Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)

Alper Duran
Alper Duran
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İnsanın iradesine tesir eden yapıların ve şehirlerin en bariz &ouml;zelliği, bir medeniyet tasavvuru dairesinde kurgulanmış olmasıdır. Bu usul ile yapılmış olan her bir eser, insanın &ouml;z&uuml;n&uuml; kendine &ccedil;eker. Şehirlerin ve yapıların ruhu olduğuna dair ifadeler, tam da burada kendini g&ouml;sterir. Hangi medeniyete ait olursa olsun, bir sanatsal anlayış ve sanatın kendine has ruhuyla y&uuml;r&uuml;t&uuml;len işler, g&ouml;zlerle ve g&ouml;n&uuml;llerle doğrudan rabıta kurar. İster bir s&uuml;sleme, ister bir hat ve isterse bir yapının tamamı olsun, sanatın ve ruhun terenn&uuml;m&uuml; ile yoğrulmuşsa, dikkate değer hale gelir. Gezenler ve g&ouml;renlerin, bu tespitimizi d&uuml;nyanın her yerinde hissettiği v&acirc;kidir.&nbsp; </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İnsanlar, bilgi, birikim ve ufuk &ccedil;aplarına g&ouml;re tabiatı nazar eder. K&acirc;inatın remizlerine karşı bir dervişle bir m&uuml;teahhit aynı hassasiyetle yaklaşmadığı gibi, bir m&uuml;nevverle bir kalpazan da, m&uuml;savi duyguları hissetmez.&nbsp; Bu durum, şehirlerde de, kendini tebar&uuml;z ettirir. Şehirlere dair herkes, heybesine ve beklentisine g&ouml;re bir kanaate varır. Bu sebeple bazı insanların bazı şehirleri pek beğenmediği g&ouml;r&uuml;l&uuml;r. Niye beğenmediklerini tam izah edemedikleri gibi, o şehri kuranların ve daha sonra d&ouml;n&uuml;şt&uuml;renlerin hangi saikle hareket ettiklerini de, sorgulamayı akıllarına getirmezler. Şehirlerimizin bug&uuml;nk&uuml; metruk g&ouml;r&uuml;nt&uuml;lerinin sorgulanmamasının altında, milli bir maarif sitemi ve milli bir şehirleşme temay&uuml;l&uuml;n&uuml;n olmaması yatmaktadır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">&Uuml;lkemizde şehirleşme geleneği olmadığı i&ccedil;in, yapılaşmamız maalesef birka&ccedil; mevzuat &ccedil;er&ccedil;evesinde y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmektedir. Esasen işin gelenek kısmı bir tarafa, herkes mer&rsquo;&icirc; mevzuata uymuş olsa bile, yine derli topu bir manzara ortaya &ccedil;ıkabilir; fakat gel g&ouml;r ki, her yerde olduğu gibi bu sahada da, g&uuml;&ccedil;l&uuml;ler ve n&uuml;fuzluların talepleri farklı değerlendirilmektedir. Bazen zikzak g&ouml;r&uuml;n&uuml;ml&uuml; yollar yapılmakta, bazen panayırı aratmayan projeler hayata ge&ccedil;irilmekte ve bazen de, şehrin insicamını bozacak şekilde imar planları revize edilmektedir. Belediye reisleri siyasi m&uuml;lahazaların arasında sıkışmakta, &ccedil;oğu zaman istemese dahi, haksız talepleri icraya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmektedir. Bununla beraber, imar ve isk&acirc;n mevzusu bir&ccedil;ok şehrimizde, inşaat nazarıyla ele alınmaktadır. H&uuml;k&uuml;metlerin ise, her şeyi bir anda yapıp se&ccedil;im zamanına yetiştirme gayreti, mevcut sorunları k&ouml;kl&uuml; bir şekilde &ccedil;&ouml;zmekten uzak kalmaktadır. Balık baştan kokunca, mahalli idarelerde, aynı y&ouml;ntemle iş yapma eğilimine girmektedir. