Fezlekelerin, gündeme geldiği şu günlerde; gözlerden kaçan bazı durumları görmek gerektiğine inanıyorum. Dokunulmazlıkların kaldırılarak; vekillerin yargılanması yeter mi? Elbette hayır… Gözden kaçan bazı önemli durumlar mevcuttur. İstanbul Milletvekili Metin bey; bu konu ile ilgili; yasal düzenleme yapılması için; Meclise öneri de bulundu. Öneriler içerisinde; çeşitli şekillerde, dolaylı ya da direkt teröre destek veren vatandaşlara yönelik, yapılması gereken; yaptırımları ihtiva etmektedir. Üzerinde çalışılabilir. Detaylı olarak; düşünülüp, hayata geçirilmesinden yanayım.
İşte sebepleri; O Bölgede çalışan insanlarımızdan edindiğimiz bilgi ve durumlara göre, Bölgeyi iyi bilen; sağ duyulu ve Vatanını seven ayrımcılığı aklından bile geçirmeyen; yerli halkın ve gazetecilerin görüşlerine göre; Devlet personel rejimi değiştirilmedikçe; bu aksaklıklar devam edecektir. Yörede alınan, resmi evrakın, diplomanın, rapor gibi önemli resmi belgelerin; kimi zaman, hiç bir anlamı yoktur. Var olan zihniyet akrabalık ve dostluk ilişkileri; Olmazları olur niteliğine dönüştürmektedir. Böyle bir durumda bir belediye meclis üyesi, bir muhtar, gündüz kamu Görevini yaparken gece de terör faaliyetinde bulunabilmektedir... Elini kolunu sallayarak, gezebilmektedir. Kamu görevlisi; sıkı Aşiret ve akrabalık Bağları ile olmaz işleri olur hale getirmektedir. Devletin resmi belgesinin yeri geldiğinde; bir Helva kağıdı kadar Hükmü yoktur. Bu durum, Devletin zayıflığına yol açmaktadır. DEVLET tüm gücü ile ağırlığını, hissettirmedikten sonra; oradaki işlerin düzgün gittiğini ifade etmek, aldatıcı olur.
Kamu hizmetlerinde süreklilik olmaması, Eksik ve noksanlıkların varlığı; Devletin yeteri kadar, sahada olmaması; terör Örgütü'nün varlığını güçlendirmektedir. Nüfuzunu arttırmaktadır. Seçimlerde alınan hatasız, iptalsiz oy kullanım oranı; bunun en güzel örneğidir. Bu durum genç insanları, etkilemektedir. Devlete karşı kafa tutma şımarıklığının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Haraç alma, tehdit, öldürme gibi; olaylardaki, takipsizlik terör Örgütü'nün elini güçlendirmektedir. Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan; açık saldırı, vahşet bunun delilidir. Polis Tarafından suç ihbarı ile alınan, şahsın; tekrar siyasilerin, Bürokratların ve araya giren nüfuzlu kimselerin aracılığı ile; serbest bırakılması terör örgütünü daha da güçlendirmektedir…
Terör Örgütü'nün kendine pilot saha olarak seçtiği; değişik şehirlerdeki; Üniversite ve Okullar bizzat propaganda ve eğitim alanına, dönüşmüştür . Kimi Üniversitelerde; açıkça terör örgütü bayraklarının açılması, lider posterlerinin afişlerinin asılması, sloganlarının atılması, karşı görüşlü öğrencilerin darb edilmesi, hatta; hayatlarına kast ediliyor olması; bunların en güzel delilidir. Üniversite öğretim görevlilerinden bazılarının; derslerde, ders dışı alanlarda örgüt propagandası yapması, İdarecilerin gereken tedbirleri almaması, en büyük delildir. Kimi Üniversitelerde, kimi okullarda; Öğretim görevlisi ve öğretmeler terör eğitiminin bizzat elebaşılığını yapmaktadır. Bunlara karşı yasal işlem yapılmaması, örgütün Gücünü artırmaktadır… Akademisyenler, bildirisi ortadadır. Tarafsız durumda olan gençler; bu durumlardan etkilenmektedirler. Bazıları da; uyum sağlamak adına, okulumu bitirene kadar kimseyle takışmayım, adına; bu tür faaliyetlere destek vermektedirler.
Yeni alınan memurların, O bölgeye atanmasından dolayı; atanan memur; sorumluluk almamayı ve gerekli yetkilerini, kullanmamayı tercih etmektedir. Nasıl olsa; ben zamanımı doldurunca, buradan gideceğim. O nedenle; kimse ile uğraşmayayım, mantığı ile; hareket etmektedir. Bu durum DEVLETİN gücünün azalmasına neden olmaktadır.
