Ülke gündemi, gerçekten yoğun bir dönemden geçiyor. Halkın beklentileri yüksek. Kimi çözümler, Meclis' te. Meclis bu beklentilere cevap vermek zorundadır. Fezlekeler, dokunulmazlıklar, yeni anayasa çalışmaları, terör cezalarının artırılması, terör örgütüne destek verenlere ağır yaptırımlar getirilmesi, sıkı yönetimin bölge için; ilanı ve nihayet idam seçeneğinin düşünülmesi...
Emeklilerin promasyon hikayesi, tam bir kördüğüm. Senelerdir çözülecek.., çözüldü... 2000 yılı öncesi emekli olanlara, intibak yasası çıkarılmıştı. Aynı yasanın, iki bin yılı sonrası emekli olanlara da uygulanması, mahkeme kararına bağlı. Gözler ve umutlar, mahkeme kararında.
Yıllar sonra; bir öğretmenin, aslında O göreve atanacak şartları taşımadığının belirlenmesi, ne kadar ilginç. Hep söylerim ve söylemeye devam edeceğim. Bu Ülkede her alanda; yeteri kadar denetim yapılmıyor. En büyük eksikliğimiz, yeterli, denetimin olmamasıdır... Sahte öğretmen, sahte savcı, sahte doktor, sahte.., sahte...
Daha önceki bir makalemde belirtmiştim. Yönetenler; şimdi GSS , ödemeyenleri, affetmek için; çalışma yapıyor. Zamanında Devletine güvenerek; bu primleri yatıranların durumu ne olacak? Yatırdıkları o paralar iade mi edilecek? Yoksa; geçmiş olsun mu? denilecek. Bu tür zamanında ödenmeyen; tüm ödeme planlarının, af kapsamına alınıyor olmasından nefret ediyorum. O zaman, zamanında yatıran vatandaşların hakkını kim koruyacak?
Geçmiş zamanda da; vergi, bağ kur, ödemeleri aynı kapsamda değerlendirilmişti. Zamanında yapılması gereken bazı ödemler de; aynı kapsamda değerlendirildi.
İş sahasında da; yıllarca yeteri kadar denetim olmadığı için; sigortasız çalıştırılan işçiler, iş şartlarına uymayan işverenler konusu, hep gündem oluşturmuştu.
Sivas il genelinde eğitim ve öğretim açısından; bir hayli gerilerde imiş. İlgililere duyurulur. Tüm Görevlendirmelerde; liyakat ve beceri, o makamı hak etme, ölçüleri uygulanmadığı zaman; bu sonucun çıkması doğaldır. Hele öğretmen camiasının ne kadarı, bu işin ehlidir? Sorgulamak lazım. Bu Ülke; Bir senede, üç yıl eğitimden geçmiş öğretmenleri, gördü. Mektupla eğitimden geçen öğretmenleri gördü. Öğretmenlik asıl mesleği olmadığı halde; Ziraat mühendislerinin bile; öğretmen olduğunu gördü. Pedagojik formasyondan nasibini almayanları bırakın; sosyal kişilik olarak; insanlara örnek teşkil edemeyecek davranışlar içerisinde olan; ne öğretmenler gördü. Derse sarhoş gelen, aylarca rapor alıp okula gelmeyen, okula gelse de; sınıfında sadece oturan, nice öğretmenler... Eğer; İnsan merkezli bir medeniyet kurmak istiyorsanız; İnsan yetiştirmesine yönelik çalışmalarınızı; birinci sınıf yapmak, zorundasınız. İnsan yetiştirmekle görevlendirdiğiniz şahısları; Her alanda, birinci sınıf, kaliteli yetiştirmek zorundasınız. Bu gözler; Neleri, gördü.., neleri... Sonuçları ortadadır.
Öğretmen o kadar meşgul ki; öğrenciyi nasıl yetiştirsin!!! Başka alanlarda para kazanma hırsı var, Sendika işleri var, geçim derdi var, gelecek kaygısı var, bir üst makama erişme çaba ve gayretleri var.., var oğlu var...
Üniversiteler derseniz; içlerinde olan; Öğretim kadrosundaki, insanların değerlendirmelerine bakarsanız; içler acısı, bir durum. Bal tutan parmağını yalar olayı, orada da; geçerliliğini koruyor. Hasbel kader, bir makamı elde etmiş insanımız; hemen arkasından kendi yakınlarını, kendi yandaşlarını, Üniversite bünyesinde; görev aldırma çabası içerisine girmektedir. Öyle ya; onların yakınları olan, yandaşları olan nesiller; süper yetenekli, akıllı, beceriklidir... Diğerleri ise; O, özelliklere sahip değillerdir. Adama sormazlar mı; Kardeşim bu göreve atadığınız kişi; Lisede iken, tahsil durumu nedir? Üniversite sınavlarında; hangi puanları almıştır. Ülke sıralamasında kaçıncı olmuştur? Hayatında hangi başarıları elde etmiştir. Hangi beceri ve yetenekte üstün durumdadır? Yoksa; Ahbap, çavuş ilişkisi ile, elde edilen makamları doldurmuş ise; O, tür bilim adamlarından ne beklenir? İşte, Dünya genelindeki, başarısızlığımızın nedenlerinden bir tanesi...
Son zamanlarda; Tarım BAKANLIĞI ile; Ekmek, Et, Süt, fiyatları açısından; satıcılarla, tartışma ortamlarının yoğun olduğunu görüyoruz. Sadece şunu biliyorum, Tarlada 60 kuruş olan Domatesi; 4 liradan tüketiyoruz. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? Gıda terörü derseniz, almış başını gidiyor. Sağlığa zararlı ürünler, kullanım tarihi geçmiş ürünler, standarda uymayan ürünler... Ondan sonra; Halka, sağlığınıza dikkat edin, uyarıları...
Bu asil Milleti bir de; terör olayları ile; yıpratma, yıldırma, korkutma çabaları var. Şunu söyleyebilirim. Bu necip Millet, bu oyunlara gelmez. Kutsal bildiğimiz değerleri korumak için; hiç bir şeyden korkmayız. Biz, sevdiğimiz; bir, çok şeyi; ölümüne severiz...
Şehrimizin gündeminde de; Belediye ve İspanya yolculukları, oturmuş gözükmektedir. Merak ettiğim ve ümitle beklediğim bir özlemim, şudur; Ne zaman şehrimiz, parmak ıstırtacak, başarı ve övgü hikayeleri ile anılacak!!! Anlaşılan o ki; her alandaki yavaşlığımız, hareketsizliğimiz, durağanlığımız, başarısızlığımız, devam ediyor... Herkes halinden memnun... Evlere şenlik, bir durum...
Hep; çizgimiz aynı...
Uzun ince bir yoldayız, bazen; başarılı... Çoğu zaman; tartışmalı...