ZAMANA KARŞI 1

Alper Duran
Alper Duran
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018

 

?ucuz ve kolay hayat sürmek isteyenlerin

hayatları da ucuz ve kolay olacaktır?

 

 

Bilinir ki saatlerin durması zamanın ilerlemesine mani değildir. Zaman ilerlemektedir. Kimi yerde acıları, kimi yerde sevinçleri sürükleyip götüren zamanın geçmişten geleceğe insanlıktan istediği bazı hususların olduğu kesindir. Yine insanlık için istenen bu talebi anlamak ve yaşamak ise insanlığın görevidir.

 

Tarihte dönemin en güçlü kavmi iken yok olup gidenlerin hikâyelerinde alınacak ziyade dersler vardır. İnsanın karakterini belirlediği en önemli dönüm noktalarından biridir tarihi gerçeklerden ders alıp almamak. Hayat tarzına, dünya görüşüne, dünyayı anlayışına, olayları yorumlayışına, aile, dost ve akraba ilişkilerine, bir birey oluşuna ve toplum içindeki statüsüne kadar işler geçmişine bağlılığı.

 

            Dünyada var olan milletlerin geçmişlerini incelediğimiz zaman bazı toplumların tarih sahnesinde herhangi bir etkinliği yoktur. Olumlu veya olumsuz olarak insanlık adına gerçekleştirilen eylemler kayda değer değildir. Tabi bu arada özellikle belirtelim ki, yüzyıllar boyunca bir kişiye bile yapılan haksızlık bizim nazarımızda kabul edilmesi mümkün değildir. Yine bazı toplumlar vardır ki, yaptıkları muteber işler ve icatlar ile yine yaptıkları zulüm, kindarlık, fitne ve kargaşayı kıyasladığımız zaman olumsuz eylemlerin ön plana çıktığı gözlemlenmektedir. Bu toplumlar, başta zulüm yaptıkları milletler olmak üzere; tüm insanlık tarafından sürekli olumsuzluklarıyla anılacaklardır. Bu toplumun nesli geçmişlerinden ders almak zorundadır. Asla örnek almamalıdır. Hiçbir düşünce hal ve hareketin insanlığa dokunduğu zararlardan sonra savunulmasında haklılık payı gözetilemez.

 

            Bazı toplumlar ise tarihin karanlık akışını değiştirecek büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Minnet ve şükran onların üzerine olsun. Saygı ve hürmet onların üzerine olsun. Bu toplumun nesli ise hem geçmişinden ders almalı hem de ayrı ayrı ve toplu olarak örnek almalıdır.

 

            İnsanlığın saplanmış olduğu karanlık ve sapkınlıkları aydınlığa ve doğruluğa yönelten nesil, fedakârlığın içinde yoğrulmuştur. Aynı amaç ve hedefler çerçevesinde devam edenler ise bu fedakârlığın sadık neferleridir. Fedakâr neferlerin aileleri de fedakârdır. Toplumların kurtulması ve yükselmesi zaten ilk önce tek bir kişiden başlar ve aile ile devam eder.

 

            Kendimize sorabileceğimiz sorularımızı belirleyebilmek için ilk önce kendimizi tanımamız gerekecektir. Bir insanın kendisini tanıyabilmesi için tarihini bilmesi şarttır. Zamanı sen yaşamamış olsan bile zamanın etkisinden kurtulmak imkânsızdır. Hiçbir Türk genci İstanbul´un fethi öncesi ve fethi sonrasındaki kahramanlıklarla herhangi bir bağlantım yoktur diyebilmesi mümkün değildir. Kendisi bunu söylese bile başkaları bu bağlantıyı kuracaktır. Böyle bir geçmişle de anılmanın manevi getirisinin yanında sorumlulukları da vardır. İşte bu sorumlulukların farkında olmak veya olmamak hayatı ve karakteri ortaya koymaktadır. Farkında olabilirsen sağlam karakterli, olamazsan veya olmazsan ucuz karakterli olursun. Elbette ki bir insanın karakteri sadece bu ayrıma bağlı da değildir.

 

            Bir zamanlar dünyaya adalet ve hakkaniyet dağıtan, mazlumları gözeten bir neslin bıraktığı sorumlulukları üzerinde hissederek onlar kadar fedakâr olmayan veya bu fedakârlığa gayret göstermeyenlerin tarihin kahramanlıklarından pay almaya hakkı yoktur. Bu topraklar, mirasyedi bir neslin düşüncesiz ve küçük davranışları için kan dökülmedi. Kurulmak istene adil bir düzene katkıda bulunabilecek ve bu düzeni sürekli muhafaza edecek vatan karargâhı lazımdı. Burada yaşayanlar tüm insanlığın sorumluluğunu hissetsinler diye savaşta bile onurlu davrandılar. Yeryüzüne neslimiz dağılmasın diye vatan için kan döktüler. Toprağı devlet sınırı olmaktan çıkarıp vatan olarak emanet ettiler. Bizlere de emanete layıkıyla sahip çıkmayı tavsiye ettiler.

 

 

 

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?