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Tanzimat&rsquo;la başlayan garplılaşma eğilimleri, yeni T&uuml;rkiye&rsquo;nin kurulmasıyla resmi h&uuml;viyete kavuştu. İctim&acirc;&icirc; hayata dair bir&ccedil;ok mesele, batılılaşma y&ouml;n&uuml;nde değişim ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;me tabi tutuldu. Her şey kazanmaya odaklı olunca, nelerin kaybedildiği hesaba katılmadı. Bu hesapsızlıktan en &ccedil;ok nasibini alan ise, şehirleşme mevzusu oldu. Yeni devlet ve toplum telakkisinde, zaman zaman yerel adımlar atılmış olsa da, ş&uuml;mull&uuml; bir &ccedil;alışma yapılamadı. Bununla alakalı birtakım akademik &ccedil;alışmalar ise, uygulamadan uzak olunca, tez ve g&ouml;r&uuml;şler yığınında kaybolup gitti. Şehirleşme ve medeniyet sahasında pek kıymetli m&uuml;tefekkirlerimizin d&uuml;ş&uuml;nceleri ise, modernizm r&uuml;zg&acirc;rına, m&uuml;teahhitlerin para hırsına ve belediyelerin simsarlığına kurban gitti. Haliyle beldelerimiz, ilgisizliğin ve m&uuml;phemliğin istilasına maruz kalarak harabeye tahavv&uuml;l etti. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Modernizm r&uuml;zg&acirc;rının her yanı kasıp kavurduğu bu zamanda, en fazla hırpalanan saha, T&uuml;rk-İslam medeniyeti olmuştur. Her ge&ccedil;en g&uuml;n kan kaybeden milli harsımız, hekimsizlik ve ila&ccedil;sızlık y&uuml;z&uuml;nden komaya girmiştir. Şehirlerimiz ve genel m&icirc;m&acirc;r&icirc; anlayışımız ise, deryanın ortasında su alan gemi misali batmaya terkedilmiştir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; etrafımız ne geleneksel, ne modern, ne İsl&acirc;m&icirc; ne de gotik m&icirc;m&acirc;r&icirc; anlayışına benzemektedir. Zehirli mantarlar vadisinde; ucubelerlerin ortasında ve g&uuml;nahk&acirc;rların cehennemindeyiz sanki. Sadece yapılar değil, bir şehre h&uuml;viyet kazandıracak diğer &icirc;mar&icirc; ve m&icirc;m&acirc;r&icirc; &ccedil;alışmalar da, aynı hoyratlık ve gulyab&acirc;n&icirc; g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;ndedir. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">T&uuml;rk-İslam şulesinde yanmayanların, kıymetler nizamında pişmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. Zira şehirler, kalp ve d&uuml;ş&uuml;nce ile tecess&uuml;m bulur; bu anlayıştan ne denli yoksun ise, orada estetik ve esenlik m&acirc;dum olmuştur. Şehirler, insanın fıtratını kalbe ve d&uuml;ş&uuml;nceye sevk edecek unsurları b&uuml;nyesinde barındırmıyorsa, kalıplarla doldurulmuş beton yığını, &Ccedil;in malı sathi kaplama ve iltimasla işe alınmış iş&ccedil;ilerin vur ka&ccedil; tamiratının etkisinde kalmıştır; T&uuml;rk-İslam h&uuml;viyetini barındıran nişaneler, balyozlara ve iş makinelerine yenik d&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. Tahayy&uuml;l&uuml;n kudreti tecride zorlanmış ve yaparak tahrip etmenin taacc&uuml;b&uuml;, her k&ouml;şede kendi izhar etmiştir. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Medeniyet namına derdi olan, fakat d&uuml;nyayı etkisi altına alan şu m&uuml;cerret kasırganın tesirinde olmayanların hemen hepsi, yukarıda izaha &ccedil;alıştığımız hususların ziyadesiyle farkınlar. Zaman zamanda bu ve bunun gibi y&uuml;zlerce konuyu da, en m&uuml;nasip bir şekilde dillendirmekteler. Ancak şu lahza itibariyle, bizim kaybedecek vaktimiz yoktur; acilen harekete ge&ccedil;memiz iktiza eder. Lakin işin acil olması, meseleye apar topar yaklaşacağımız manasına gelmemelidir. Her daim belirttiğimiz gibi stratejik bir &ccedil;izelge metoduyla, herkes kendi kapısının &ouml;n&uuml;n&uuml; temizlemekle başlamalıdır. Bu başlangıcın ilk noktası ise, evlerimiz olmalıdır. </span></span></span></span></p>
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?