''Yaptığımız bunca yatırıma rağmen eğitimde istediğimiz kaliteye ulaşamadık'' demiştir, Cumhurbaşkanı. Başta Fatih Projesine rağmen eğitimde nitelik bir türlü artırılamamıştır. Çünkü yapılan bütün yatırımların hiç birisinde öğretmen düşünülmemiştir.
Eğitimin ana paydaşlarının başında öğretmen gelmektedir. Öğretmen esas alınmadan eğitimde kalite artırılamaz. Bütün gelişmiş ülkelerde eğitimin ana merkezinde öğretmen vardır.
Son on beş yılda yapılan hiçbir projede öğretmen yoktur. Öğretmen son on beş yılda maddi ve manevi olarak yıpratılmıştır. Ülkemizin zeki, başarılı öğrencileri öğretmenliği tercih ederken, şimdi hiçbir şey olamayanların Açık Öğretimden öğretmen olmaları sağlanmıştır. Bunun sorumlusu hemen her fakülte mezununa öğretmen olarak atanma hakkını veren iktidardır. Yirmi kaynaktan öğretmen yetişmektedir. Eğitim fakülteleri, fen-edebiyat fakülteleri, iletişim, güzel sanatlar, tesisatçılık, beden eğitimi yüksekokulları, ilahiyat fakülteleri ve açık öğretimden öğretmen yetişmektedir. Fakülteleri kazanmada puan sıralamasında tıp, diş, eczacılık, mimarlık ve hukuktan sonra en yüksek puanla eğitim fakülteleri öğrenci almaktadırlar. Türkiye'nin başarılı öğrencileri eğitim fakültelerine yerleşmektedir. Doğrusu da budur; geleceğimizi yetiştirecek öğretmenlerin zekaca, bilgice başarılı öğrencilerden oluşması kalkınmanın ilk şarttır. Seçmene şirinlik için fen- edebiyat, ilahiyat şimdi de açık öğretim mezunları öğretmen olabilme hakkı verildi.
Eğitim fakültesi matematik öğretmenliği 400'lü puanlarla öğrenci alırken fen edebiyatlar 200'lü puanlarla öğrenci almakta, açık öğretim ise 180 taban puanıyla öğrenci alıp, öğretmen yetiştirmektedir. Kalite daha en baştan düşürülmektedir. Yani ''HİÇ BİR ŞEY OLAMIYORSAN ÖĞRETMEN OL'' denmektedir, bunun başka izahı yoktur. Fen-edebiyatların ikinci öğretim (gece) bölümlerinde çok düşük puanlarla alınan yüzbinlerce öğrenci, öğretmen olarak mezun ediliyor. Buna bir de açık öğretim fakültesi eklendi. Sonuçta 1 MİLYON 200 bin atanamayan öğretmen işsiz olarak bekleyecektir. Bunda öğretmenlerimizin hiçbir vebali yoktur. Buna izin veren hükümettir.
BİR ÜLKEYİ YOK ETMENİN YOLU ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SİTEMİNİ BOZMAKTAN GEÇER. ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ KARARTAN, ÖĞRETMEN YETİŞTİRMEDEKİ YAŞANAN KARGAŞA VE BELİRSİZLİKTİR. EĞİTİM BİR MİLLETİN GELECEĞİDİR, KADERİDİR. BİR MİLLETİN KADERİYLE BU KADAR OYNANMAZ.
Yüz yüze öğretimi gerektiren öğretmenlik ve matematiksel dersleri içeren iktisat gibi bölümleri açık öğretim yoluyla okutulmasına imkan verildi. MATEMATİKSEL DERSLERİ OLMAYAN YÜZ YÜZE ÖĞRETİMİ HİÇ GEREKTİRMEYEN HUKUKUN AÇIK ÖĞRETİMLE YAPILMASINA izin verilmediği gibi öğretmenlerin açık öğretimden yetişmesine izin verilmemelidir. Hukukta kalitenin düşmesine izin verilmediği gibi öğretmen yetiştirmede de kalitenin düşmesine izin verilmemelidir. Öğretmen yetiştirme sadece milli eğitimin değil herkesin meselesidir. Çünkü hepimizin çocuklarının geleceği buna bağlıdır.
2013 yılında Başbakan; ''Öğretmenler haftada 18 saat çalışıyor 1800 TL alıyorlar. Onlara daha fazla para veremeyiz'' diyerek öğretmenlerin itibarlarını yok etmiştir. Haftada 30 saat okulda, 20 saat evde sınav, sunum hazırlama-okuma çalışmalarımızı yok saymıştır. On beş yıl önce emekli ikramiyesi ile rahatlıkla bir ev satın alabilen öğretmen şimdi o evin bir odasını bile alamaz duruma getirilmiştir. Eğitimde kaliteyi artırmak için ''Profesörleri, doçentleri okullara müdür olarak atamalıyız'' diye çözüm aranmaktadır. Hukuki alt yapısı sağlansa bile 10-15 bin TL kazanan profesörler, doçentler 3-4 bin TL'ye gelir, görev yaparlar mı? İtibarı bu denli düşürülmüş eğitim kurumlarımıza kariyerli insanlar görev yaparlar mı? Çözüm yine yanlış yerlerde aranıyor. Eğitimde kaliteyi artırmanın ilk adımı nitelikli öğretmen yetiştirmek ve öğretmene hak ettiği değeri vermektir.
Çare; Derhal fen-edebiyatların ikinci öğretimleri kapatılmalı, AÖF (Açık Öğretim Fakültesi) mezunlarına verilen öğretmen olma hakkı iptal edilmelidir. ''Hiçbir şey olamıyorsan öğretmen ol'' garabetine derhal son verilerek kalitenin düşmesi engellenmelidir. Öğretmen yetiştirme tek elden yapılmalıdır. Eğitim planlamalarının merkezine öğretmen oturtulmalıdır.
Nitelikli öğretmen, nitelikli eğitim, nitelikli gelecektir. Geleceğimizin kalitesini düşürmeyelim.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?