Son zamanlarda medyamızda bir alışkanlık aldı başını gidiyor. Yalan söylemek, asparagas haber yapmak. Buna sosyal medyayı da eklerseniz, duyduğunuz, okuduğunuz, her haberi doğrulama ihtiyacını hissedersiniz.
Bu alışkanlık toplumu derinden yaralayabilir. İnsanları birbirine düşürebilir. Toplum düzenini bozabilir.
Meclis yılbaşından itibaren adli yaslarda yenileme çalışmaları yapacaktır. Bence toplumun selameti için, bu yalan haber konusunu ciddi olarak ele almalıdır. Bu yanlışta ısrar edenlere en ağır cezalar verilmelidir. Eğer bu yalan haberi yapan gazeteci ise, görevine son verilmelidir. Bir daha o mesleği yapmasına izin verilmemelidir.
Sosyal medyada bir kesim yalan haberciliği yapma görevini üzerine almıştır. Bu alanda da ciddi denetim yapılarak, bu insanların bu faaliyetleri yapmasının önüne geçilmelidir. Sosyal medya sahipleri ülkemizde temsilcilikler açma zorunluğundadır. Bu temsilcilikler aracılığı ille sahte hesaplar takip edilmelidir. Öyle hesapların bu sahada boy göstermelerine müsaade edilmemelidir. Hesaplar kapatılmalıdır. Kullanıcıları hakkında yasal işlemler yapılmalıdır. Bu sorumluluğu sosyal medyanın Ülkemizdeki temsilcilikler yapmak zorundadır.
Bir ara Mecliste gündeme geldi. Sosyal medya kullanımına dair bazı kuralların konulması istenmektedir. Hatta kimlik numarası zorunlu hale getirilsin denildi. Yani anlaşılan o ki, herkes bu durumdan şikayetçidir. O halde gereği yapılmalıdır.
Gelelim asıl meseleye, eğer yalancılığı muhabir, gazete yapıyorsa hem o gazete hem o, gazeteci en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Üstelik bu yalan haber taşıyıcılığını siyasi insanlar yapıyorlar ise; işte tuzun koktuğu anları yaşıyoruz demektir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bir siyasetçi yalan habere nasıl itibar eder? Onu gündeme nasıl taşır? Nasıl savunucusu olur?
Halkı kandırınca eline ne geçecektir? Kazandıkları ile topluma kaybettirdiklerini bir tartıya konacak olsa, hangisi daha ağır basar. Siyasetçiler bu konuda gereken özeni göstermek zorundadır. Sonuçta muhatabınız, her zaman kendinize taraftar bulmak istediğiniz halkınızdır... Onların gözünün içine baka, baka nasıl yalan söylersiniz, yalan haberi tüm halk ile paylaşırsınız?
Bunu neden söylüyorum. Yapılan istatistikler, değerlendirmeler, şunu göstermektedir. Dünya üzerinde en fazla asparagas habere maruz kalan, Halk; bizim halkımızdır. Masa üstü, astı astarı olmayan, haberlerden; bıktık, usandık... Bunu yapanların amacı nedir? Açıkça söylesinler...
Haberciliğin de bir ahlakı olması gerekir.
Aynı hastalık; sanal Dünyada devam ediyor. Pire deve gösteriliyor... Olmayan beyanat ve açıklamalar yayınlanıyor... Hayali kararlar üretiliyor, takipçilere; takdim ediliyor. Devletin tasarrufu olmayan, konular; Devletin tasarrufu imiş gibi, algı operasyonları yapılıyor... Devlet buna seyirci kalamaz. Farz edelim bir terörist silahı eline almış güvenlik güçlerine ataş açıyor. Aynen bunun gibi, sosyal medyada ortalığı karıştırmak isteyenler ellerindeki klavyeleri aynen bir terörist gibi, Devletin aleyhine olan her konuda silah gibi kullanıyorlar ise, bu sahada yalan haber üreterek Devleti hedef alan açıklamalar, beyanatlar, haberler yapıyorlar ise, bunların güvenlik güçlerine silah çeken teröristten ne farkı vardır? Umarım bu inceliği fark eden Meclis gereğini yapacaktır.
Yalan haber, yorum, almış başını gidiyor. Halkı kışkırtıcı, dengesizliğe sevk edici, yorum ve değerlendirmeler; endişe veriyor. Mutlaka gereken takibat, yapılmalıdır.
Yalan üzerine bir Dünya kurulmak isteniyor...
Umarım Meclis yeni çalışmaları içerisinde bu konuyu ele alacaktır... Beklentimiz bu yöndedir...