Görevlendirilen Öğretmen, görev yerine gidememektedir. Okullar sürekli tatil olmakta örgüt sempatizanı bölge insanı öğretmenlerse; gelen öğrencilere bizzat örgüt propagandası yapmakta ve Devlet okulları örgütün, güvenli eğitim kampına dönüşmektedir. Aslında eğitim ve öğretim; Devletin güçlü olduğu; Devasa yatılı bölge okulları aracılığı ile yapılmalıdır. Bu okulların, güvenli ve korumalı şehir merkezlerine alınması gerekir.
Bölge insanının, Gençleri; hayal peşinde koşmaktadır. En küçük sıkıntı da, evden başını alıp gitmek içlerinden geçer. Yurt dışı hayalleri vardır. Değişik Ülkelere gitmek istekleri vardır. Zengin olmak hayalleri vardır. İyi okullarda okumak, iyi yerlerde görev yapmak gibi yüzlerce binlerce hayalleri olur. Gençler için, tehlike burada başlar. Her hayalin gerçekleşme ihtimalini gence sunmak, onu kandırmak yanıltmak için; birileri devreye girer. Genel anlamda bütün gençler, yaşamadığı deneyimleri, kırılmayan hayalleri ile aldatılmaya en yakın insan gurubunu oluştururlar. O nedenle, bu aşamada; DEVLET, Aile, okul, çevre; Bir gence gerçekleşebilir hayallerin neler olduğunu anlatmalıdır. Aynı zamanda; gerçekleşemeyecek hayallerin olduğu bilincini vermelidir. Yanlış işlerin ve yanlış adamların peşinden gitmemek gerektiğini, sürekli vurgulamalıdır. Özellikle; ailelerinin yanında okumayan, başka şehirlerde okuyan öğrencilerimiz; aileleri tarafından sürekli kontrol edilmelidir. Arkadaş gurupları, gözlem altında tutulmalıdır. Terör belasının haricinde; tüm bağımlılık veren maddelere alışkanlıklar; arkadaş ortamında oluşmaktadır. Bu önemli durum; Ülkemdeki bütün gençler için; geçerlidir. Koruma altına almak zorundayız.
Bu değerlendirmeleri yaparken; örgüte katılım yaş ortalamasının; 16- 30 yaş aralığı olduğunun altını çizmek zorundayız. Eğitim düzeyleri de; çok önemlidir. Katılanların %80 i cahil, ilkokul mezunu %12 civarında ise; Üniversite terk, Yada mezunu, bulunmaktadır. Cehalet ve ergenlik psikolojisi; teröre kaynaklık ederken; cahilce yönetim anlayışı ve uygulamaları; bu kaynağın debisini arttırmaktadır… Sıkıntıyı daha da çoğaltmaktadır.
Eğer, yeteri kadar bilgilendirme, bilinçlendirme, karşı tarafı iyi tanıtabilme; işlerini başarabilirsek; Yetişmekte olan, kullanılmaya müsait gençlik; Dolayısı ile kimlerin maşası, olmaya hazırlandığını anlar. Bölge açısından; Bu durumda yapılan mücadelenin; ekonomik, sosyal, siyasal hal ve mücadele olmayıp; doğrudan Türkiye Cumhuriyetini parçalama operasyonu olduğunu, anlamasını sağlamamız, gerekir. Böl, parçala, yut taktiğini hatırlatmak, gerekir. O bölgede, devletçikler oluşturma çabalarına, Devlet’ in vermesi gereken cevap; yörede önce Varlığını Sağlamak, sonrada etkin ve nüfuz eden Gücünü oluşturup, Bu gücü, birilerine gösterip; bu alanda, vatandaşın bilincini geliştirmek olacaktır. Yoksa; hayal tacirlerinin peşinde koşanlar; gereken yaptırım gücü ile tanışmalıdırlar. O güç karşısında, duramayacaklarını, anlamalıdırlar. Bu anlamda, DEVLET, üzerine düşeni yapmak, zorundadır.
Bu alanda; yazımın başında da, belirttiğim gibi; tüm olumlu yaklaşımlara rağmen; karşı tarafta bir yumuşama, anlama, çaba ve gayreti olmuyor ise; O zaman Sayın VEKİL METİN Beyin Meclis gündemine taşıdığı yasal zeminin hazırlanması, gelişen olaylar da; göz önünde bulundurularak, etraflıca düşünülüp, hayata geçirilmesi gerekir, diye düşünüyorum. Terör örgütüne, dolaylı ve direkt katkı veren herkes; bedelini ödemelidir. Eğer DEVLET memuru konumunda iseler; anında işlerine son verilmelidir. Her alandaki, meslek gurubu buna dahildir. Vekilinden, köydeki çobana kadar. Bu cezalandırma sistemi; vatandaşlıktan çıkarılmaya kadar gitmelidir. Bu arada, eğer gerekli görülüyor ise; Terör suçlarına ve tecavüz suçlarına idam yasası, alternatifi de; değerlendirmeye alınabilir. Tekrar, uygulamaya alınmalıdır. Can yakmanın bedeli, can olmalıdır…