kavramlar olarak insanoğlunun hafızasında yerini alır. Bir insan düşünün ki; herhangi bir insan hakkında kötü bir şey anlatacaksa, daha o kelime ile meramını anlatmadan bir derinden ahhhh, çekerek o söyleyeceği kelimeye başka bir anlam yüklemeye çalışır ki; kötülüğü daha iyi anlatsın. Aynı şekilde başka bir insan bir iyiliği anlatacağı zaman o kelime ile, iyiliği anlatmaya çalışırken o kelimeyi söylemeden önce öyle bir vücut dili ile hareketler yapar ki; anlatacağı iyiliği daha iyi anlaşılır olarak ifade etmek için. İşte bu iki hal insanın yaşadıklarını anlatırken düştüğü durumu ifade eder. Kavramlar da öyle bir yerini bulur ki; o, hali yaşayan insan ile hem hal olur.
Anlayacağınız harflerden oluşan kavramların yükü kelime olarak ortaya çıkmaz. O hali ile diğer kelimelerden farklı değildir. Onları farklı kılan insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen davranışları, hareketleri ve eylemlerden aldıkları güçtür. Alfabenin aynı harfleri olmalarına rağmen bazen bir araya gelerek oluşturdukları kavramlar ve onların ifade ettiği anlamlar insan hayatı için çok önemlidir. Vefa onlardan biridir. Aslında dört harften oluşan bir kelimedir. İnsan hayatında yaşanarak yerini bulduğu zaman önemi ortaya çıkar. Böyle insan fiillerini ifade eden yüzlerce kavram vardır. Burada öz olan insandır. İnsan eksenli davranışlardır. Yoksa kelimeler insanların davranışlarını ifade eden harfler gurubudur.
İnsan hayatında vefa kavramının pek de uygulanabilir, bir kavram olarak karşımıza çıktığını göremiyoruz. Çünkü, insanlar çabuk unutur. Bazen hafızasını kendisi, kendi, kendine kaybetmek ister. Kimi zamanları, kimi şahısları hafızasında tutmak istemez. O insanları sırtında bir yük olarak görür. Her ne kadar o insanlarla geçmişte, çok fazlaca sıcak ilişkiler içerisinde bulunsa da artık, o insanlarla olmayı, görünmeyi, anılmayı istemez. Bir nevi kendi geçmişini siler, ya da inkar eder. Üzülerek ifade edelim ki; günlük hayat bunu olumsuz örnekleri ile doludur. İnsanları yok sayarak, kimi zaman kardeşi gibi görerek bağlandığı insanları dışlayarak, bir yerlere gelmek isteyen insanlar, aslında kendileri bir şeyleri kaybetmektedirler. Acı gerçek bir gün ortaya çıkacaktır. Ancak, o gün çok geç olabilir?
İnsan yaşadığı hayat süresince ne kadar insani ilişkilere dikkat ederek hayatını devam ettirirse , insanlar arasındaki değeri o, nispette artar. Onun toplum içerisinde değerinin artmasını ve eksilmesini belirleyen ölçü kendi davranışlarıdır. Toplum içerisinde güzel ve olumlu davranışlar içerisinde bulunan bir kişi, davranışlarından dolayı takdir görürse, bütün insanlara örnek olur. Burada topluma düşen bu tür davranışları yapan insanları takdir etmek ve topluluğu bu tür davranışlara yönlendirmektir. İşte burada asıl olan insan davranışlarının takdiri, olumlu değerlendirilmesi, vefa gibi kavramların hayatta yaşanarak yer bulmasına bağlıdır. Yoksa bir toplumda yapılan doğru ve yanlış davranışlar aynı kefeye konuyorsa, o toplumun kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Ortada bir olumsuzluk var demektir. O, toplumda işte o zaman yanlış şeyler takdir görür, yanlış hareketler baş tacı edilir, yanlış insanlar önder olarak gösterilir.
Bu nedenle insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen kavramlar önemlidir. Yaşanarak, takdir edilerek, örnek gösterilerek, gelecek nesillere aktarılmalıdır. Kaba bir örnekle siyahı ne kadar iyi tanımlar isek, beyazın anlam ve önemi o kadar ortaya çıkar.
Bu konuda örnek olması gereken, insanların başında öğretmenler gelir. Eğer, eğitim camiası örnek olma özelliğini yitirmiş ise, o toplum değerlerini kaybediyor demektir.
Şimdi benim öğretmenlik yaptığım yıllarda okulun bahçesinde arabası olan öğretmen parmakla gösterilirdi. Şimdi okulların bahçesinde arabadan geçilmiyor. Amma, işte, paradan şikayet etme konusunda da başat gelen meslek gurubu olmaya adaylar ise, bir yerlerde bir şeyler yanlış gidiyordur.
Devletine vefalı olmayı bilmeyen bir birey, nasıl insanlara vefalı olmayı anlatacaktır. Kendisi örnek olma özelliğini yitirmiştir. Evet, önce Vatan, Millet sevgisi genç nesillere öğretilmelidir. Bir öğrencinin gözünde öğretmen camiası anlamsız değerler uğruna eylemler yapıyor ise, o öğretim kadrosunun vefası, örnek olma konusu, öğrenci gözünde sorgulanacaktır. Değer kaybetmeye başlayacaktır. İşte o zaman, öğrencinin gözünde, toplumda değer kaybı olmaya başlar..
Vefayı kavram olarak anlayan, vefalı insanların oluşturduğu nice yıllara?
Toplumumuzun buna ve tüm insani değerlere ihtiyacı var?