Son zamanlarda Dünya genelinde lgbt, dayatmacılığı olduğunu görmekteyiz. Bu dayatmaya kimi zaman Ülkemizde de cılız da olsa, katkı sunma çabası vardır. Bu hareketin birdenbire alevlendirilmek istenmesi dikkat çekmektedir. Okul mezuniyet töreninde bu işin bayrağını sallayan gençlerimiz, yürek sızlatmıştır.
Buna bağlı olarak Ülkemizde kadına yapılan şiddet devam etmektedir.
Oysa Müslümanların ağırlıkta olduğu bir ülkede yaşamaktayız. Dinimiz İslam kadına değer vermiş ve onu yüceltmiştir.
İşte uyarılar;
“Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allâh'tan korkunuz! ''
“Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır...
“Mü'minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.”
"Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir."
Abdullah ibn Mes'ûd, Hz. Muhammed'e(a.s), kiminle beraber bulunması, kime hizmet etmesi gerektiğini sorunca Hz. Muhammed, üç kez "Annen 'e" dedikten sonra, "Baban' a", demiştir. (Buhârî, Edeb: 2; Müslim, Birr: 1)
''Cennet annelerin ayakları altındadır.'' Buhari, Müslim.
Ülkemizde yaşanan bazı sıkıntılar olduğu gerçektir. Bu sıkıntılardan Aile ilişkilerinin etkilenmediğini söylemek, yanlış olur.
Sorunlu ilişkiler yumağı, Sorunlu sonuçlar oluşturmaktadır...
Kültürümüzün, inancımızın, değer yargılarımızın, alt-üst olduğu karmaşık ilişkiler yumağı, sonu ne olacağı belli olmayan maceralara insanları sürüklemektedir.
Kadına olan şiddetin, "Kadın Cinayetleri" nin saikini ve bu toplumun binlerce yıllık kültürünü sosyolojik ve psikolojik olarak analiz etmezsen, bu cinayetleri anlayamazsın. Bu cinayetleri tetikleyen, insanları tahrik edip suça sevk eden, Kapitalizmin "Özgürlük" adı altında "Ahlaksızlaştırma" projesidir. Anlamsız ve insan hayatında karşılığı olmayan sınırsız özgürlük kavramı; insanları olmayan hayallerin peşinden sürüklemektedir. Vahşi Kapitalizm insanların gelir düzeylerine bakmadan, adeta abluka altına alarak, hep tüket, mantığı ile, tüketim makinası haline dönüştürmüştür. Bu özentiler, Aile içerisindeki tüm bağları, anlamsız şekilde koparmaktadır. Karşılıklı sevgi ve saygı, zaman içerisinde nefret ve düşmanlığa dönüşmektedir. Bunu körükleyen çeşitli nedenler vardır. Ekonomik, ahlaki, tüketim alışkanlığı, israf, gösteriş, yanlış rol model anlayışı, en önemlisi inançsızlık...
Sorumsuz özgürlükler, sorun çıkarmaktadır.
Çünkü reklam baskısı, insanları tüketime yönlendiren bir akıl veren konumundadır. Her gün insanlara yapmaları gereken şeyleri, reklam baskısı ile adeta dikte etmektedir.
İşin acı tarafı işte budur. Hayaller ve gerçekler... Sonrası; hüsran ve sıkıntı...
ALLAH BU MİLLETİN NESLİNİ, AİLESİNİ, TÜM YANLIŞLARDAN KORUSUN... ARALARINDAKİ sevgi ve saygı bağını güçlendirsin...
Bu işten şikayetçi olan kimi çevreler, adeta bir suçlu aramanın yarışına girmişlerdir. Suçluyu kendilerinin ötesinde bulurlar ise, rahatlama umudu taşımaktadırlar. Bazen bir insanın görüşünü, bir makalesini, kurtuluş reçetesi olarak bağrına basmaktadırlar. Yani olaya ne kadar basit açıdan baktıklarının delilidir. İşin garip tarafı kurtuluş reçetesini sunan insanların o alanda arızalı bir hikayeleri olduğunu da ısrarla görmemezlikten gelirler.
Alev Alatlı Hanımfendi, bir değerlendirmesinde ‘’Bizim toplumumuz, tecrüben en az yararlanan, toplumdur.’’ Diyor.
Biz de mutlu aile sunumlarını yıllarca aynı çatı altında mutlu bir şekilde hayatını devam ettiren insanların önerilerine kulak asmak yerine, defalarca evlenmiş boşanmış birine yaptırıyoruz. Aile ve sorumluluk duygusunun nasıl olması gerektiğini şu anda bir aileye sahip olmayan insanlardan, kurtarıcı olarak yararlanmaya çalışıyoruz.
