- Birbirimizden yol kapma telaşında değil de, bir diğerine yol açma nezaketinde olsa idik, trafik yine de kilitlenir ya da birbirimizi boğmak ister miydik?
- Başkalarının sırtına basarak tırmanmak yerine, ehil olanı teklif ve taltif etseydik; siyaset yine de böyle menfaat yarışına döner, itibarını kaybeder ve kurumlar daha mı verimsiz olurdu.
- Hastası olan, çocuğu olan, uyuyan vardır diye düşünülseydi eğer; yine korna sesinden sağır olur ya da patlak egzozdan irkilir miydik?
- Belki onun baktığı zaviyeden ben bakamıyorum ve belki ben yanılıyorum diyebilseydik mesela;
yine de böyle onur kırıcı tartışmalar, münazaralar yapar mıydık?
- Onlar bize emanet, ağızları dilleri de yok üstelik ama hep biz düzenlerini bozuyor, yuvalarını dağıtıyoruz diye nedamet duyabilseydik, yine de hayvanlara vahşice eziyet edenlerimiz çıkar mıydı içimizden?
- Benim namusum, şerefim nasıl kıymetli ise muhakkak herkesin ki de öyledir diyebilseydik eğer; yine böyle tacizciler, tecavüzcüler olur muydu?
- "En hayırlı olanınız, hanımına en iyi davranandır" öğüdünü baş tacı edebilseydik, bırakın sakatlamayı öldürmeyi, kadınlarımıza el kaldırmaya mecalimiz kalır mıydı hiç?
Zor, çok zor, hatta imkansız mı geldi bunlar.
Ya da mümkün görünmedi mi gözümüze...
Halbuki bu saydıklarımız İslam ahlakının birinci basamağı.
Yani,
?Yitik Hazine?mizin anahtarı. (H.M.)