Ülke sorunları ile ilgili meseleleri; Halka soralım... AB, meselesi, Af meselesi, Zorunlu eğitim meselesi, İdam meselesi...
Bunu neden söylüyorum. Yapılan istatistikler, değerlendirmeler, şunu göstermektedir. Dünya üzerinde en fazla asparagas habere maruz kalan, Halk; bizim halkımızdır. Masa üstü, astı astarı olmayan, haberlerden; bıktık, usandık...
Haberciliğin de; bir ahlakı olması gerekir.
Aynı hastalık; sanal Dünyada devam ediyor. Pire deve gösteriliyor... Olmayan beyanat ve açıklamalar yayınlanıyor... Hayali kararlar üretiliyor, takipçilere; takdim ediliyor. Devletin tasarrufu olmayan, konular; Devletin tasarrufu imiş gibi; algı operasyonları yapılıyor...
Yalan haber, yorum, almış başını gidiyor. Halkı kışkırtıcı, dengesizliğe sevk edici, yorum ve değerlendirmeler; endişe veriyor. Mutlaka gereken takibat, yapılmalıdır.
Yalan üzerine bir Dünya kurulmak isteniyor...
Toplumumuzun en büyük hastalıklarından birisi yalan söylemektir. Bu öyle bir hastalıktır ki; birçok kötü sonucun ortaya çıkmasına neden olur. Çok garip olanı yalan söylemek, yaşadığımız hayatta normal kabul edilmiştir. Tatlı yalan, küçücük yalan, doğru yalan, kaytarmacı yalan v.b. sonuçta yalandır. Bunun büyüğü, küçüğü, tatlıcı, acısı, geçiştiricisi olmaz sonuçta hepsi yalandır. Yine o görsel medya yayınladığı dizilerde yalan söylemenin insan hayatında ne olunmaz yaralar açtığını da belgelemektedir. Bir küçücük yalan, bazen bir insanın, bazen bir ailenin hayatını mahvetmektedir. Yalanla kurulan bir dünya hayat bulamaz. Geçici başarılar sadece aldatıcıdır.
İnsanoğlu neden yalan söyler bunun yüzlerce nedeni olabilir. Biz onu tam tersi ile değerlendirelim neden doğru söylemez. Kendisinden emin değildir. Söyleyeceği gerçeğin başına sıkıntılar açacağından çekinir. Doğru söylediği zaman kendisine zarar geleceğinden endişe duyar.
Doğru söylediği zaman insanlar tarafından, o söylediği doğru söz yüzünden dışlanacağı endişesini taşır. Doğruyu söylemeye cesareti olmaz. Çeşitli entrikalar çevirdiği için doğru söylemek işine gelmez. Ancak tüm bu tür doğru söyleyemeyen insanların unuttuğu bir şey vardır. Doğru anlaşıldığı zaman, kendisinin yalan söylediği ortaya çıkar ve önceden doğruyu söylediği zaman sıkıntı olarak başına gelen rakamla ifade edelim 3, 5 ise yalancılığı anlaşılınca; Dünya başına yıkılır. Kimse onun yüzüne bakmaz. Her manalı bakıştan kendisi bir anlam çıkarır ve tam anlamıyla geçimsiz bir insan olur. Yalan söylemenin başka bir mantığı da, gerçeği saklamaktır. Var olan gerçeği gizlemeye çalışmaktır. Geçiştirici bazı sözler ile, gerçekler gizlenemez. Gerçeği anlatmayan sözler de yalan kapsamına girer. Dolaylı yalancılık olarak algılanan, gerçeği gizlemek, temayülü çok tehlikelidir. İnsanlar arasındaki güven ve itimatı ortadan kaldırır.
Birey olarak bu durumları yaşayan insan; eğer rahatsızlık hissetmiyor ise; Bu olay onun için; normal kabul ediliyor ise; O, zaman O, birey arızalı, hastalıklı bir insan olarak; kabul edilmelidir...
İşte, kurumsal olarak yalan haber üreten, kimi haber kaynakları, muhabirler, haberciler; mercek altına alınmalıdır. Bu yalan haberciliğin önü engellenmelidir...
Bu alanda yapılan yasal düzenlemeler, ağırlaştırılmalıdır. Yalan haberciliğin, mutlaka önü kesilmelidir. Yoksa; toplum içerisinde; çok istenmeyen durumların ortaya çıkmasına; neden olabilir...
Meclisin ve de, Devleti yönetenlerin; bu duruma karşı; tedbir almaları, şarttır...