Suyundan mı havasından mı toprağından mı bilinmez, kimi şehirler vardır bakınca şiir gibi gelir insana. Fiziki görüntüsünde gizli bir ruh vardır sizi kendine çeken ve kendine bağlayan. Yollarında, sokaklarında aşığını, yazarını, ozanını görürsünüz bu şehirde. Beton yığınlarının içinde de kalsalar huzur dolu bir yuva görünümünü kaybetmezler hiçbir vakit. Sivas benim nazarımda geçmişten gelen bir ruha sahip olan nadir şehirlerimizden biridir. Buram buram Selçuklu tarihi kokan bir şehirdir. Günün getirileri olan birbirine benzeyen apartmanların yanı sıra, tarihsel estetiğini ve kültür miraslarını da muhafaza etmeye çalışan bir anlayışın ürünü olan tarihi yapılarla da göz doldurur bu şehir.
Sivas’ımız bu aşamada tarihten gelen kimliğini ve bağını devam ettirme çabasını her türlü olumsuzluklara rağmen sürdürme iradesini taşıyan bir şehirdir. Her şehrin kendine özgü mimarisi, kültürü vardır. Sivas özellikle çağın gerekliliklerini yerine getirmeye çalışırken, Selçuklu şehri hüviyetini kaybetmeme arzusundadır. Son elli yıllık süreçte şehri yönetenler daha doğru kararlar alabilselerdi, şehrimizin daha iyi noktalarda olması kaçınılmazdı. Geçmişle ilgili herhangi bir şey yapılamayacağına göre gelecek noktasında güçlü bir irade sergilemek daha doğru bir davranış olacaktır. Bugün şehir için neler yapılabilirin kritiğini yapmak, şehre katkı sağlamak isteyen her Sivaslının önceliği olmalıdır.
Sivas’taki kale evleri projesi gibi tarihten koparılmadan gerçekleştirilecek şehirleşme, bu mirasların gelecek nesillere devrini öncelemek bu açıdan önemlidir. Günümüz yapılaşmalarını her zaman salt toki ve site mantığı ile gerçekleştiremeyiz. Rant ile gelir zihniyetini bu aşamada azami ölçüde geri planda tutmamız gerekiyor. Divriği ilçemizdeki konakların, tarihi mekânların geçmişten koparılmadan korunup günümüze taşınmasını bu anlamda çok değerli buluyorum. Divriği’ni görünce tarihiyle iç içe yaşayan Amasya şehrimizi görmüş gibi oluyorum. Sivas merkezdeki tarihi konaklarımızın tam anlamıyla korunamamış olması büyük bir eksiklik. Bölüm bölüm korunan eserler olmasına rağmen gönül ister ki şehrin silueti konaklarla çevrelenmiş olsun.
Sivas’ımız birçok şehir gibi gecekondu gerçeğini yaşamamış bir şehir. Üçyüzbini aşkın şehir nüfusuyla taşra kültürünü kendi bünyesinde zenginlik olarak kullanarak bu günlere geldi. Çermikleriyle, dünya mirasları içinde haklı yerini alan Divriği Ulu Camisi ile ve birçok tarihi güzellikleriyle resmin bütününü tamamlar ve yoluna devam eder bu şehir. Bu noktada ki en büyük eksiklik belki de çalışma alanlarının bu bağlamda yetersiz olmasını söyleyebiliriz. Bu alanların yeterli seviyelere çıkartılıp göçü engellemek gerekir diye düşünüyorum. Sivas olarak birçok saklı değerler tescillendirilip şehrin dolayısıyla şehirlinin faydasına sunulmalıdır. Bazı kültür miraslarımızın orijinalliğinin bozulmaması için teknolojinin bizlere sunduğu en etkili koruma yöntemleri kullanılmalıdır.
Âşık Veysel gibi şehrin diğer kültür değerlerini, uluslararası alanda tanınır hale getirebilmek bizlerin çabalarıyla olacaktır ancak. Son zamanlarda Sivas dışında çok da fazla bilinmeyen, şehrimizin değerlerinden Kadıburhanettin, Şemseddin Sivasi, Aşık Ruhsati, Sefil Selimi gibi kültür elçilerimiz yine bu şehrin kültür adamlarının çalışmalarıyla Sivas sınırlarını zorlamaya başladı diyebiliriz. Sivas folklorunu, düğün-dernek geleneklerini, halaylarını, ev yemeklerini, âşık ve ozanlık gibi birçok geleneğimizi yaşatarak gelecek nesillere taşımak kültür adına önceliklerimiz olmalıdır. Şehirlerdeki kültür evlerinin, kütüphanelerin bu anlamda görev yapmasını önemsiyorum. Gençlerimizin daha bilinçli daha bilgili daha güzel yaşamasına vesile olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Bilinçli ellerin değdiği şehirlerdeki hayat alanlarında kaliteyle birlikte zarafeti inşa etmek şehirlerin kimliğine artı değerler katacağına inanıyorum.
Şehirler yaşayan insanlarla beraber canlı varlıklardır aslında. Şehirleri şehir yapan insanlar ve kültürleridir. “Sivas” ile birlikte tarihte ondört isimle yerini almış münbit bir Anadolu şehridir. Bu özel hüviyetini her türlü eksikliklerine rağmen devam ettirecektir. “Gözyaşı dökülmeden büyük işler başarılamaz” sözünde olduğu gibi bu şehir sıkıntıları, acıları tarih boyu yaşayarak günümüze gelmiş ve büyük medeniyetimize önemli katkılarda bulunmuştur.