Bazı insanları toplum içerisinde incelediğimde şaşkınlık ve acıma duygularım kabarır. Çünkü bazı insanlar toplum içerisinde nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmez. Kimi öyle kasıntı duruş sergiler ve ukala cümleler kurar ki şaşar kalırsın. Hatta onlara cevap verip laf yetiştirmektense yavaşça o ortamdan ayrılırsın. Karşındaki insan sadece kendini dinleyen türdendir. Sonradan görme, ne oldum delisi olmuş nerde nasıl davranacağını nasıl konuşacağını bilmeyen, sözleri ayrı, eli ayağı farklı oynayan insan kesimi. Atasözlerini kullanmayı severim. Bazen kelime bulamayınca imdada yetişiyor.
Bazı insanlar ise gayet bakımlı, temiz ve düzgün giyinmiş oturması düzgün fakat bir konuşmaya başlar ki eyvah dersin adam ne söylediğini bilmez, sapla samanı karıştırmış rüzgâra karşı harman yapıyor. Hani derler ya insan bir yere gidince etiketi ve elbiseleriyle karşılanır fikirleri ile uğurlanır. Diğer bir kesim var ki gayet mütevazı centilmen, kişilik ve karakteri adeta yüzüne yansımış, konuştuğu zaman susmasın istersin. Her anlattığını dikkatle dinler bir şeyler öğrenmeye çalışırsın.
Bazı insanlar da var ki adeta sana huzur verir. Hiç susmadan konuşsun istersin. Kırmadan incitmeden anlatır. Bilgisini paylaşır tecrübelerini anlatır. Bazı insanlar kendi enerjisini üretir ve o enerjiyi karşısındaki insanlara yansıtır. Etkiler. İyi enerji alırız ya da kötü enerji. O kişilere karşı hislerimizi ve davranış şekillerimizi aslında bu enerji yönlendirir. Şekillendirir.
Hani derler ya kim ne olursa olsun bazı insanlar geldikleri yeri, bazı insanlarda gittikleri yeri mutlu ederler. Çok doğru bir söz. Şöyle hayatımızı, çevremizdeki insanları, arkadaşlarımızı, dost dediklerimizi bir gözden geçirelim. Okul, iş, komşu, sosyal çevre derken ne kadar çok insanlarla tanışmışız. Kimler geldi geçti dediğinizi biliyorum. Kimler hayatınızda iz bıraktı. Kimleri tanıdığınıza memnunsunuz, kimler için keşke hiç tanımasaydım ya da oh gitti de kurtulduk dediniz. Bazı insanları buruk bir tebessümle ve bir damla yaş ile yâd ettiniz. Hatta şimdi olsa da iki lafın belini kırsak diye düşündüğünüz dostlarınız geçti aklınızdan. Sevdiğiniz insanları sohbetini özlediyseniz bir telefon uzaklığında arayın. Ondan beklemeyin aramasını siz arayın. Eski günlerin hatırına diye ilk adımı siz atın. Çünkü o dostlar hiçbir zaman sapla samanı karıştırmaz. Size hüzün getirmez, kendinden önce sizi düşünür. Yaptıkları söyledikleri birbirinden kaçmaz. Hangisi doğru diye düşünmezsin. Özü sözü birdir. Yalanın içinden doğruyu arayıp bulmaya çalışmazsınız. Onlar size yalan söyleyemez. Söyleseler de hemen renk verir ellerine yüzlerine bulaştırır. Anlarsınız.
Nerden tanıdım keşke hiç tanımasaydım dediğiniz arkadaş, sahte dost dediğiniz insanlar vardır. Bunlar hayatınızdan çıkınca oh be kurtuldum benden uzak olsun da nereye giderse gittin dediğiniz. İşte bu insanlar gittiği yeri mutlu eden insanlardır. Ne söylediklerini bilmez, atar tutar, laflarıyla ahkâm keser, sapla samanı karıştırır, kıskançlıkları hareketlerine yansımış, kendinden başkası bilmez, dürüst değil, hep ben der. Boş teneke gibi tangır tungur dur sadece etrafı rahatsız eder. Eleştiri sevmez hep övülmek ister. Bunlar iftira atmaktan, dedi kodu yapmaktan çekinmezler. Onlar için kendilerini iyi göstermenin yolu budur. Başka yol bilmezler. Ne oldukları gibidir, nede göründükleri gibi. Bize düşen çamura basıp üstümüze sıçratmaktansa bu insanlardan uzak durmaktır. Sağlık ve Huzur dolu bir hayat dileklerimle.