Başlıkta zikredilen tarihte Din de Reform ve Dini tahrif düşüncesiyle birçok yazı yazılmış ve birçok kitap kaleme alınmış olabilir. Şu anda elimde 1931 senesinde yazılmış akşam matbaasın da basılmış küçük bir Risale var. İçeriğindeki bilgiler ve kullanılan dilin sadeliği açısından bugün benzerini bulmak mümkün değil. Diyanet işleri Reisliği Müşavere azasından “Üryani zade Ali VAHİT” hoca tarafından Köy Hocası ismiyle hazırlanan bu hacmi küçük fakat faidesi büyük olan bu eserden istedim ki günümüz insanı da istifade etsin. Bu nedenle Akait bölümünü sizlere sunmak istiyorum.
“ Allah’ın lütfüne, keremine bin şükür ki biz Müslüman olmuşuz. Bir Müslüman baba ile, bir Müslüman anadan dünyaya gelmişiz. Bu büyük bir nimettir. Bunun için ne kadar hamd-ü senalar etsek yine azdır.
Lakin bilmiş olunki; sade böyle bir Peygamberin ümmetinden olmakla, sadece böyle Müslümanlar arasında doğup büyümekle iş bitmez,. Dini, diyaneti iyice bilmek ister. Müminliği, Müslümanlığı layıkıyla anlayıp ona göre çalışmak çabalamak icap eder. Sade bal-bal demekle ağız tatlanmaz! Sade “ Çok şükür Müslüman’ım. Elhamdülillah” demekle bir şey kazanılmış olmaz! Sade şahadet getirmekle, Allah bir, Peygamber hak demekle her şey olmuş bitmiş sayılmaz!
Evet, “La ilahe illallah” sözü pek büyüktür. Adeta Cennetin anahtarıdır. Allahtan başka Allah olmadığına iman edenlerin ilk söyleyeceği söz budur. Bunu inanarak söyleyen kimse Cennet anahtarını cebine koymuş demektir. Lakin pek uzaklarda olan bir yerin sade anahtarını cebe koymaktan ne çıkar? Asıl marifet o yere sağ salim gidip erişmektir.
Size sorarım bir adamın sıcak bir evi olsa o evin anahtarını cebine koysa sonrada o adam Kışta kıyamette evinin semtine uğramayıp dağ başların da dolaşsa, soğuktan donacak bir hale gelse hiç cebinde ki anahtar o adamı ısıtır mı? Hiç o anahtar o adamı gideceği yere at gibi, araba gibi alıp götürür mü? Yahu donacaksın evine git diyenlere karşı bu adam evinin anahtarını gösterse “ Bu bende oldukça bana bir şey olmaz” dese bu pek gülünç olmaz mı? İşte halimiz buna benzemektedir.
Biz sade la ilahe illallah demekle bütün mahlûkatı bize kul oldu sanırız. Cennet, Cemal hepsi senetle sepetle bize verildi zannederiz. Hâlbuki iş öyle değildir. Cennete gitmek için, sonunda selameti bulmak için mutlaka dünya dirliğini tertemiz geçirmek lazımdır. İyiyi, kötüyü seçerekten daima doğruluktan ayrılmamak, daima yoluyla yordamıyla çalışıp çabalamak gerektir.
La ilahe illallah diyerek anahtarı cebe koymak kolaydır ama gidip cenneti bulmak güçtür. Cennet yolunun hırsızı var, haramisi var, engeli var ve zahmeti de çoktur; Yürümek yorulmak, koşmak atılmak ister; Azık ister, ışık ister, silah ister; Hazırlıksız yola çıkarsanız ya bir çukura yuvarlanırsınız yahut kendinizi hırsıza haramiye kaptırırsınız; Sonra ne siz kalırsınız ne de koynunuzda ki anahtar.
Öyle ise fırsat elde iken güzelce selameti bulmanın çaresine bakalım. Buda dediğim gibi bilerek çalışmakla çabalamakla olur, kuru lafla olmaz; Bunun için her şeyden evvel dinimizi iyice bilmek lazımdır. Müslümanlığı layıkıyla anlayıp öğrenmek üstümüze elzemdir. Sonrada Müslümanlığın gösterdiği yolda güzel-güzel gitmek gerektir. İnsan dünyada da ahrette de böylelikle selamete erer. Yoksa sade öyle bir sözle kolayca kurtulup rahat huzur görmenin imkânı yoktur.
Şimdi biz dinimizi anlamak için evvela ne yapacağız? Apdest’ten, namazdan mı başlayacağız? Oruçtan, zekâttan mı işe gireceğiz? Hayır, hayır! İptida biz düşünmekten başlayacağız. Mükellef olunca tabi-î ki farzları da yerine getireceğiz. Ama her şeyden evvel düşüneceğiz, taşınacağız, böyle-böyle gerçek iman sahibi olmaya çalışacağız, asıl müminlik böyle olur.
Yoksa öyle anam babam Müslüman’ım derlerdi, herkes de öyle diyor, bende öyle diyorum, onlar başka türlü derlerse bende döner onlar gibi derim,, diyecek bir halde olan adamın imanı iman değildir. Öylesinin sade adı mümindir. Onun yüreğinde iman denilen şeyden eser yoktur. “Neuzibillâh” böyle olan kimse daima “La ilahe illallah dese, şahadet kelimesini dilinden düşürmese bunun ona hiçbir faidesi yoktur; işte biz böyle olmamak için işe düşünerek başlayacağız. Böylelikle sağlam bir imana sahip olacağız.
Gelin sizinle beraber düşünelim hep beraber kendimizi şöyle bir güzel düşündürelim, bakalım aklımızla gönlümüzle neler bulacağız, nerelere varacağız.