Güç zamanlardı, ümmetin inceltildiği, incindiği vakitlerdi. Müminlere düşkün aziz resül, Necaşi diyarını işaret etti. Gidin! Orada bir kral var. Adil, merhametli... demişti. Yetmiş mümin, yeten yürekleriyle ümmetin umudu ve ümidine yetiştiler. Osman, Rukiyye, Cafer b. Ebi Talib de kervana katılmıştı. Birbirlerinden güç alıyor ve Allah ve Resulü bize yeter diyorlardı. Müminler kadınlı, kızlı çoluklu çocuklu yollara düştüler ve Habeş diyarına vardılar.
Habeşistan, Müminler için umut olmuştu. Ancak bir anda çehreler gerildi. Endişe bütün heybeti ile müslümanları tedirgin etti. Müşrikler bir heyet gönderip Müslümanları geri götürmek istiyordu. Yanlarında birçok hediye getirmişler ve Necaşiyi ikna etmek üzere idiler. Şükür ki akli selim galib geldi ve Necaşi, Müslümanları dinlemeden karar veremeyeceini söyleyiverdi. Müşrikler onu ikna etmek için gerçek dışı beyanlarda bulunuyorlardı. Allah'ın resülü onlara hakaret ediyordu güya, onların toplumunu bozmuş aralarına ayrılık getirmişti güya... Mecnun idi, şairlik ediyordu... ve onlar bundan rahatsızdı.
Halbuki Allah Resulü, onların hayatın dışına ittiği insanları hayata katıyor ve hayata kazandırıyordu. Onları cahiliye ile yüz yüze bırakan çirkinlikleri ve sorumsuzlukları açık bir dile ile sorguluyordu. Onları yaptıklarının, içinde bulundukları çıkmazın farkına vardıran sarsıcı sorgulamalar hoşnutsuzluk sebebi oluyordu. Necaşi'nin yanında konuşuyorlardı. Kureyş'in iki diplomatı Amr b. el-As ve Abdullah b. Ebi Rebia bunları söylüyordu. Özellikle ikinci Habeşistan hicreti onları telaşa düşürmüştü.
İşte, Cafer b. Ebi Talib, kendi durumlarını Habeş Necaşi'sine anlattığı ortamda; bugüne dair önemli olduğunu düşündüğüm cahiliye karakteristiğine dair tanımlamalar diyebileceğimiz açıklamalar yapıyordu. Cahiliyeyi bir anlatıyordu. Hem Habeşistan Necaşisine hem onun eşrafına hem de müşriklerin yüzlerine... aynı zamanda günümüz cahiliyesine... Şunlar dile getirilmişti:
1.FETİŞLER ÜRETMEK
Aslında alışageldiğimiz ifadesiyle bu başlığa putperestlik diyecektim ama, putculuk kavramının ülkemizde ve İslam dünyasındaki anlama ve anlatma yetersizliği nedeniyle biraz da merak uyandırması için fetişizmi seçtim. Fetiş, insanların gücüne inandıkları canlı ve cansız varlıklara verilen bir isimdir. Zihin dünyamızda ve pratik hayatımızda Yaratıcının dışında, vehmettiğimiz tüm güçler ve varlıklar bu çerçevede değerlendirilebilir. Bugünün fetişleri yani putları özellikle manevi alanda tecessüm etmektedir. Makamlar, kazançlar, paramız, evlatlarımız, evlerimiz, kibrimiz, burnumuzdan kıl aldırmayışımızla nefislerimiz malesef birer fetiş haline dönüştürülmüştür. En insani durumlar karşısında bile sorumluluklarımızı ifa etmekten alı koymaktadır bizleri. Putlaştırılan dünyevi değerler günümüz müslümanının en büyük fetişi haline gelmiştir. İbrahimi yürekler ancak yükselen putlarımızı yıkmayı mümkün kılacaktır.
2.DENGESİZLİK
Cafer b. Ebi Talib'in ikinci sırada zikrettiği cahiliye değeri fuhuştur. Fuhuş sadece zina ile ilgili bir kavram değildir. Fuhuş, her işte sınırları çiğneyip kontrolsüz bir şekilde hayata katılmak ve hayatın akışında ifsada neden olmaktır. Sözde dengeyi aşmak, davranışta dengeyi aşmaktır. Lakin bizim dengeyi kaybettiğimiz en önemli alan dünyalıklar konusundadır. Ev ve aile hayatımızda, komşuluklarımızda, hısım ve akrabalarımızla ilişkilerimizde olağanüstü bir dengesizlik oluşturmuş durumdayız.
3.HISIM VE AKRABA HAKLARINI GÖZETMEME
Dost ve akraba ziyareti ve onların hukukuna riayet peygamberimizin bizlere öğrettiği bir başka önemli değerdir. Cahiliye döneminin hısım ve akraba haklarını göz ardı etmesi bu vurgunun önemli sebeplerinden biri olsa gerek. Özellikle miras hakkının hiç edildiği coğrafyamızda Cafer b. Ebi Talib'in dilinden cahiliyeyi öğrenmek ve hısım akrabanın hakkını zayi etmenin cahiliye çukuruna yuvarlanmak olduğunu işitmek kayda değerdir.
4.KOMŞULUK HUKUKUNA RİAYETSİZLİK
Komşu, aynı iskan bölgesini paylaşan insanlara verilen bir isimdir. Komşuluk da küresel/bireysel ve medyatik olduğumuz dünyada unutulan bir değerimizdir. Cahiliye dönemi insanı menfaati sözkonusu olduğunda komşuluk hakkını çok kolay feda edebiliyordu. Bugun biz de öyle olduk. Cahiliye aramızda kol geziyor. Birbirine miras olacak kadar güçlü ilişkilerin kurulduğu ve bir ideal olarak önümüze konulan değerler tarafımızdan pörsütülmeye başlandı.
5.KUVVETLİNİN ZAYIFI EZMESİ
Cahiliyenin tebellür ettiği esas nokta burasıdır. Tam da cahiliyeyi anlayabileceğimiz izahı kuvvetlinin zayıfı ezmesi bağlamında bulabiliyoruz. Sahip olduğu imkanları lütfedenin yüce yaratan olduğunu unutan insan, cahiliyye gayyasında debelenip durmaya mahkumdur.Nimetler elinden alınacak ve sorup duracaktır, Niye bu nimetler benim elimden alındı?
Allah bizleri affetsin, selam ve dua ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?