“Millî Eğitim” meselemizi, “Nesil Yetiştirmek, Medeniyet İnşa Etmektir.” idraki ile kavramış olmak. Bu manada, yetiştirme ve inşa etme görevini icra edeceği makamı devralırken bu çok özet, fakat anlamı geniş izahı yapmış olmak. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yeni Millî Eğitim Bakanının hem asâletini ortaya koymuş, hem de bu büyük devletin tebaasını ziyadesiyle memnun etmiş ve ümitlendirmiştir.
Kimileri, aslında olmadığı halde bu cümlenin içerisine, “Bir” kelimesini sokuşturmuş, bu asıl ve asil cümleyi ve manasını, kasıtlı veya kasıtsız olarak bozmuş ve “Bir Nesil Yetiştirmek, Bir Medeniyet İnşa Etmektir.” Şeklinde yazmışlardır. Bu yanlıştır, hem de manayı daraltmıştır. Zira, sözün aslında, kemiyetten değil, bütün zamanları içine alan mahiyetten bahsedilmiştir.
Nesil; zürriyet, kuşak, halk demektir. Yani, evveli/geçmişi, hâl-i hazırı ve geleceği olan insan silsilesinden bahsediliyor. Bu silsilenin manevî vücudundan, din/ahlâk ve kültür organlarını çekip aldığınızda, geriye kalan kısmına “nesil” diyebilir misiniz?
İşte bunun içindir ki, “Nesil yetiştirmek,….” İfadesinin devamında “…medeniyet inşa etmektir.” İfadesi vardır ve cümle böylece tamamlanmıştır.
Bu kelimelerin seçilmesi bence, tesadüfi veya afaki değildir. Çünkü; “Medeniyet: Adâletseverlik, insanca iyi ve ferah yaşayış. Şehirlilik. Yaşayışta içtimai/sosyal münasebetlerde, ilim, fen ve sanatta tekâmül etmiş cemiyetlerin hâli. İslâmiyet’in emirlerine göre, usulü dairesinde yaşayış.” anlamlarıyla kullanılan, insânî bir kelimedir medeniyet.
Bu manada neslimize; adâletin, “Zulüm etmemek, herkese hakkını vermek ve lâyık olduğu muameleyi yapmak. Hak kanunlarına uygunluk. Haksızlıkları terbiye etmek. İnsaf.” olduğunu öğretirsek; bu anlamlarıyla da adâleti, insanca iyi ve ferah yaşamayı benimsetirsek; bu kültür mirasımızı sevdirir, tatbik ettirir ve edersek ve bunu davranış alışkanlığı haline getirirsek; yâni şehirleşebilirsek ancak, medeniyet inşa etmiş oluruz.
Sadece şehirde doğmak yetmez, vücut bulmaz medeniyet;
Şehirde doğmayan da, kemal ile medenileşebilir elbet.
Temelin ve gövdenin vazgeçilmezlerini bu şekilde inşa ettikten sonra da, günlük hayat tarzımızda, içtimai/sosyal münasebetlerimizde; ilim, fen ve sanatta, birlik ve beraberlik içerisinde, bıkmadan, usanmadan, erinmeden çok çalışarak, yardımlaşarak, birbirimizi takdir ederek ve teşvik edip cesaretlendirerek, sürekli daha kaliteli gelişmeler icra ederek, tekâmül etmiş cemiyet olmaya devam etmeliyiz. Zaten Allah’ın emirlerine ve Peygamberimizin sünneti seniyyesine uygun olan da bu değil midir?
İşte bu kadar açık, net, müsbet ve kolayca anlaşılabilen bir davadır, millî eğitim davamız.
Sadece kendi coğrafyamızın sınırları içerisindeki, yaklaşık 79 milyon insan için mi düşünecek, planlayacak ve projeler üreteceğiz? Sınırlarımızın dışındaki insanlarımızı yok sayabilir miyiz? Tek başınıza mı bu büyük dava taşının altına elinizi koyacaksınız ve bu mesuliyeti üstleneceksiniz? Bu davaya hakikaten gönül vermiş, mazisi ve kabiliyetleri uygun ve güven verici insanlara ihtiyacımız yok mu? Bunları nasıl seçeceğiz? Makinistliğini yaptığınız lokomotifte ve vagonlarında hassas ve ihtiyatlı bir tamirat, yenileme ve temizlik yapmadan yola devam ettiğinizde, muvaffak olabileceğinize inanmadığınızı tahmin edebiliyorum.
Çeşitli siyasî iktidar dönemlerinde, “biz eğitiyoruz, eve gidiyorlar, aileleri bozuyor.” ya da, “ebeveynler terbiye ediyor, okul bozuyor.” gibi kutuplaştırıcı serzenişleri hatırlayalım.
Bu kutuplaştırıcı tenkitlere kulak asmayıp; aile, öğrenici, okul işbirliğini, daha sağlam ve verimli bir biçimde mutlaka tesis ederek, bu mukaddes davaya hizmet etmeliyiz. Böyle yaptığımızda ancak, hem muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkabilir ve hem de değerlerimizi korumuş oluruz.
Velhasıl, Sayın Millî Eğitim Bakanımız konuşmasında:
“Nesil Yetiştirmek, Medeniyet İnşa Etmektir.” diyerek bu davayı çok güzel özetlemiş ve “Bu ülkenin yerli değerlerini taşımaktan dolayı kimse yüksünmesin, onu bir yük olarak görmesin, gururla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım desin. Bu kimliklerle mücehhez bir nesli, inşallah evrensel değerlerle de bütünleştiren özümleştiren bir nesil istiyoruz. İşte onun ilk adımı da millî eğitimde atılıyor.” diyerekten de, bence dinî ve kültürel değerlerimizin ulvîliğinden, ilmîliğinden, korunması ve yaşatılması gerektiğinden ve millî eğitimin ehemmiyetinden de bahsetmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 19 Millî Eğitim Şûrası açılış konuşmasında, daha da teferruatlı olarak zikredilmiş olan Millî Eğitim Davası hepimizin davasıdır.
Memleketimiz ve milletimiz için, daha önceki hizmetleri ile Meclis Başkanlığı ve Bakanlık görevlerinde de, başarılı icraatlarıyla hep hatırlanacak olan ve Millî Eğitim Bakanlığı vazifesini devralırken, “Nesil Yetiştirmek, Medeniyet İnşa Etmektir.” diyerek bizleri ümitlendirip gururlandıran, Yeni Millî Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz Bey’e üstün muvaffakiyetler diliyorum. Allah yar ve yardımcısı ve yardımcımız olsun.
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?