O kadar doğru bildiğimiz yanlışlar, yanlış bildiğimiz doğrular var ki. Bunca yıl hayatı kulaktan dolma ve başkalarının tecrübesi olarak öğrendik yaşadık. Ve Onların hayatını devam ettirdik. Çoğu zaman kendi yaşamımızda biz emanet olduk. Yüzlerine gelip söyleyemedik. Hayallerini Ellerinden aldık gerçekleştirmeye çalıştık. Hatta bazılarını gerçekleştirdik. O kadar dolduk ki sığmadık içimize ara sıra taştık. Omuzlarımıza öylesine ağır hayalleri yükledik ki bazen altında ezildik. Bazende bütün gücümüzle omuzladık gidebildiğimiz yere kadar götürdük. Sonra onların hayatlarını giydik. Tıpkı üstümüze olmayan ama taşımak zorunda kaldığımız büyük ya da küçük beden elbiselerdi. Kocaman hayaller büyüttük küçücük yüreklerde. Kimi zamanda yaşatmadan öldürdük. Ayıp diyerek, günah diyerek öteledik, sustuk. Sanki ödünç hayatı bizlere bahşedilen bir lütuf gördük. Kendimiz olarak değildi hep başkalarını yaşamamız için verilmişti. Yıllarca sindik sindirildik. İmkânsızlıklarla, cehaletle, törelerle, yasaklarla sınırlıydı. Etrafımızda örülü çember ve kıramıyor çıkamıyorduk.
Öyle zamanlar oldu ki gözümüz hiçbir şeyi görmedi bakar kör olduk kendimize. Umutlar ektik ara sıra yüreklerimize. Özenle yeşerttik. Kırgınlıklar hüzünler bile es geçer, teğet geçerdi. Çünkü her gelişin bir gitmesi, her gitmelerinde bir gelişi vardır. Tesellimizdir. Aslında başlangıç ve bitişler yeni hayatların habercisiydi. Sadece umutlar tükenmesin kaybolmasın diye. Yıkılmadan bıkmadan umutlarımızı yeşertiriz. Kelimelere dökülmese de gözlere ışıltısı yansır. Ay geceye doğmuştur artık. Ne karanlık nede güneşin yakıcı ışıkları etkilemez. Bir arpa boyu yol almıştır yüreğimizde büyüttüğümüz aşklar. Kimi yürekteki ilahi aşktır. Kimi yavuklusuna, kimi evladına. Herkesin aşkı farklıdır. Çoğunlukla insanlar halinden, hayatından gayet memnundur. Ya da öyle görünüyor.
Kimimiz ise hayatımız boyunca memnuniyetsizliklerimiz olur ve şikâyet ederiz. Önümüze engeller koyarız. Sorunlar yaşatırız. Bazen kendimize bazen de karşımızdaki insanlara yaparız.
Biliriz ki engel insanın zihninde başlar. Vücuttaki herhangi bir organın eksikliği engel değildir. Yaşantımıza devam eder hayatımızı yönlendirebiliriz. Yeter ki beyin ve insanlık özürlü olunmasın. Ne zaman kendimizi fark edip kendimiz için yaşamaya başlarız işte o zaman hayata bakışımızda değişir. Kendimiz için de bir şeyler yapmaya başlarken bencilleşmeden yapmalıyız. Kendimizi kaybetmeden, kendimize geç kalmadan birlik beraberlik, güzel dostluklar içerisinde yapmalıyız. Çünkü tek başına ne zafer kazanılır nede mutlu olunur. Hayat paylaştıkça güzeldir. SEVGİLERLE