Dünyanın oluşumundan bu güne kadar insanın olduğu her yerde her şey vardır ve yaşanır. Sadece elde bulunan imkân ve olanaklar doğrultusunda olayların seyri değişir.
İçinde bulunduğumuz çağda toplumlar, bireyler sahip olduğu ekonomik güçleri kadar söz sahibidir. Bizler ne kadar para her şey değildir desek te ne yazık ki insanların canı, dini, imanı bütün varlığı para ve paranın sağladığı otoritesi olmuştur. Şahsen benin gözlemlerime dayanarak kazandığım düşünce insanlar parasını kaybetmekten, makamını ve otoritesini kaybetmekten korktuğu kadar Allah'tan korkmuyorlar. Öylesine makam ve etiket sevdalısı olanlar var ki geldiği yerleri unutup, kendini hiç o makamdan kalkmayacak ve hiç ölmeyecek gibi ilah sananları gördükçe şaşkınlığı artıyor.
Birde karakter ve kişiliğini sahip olduğu güçten alanlar var ya. Aman aman havalarından yanlarına yaklaşılamayan. Ve o imkânlar elinden gidince insan yurduna konulamayan sadece insan sıfatını taşıyanlara inanın acıyorum. Belki onlar bizleri beğenmezler ama biz onlara acıyoruz. Çünkü bizlerin onlarda gördüklerini görseler insan içine çıkmaya yüzleri kalmaz. Yüz dedim ama onlarda kaç tür yüz var işte o çıkarlarına dokununca görebildiğimiz ve sayamadığımız çeşitleridir. Bu kadar dedikodu yeter sanırım.
Sosyal hayatın gelişmesi kazandırdığı avantajlar yanında bazı insanların gözünü kör etmiş, maneviyatını kaybetmesine vesile olmuştur. Çünkü sosyal olmayı sınıf ayrımı yapmak, insanlara tepeden bakmak, ayrıştırmak, güç, etiket, para yarışı yapmak olarak algıladıklarından dolayı ne olduğunu kim olduğunu unutmak geçmişini silmek olarak düşünenlerden arada kalan ve bocalayan insanların şaşkın hayatları olduğunu görüyoruz. Tabi ki çok az sayıda da olsa özünü kaybetmeyen çok değerli insanlar vardır. Sürekli değişen gelişen bir dünya ve bu duruma uymak zorunda kalan insanlık vardır. İnsanlarda hırs ve egoyu artırmaktadır.
Egolu, kaprisli fakat içi boş insan yığını oluşturmaktadır. Egosuna, hırsına yenilen insanların zaman içerisinde yaşadıkları sürece kayıpları çok tur. Bu maneviyat ve merhamettir. Etrafındaki gerçek dostlarıdır.
Bencil ve acımasızlık çoğalmakta çıkar çatışmaları hatta çıkar savaşları yaşanmaktadır. Bunun bedelini insanlık en ağır şekilde ödemektedir. Bazı insanlar belli bir noktaya odaklanmış, çevrelerinde yaşanan, olup bitenleri göremezler. Görmek te istemezler. Duyarsız kalırlar. Çünkü görürlerse belki vicdanları sızlar da iyilik yapmak zorunda kalırlar.
Bazen düşünmez değilim acaba sonradan görme kendini elit ve sosyal zannedenler mi iyi yoksa hiç sosyalliği olmayan tek düze yaşam sergileyen insanlar mı? Sizce kim?
Daha önce ki At gözlüğü ile ilgili yazımda bahsettiğim gibi; ''egolarına, kaprislerine bencilliklerine yenilen, merhametini, değerlerini kaybeden insanlarla tartışmaya, konuşmaya gelmez... Çünkü karşımızdaki kişi ne kadar parasal güce ve otoriteye sahip olursa olsun dar görüşlü olduğu için doğruya ulaşma da elde edilen bilgileri değerlendirecek kapasitede değildir.
Bilmediklerini, takıldığı noktaları araştırarak farklı bakış açılarından değerlendirerek sağlıklı bir sonuca ulaşacak durumda değildir.
Bilmediğini söylemek gibi bir erdeme sahip te değillerdir. Ön yargılı ve sabit fikirli insanlar değişim, gelişim ve yeniliği kabul etmedikleri gibi kendi düşüncelerinin dışında yeni fikirlere, düşüncelere, gelişmelere karşı kapalıdırlar. Kendisi gibi düşünmeyen farklı düşünceleri, yenilikleri kabul etmeyen bütün insanları düşman gören bir zihniyete sahiptirler.
Kendi iç dünyalarında kendi fikirleriyle yaşar ve zamanla alışkanlık ve kural haline gelen bu içyapılarının katılaşmasıyla tekdüze ve sabit düşüncelere sahip olan fakat kendi ayakları üzerinde duramayan ve birilerine bağımlı birey olamamış insanlar haline gelirler.
Kendi bildiğinin değişmez tek doğru olduğunu düşünen, gerçek bilgi dışında mutlak doğrularında olabileceğini kabul etmez. Öyle sabit ve dar görüşlüdürler ki sizi asla dinlemez kendi kafalarına göre yol alırlar. Fikirlerini kabul ettirmek için edepsizleşir ve kavgaya hazır olurlar. Onlara laf yetiştirmekte zorlanır ya da seviyesine inmemek için cehaletlerine esir bırakırsınız. Onlar üzerinde emek harcamaya gerek görmezsiniz.
Ön yargısına yenik düşen ego ve kaprislerinde boğulan bu insanlara bir şeyler anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur. Cehaletini kabul etmez, anlamak istediği gibi anlamış ve yorumlamıştır. Hatta sizi suçlar ve küçümser''.
Bu hafta Ya Allah Ya Bismillah diyerek ve eleştiri yazısı hazırladım. Herkesin bir zaafı vardır. Umarım zaaflarımızla karşımızdaki insanları incitmez, insanlığımızın ve değerlerimizin ününe geçirmesine izin vermeyiz. Sağlık ve huzur dolu günler dileğimle…