Oysa Aile, gerçekten çok uzun vadeli ve sağlam olmak zorundadır. Çürük temeller atılınca, sağlam aile yapısı oluşmuyor. Bu sayfalara sığmayacak kadar, içeriği olan bir yapılanmadır. Bakın AİLE hakkında kutsal mesajlarımızda neler var, ihtişamı görebilirsiniz.
Bu Aile çatırdamasının görünen sosyal boyutlarının yanlışlarını sıralayabiliriz.
EY anneler, babalar, aile reisleri; eğer çocuklarınız sürekli olarak TV ekranlarında yayınlanan ahlaksız programları, dizileri izliyorlarsa; onlara engel olun... Bilgisayar ve internet denetimini sürekli yapınız. Bugün sizlerle aynı evi paylaşan gençlerimiz, sizin dışınızda bir dünyada yaşamaktadır. Lütfen aynı çatı altında değişik bir hayat kurgusunun gençlerinizi esir almasına, köleleştirmesine izin vermeyiniz. Onların yaptığı tahribatı ne okul ne eğitim sistemi ne de aileden alacağı az miktarda ki ahlaki terbiye; koruyabilir, kurtarabilir... Çocuğunuzun, kademe , kademe ahlaksızlığa düşmesine engel olamazsınız...
Bu mantıkla yetişen bir nesilden sağlıklı AİLE yapısı kurmasını beklemeyin. Eşlerine karşı sevgi ve saygı boyutunda bağlılık oluşması için, Ahlaklı ve İnançlı bir alt yapısını olması gerektiğini, gözlerden kaçırmayınız. ANCAK ALLAH KORKUSU, SORUMLULUK DUYGUSU insanları bir birilerine karşı olumlu davranışlar yapmaya yöneltir. Haberlerde aile yapısını bozan onlarca ahlaksız davranışları ibretle izlemekteyiz. Aile yapımızın ne kadar ağır bir tahribata uğradığını gözlerimizle görüyoruz.
Sosyal olarak, İnsanımızın hali; Birçok özelliğimiz, olması yaratılıştandır. Biz, ayrışım noktalarımızı, kavga sebebi yaparken; nedense, ortak düşünceye sahip olduğumuz anlaştığımız noktaları fark edemiyoruz. Anlaştığımız noktalar açısından hayata bakarak; barış ve huzur içerisinde yaşamayı beceremiyoruz... UZUN bir sosyolojik ve psikolojik, değerlendirmelerden geçmemiz lazım...
Sosyolojik açıdan en mutlu insan tipi; insanlarla dostluk kavramına yakın bir şekilde ilişikiler kuran ve o kurallara uyarak hayatını devam ettiren insan tipidir. Bu tür insanların oluşturduğu toplumlarda daha az Aile geçimsizlikleri, daha az kadına şiddet olayı gerçekleşmektedir. Yoksa yasal zorlamalar bu olumsuzlukları önlemede tek çare olarak sunulamaz.
Ailenin temelden güçlü hale gelmesini sağlayan özellikler; Ahlaklı , dürüst, sorumluluk, duyguları gelişmiş, AİLE gelenekleri ile donatılmış inanç ağırlığını hisseden insanlardan oluşması gerekir.
Bu saydığımız maddelerin eksikliği sağlam bir ailenin temelinin atılmasına engel olabilir.
Bu arada insanlar arasındaki anlayışın, karşılıklı sevginin, saygının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çizmek istiyorum. Sonuçta insanız, o kadar…
Bugün bu Milletin en büyük temeli sayılacak AİLE yapımız, hedef alınmıştır. Bilerek veya bilmeyerek bu kutsal yapıyı yıpratıyoruz. Başka bir deyişle, toplumun temel direği olan AİLE yapımız, yıkılma tehdidi ile karşı karşıyadır. Şüphesiz bu olumsuzluklardan Devletin resmi makamlarının da haberleri vardır. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için gayret göstermektedirler. Ancak, gerek AİLEYİ korumak adına yasal olarak, destek sağlanmalıdır. Gerekse Aileye sahip çıkmak adına yapılacak maddi destekler olarak daha aktif bir görevi üzerlerine almalarını bekliyoruz...
ÇÜNKÜ BAŞKA TÜRKİYE YOKTUR... HEDEF ÜLKEMİZİN AİLE YAPISIDIR