Toplumları var eden ana unsurlarından bir tanesi hiç şüphesiz ki dilidir. Toplumun değerlerini, kültürünü, toplumu toplum yapan unsurları paylaşmanın yahut tanıtmanın yolu dilden geçer.
Tarihi süreç içerisinde insanlar birbirleriyle anlaşabilmek için çeşitli metotlar denemiştir. İlkel dönemlerde duvar resimleriyle başlayan süreç bir süre sonra işaretlere dönüşmüş ve insanlar bir şekilde belirlemiş oldukları işaretlerle anlaşmaya başlamışlardır. Bu işaretlere tam anlamıyla bir alfabe diyemesek bile kendi aralarında kullandıkları bir işaret dili demek mümkündür.
Durmadan gelişmeye ve üretmeye başlayan insanoğlu, kullandıkları işaretlerin de yetersiz olması sebebiyle kendisine bir alfabe üretti nihayetinde. Ve bu alfabe ile anlaşmak, üretmek, çevre kültürleri tanımak, onlarla iletişime geçmek çok daha kolaydı artık. Günümüze kadar geçen süre zarfında hemen her toplum kendi alfabesini, kendi dilini oluşturdu. Oluşturulan bu dil, toplumun kültürel kaynaklarından beslenen, toplumun değerlerini yansıtan bir mekanizma oldu.
Türk Milleti olarak bizlerde tarihi süreçte kendi dilimizi oluşturduk. Bugün yaklaşık 300 milyona yakın bir Türk dünyasında farklı lehçe ve ağızlara sahip olan oldukça zengin bir Türk dili var. Hatta pek çok dil teorisyeni ve dil uzmanına göre Çin´den başlayarak sadece Türkçe konuşan bir insan Avrupa´nın içlerine kadar ilerleyebilir. Hem de hiçbir problem yaşamadan. Hatta bu teorisyenler zaman içerisinde Türkçe´nin gerektiği korunmadığını eğer korunsaydı dünyada kabul gören bilim dilinin Türkçe olabileceğini ısrarla ifade etmektedir. Örneğini çoğaltabileceğimiz, Türkçe´nin dünya üzerindeki dil gücünü gösterecek pek çok yayın mevcuttur.
ABD´de MIT´deki medya laboratuvarı kurucusu Negroponte, İngilizceyle kıyasladığında, Türkçeden övgü ile bahseder ve şöyle yazar:
"İngilizce en güç olanlardandır; ? Türkçe gibi başka diller çok daha kolaydır. ? Dolayısıyla sözcük düzeyinde, bilgisayarla konuşma sentezi yapacaklar için Türkçe rüyalarının gerçekleşmesidir" (Negroponte, 1995).
"kaynak: https://anahtar.sanayi.gov.tr/tr/news/bilim-dili-olarak-turkce-ve-turkce-bilinci/543"
Günümüzde kime sorsanız Türkçe´nin tahrip edildiğini ve her geçen gün giderek yozlaştığın söyler. Özellikle de dilimize sürekli giren yabancı sözcüklerden herkes şikayetçidir. Herkes Türkçe konuşulması gerektiğini, dilin yabancı sözcüklerden arınarak yalınlaştırılması gerektiğini vurgular.
Özellikle de İngilizce´den dilimize giren yabancı kökenli kelimelere oldukça yoğun bir tepki var. İşyeri tabelalarının yabancı sözcüklerle yazılmasından tutunda kıyafetlerimizde yer alan yabancı kelime baskılı ifadelere karşı herkes tepkilidir. Sebep? Çünkü dilimiz katlediliyor. Çünkü yabancı kökenli kelimeler kullanılıyor. Hem de İngilizce! Elbette sonuna kadar haklılar.
Ancak atladığımız öyle büyük bir detay var ki? Yabancı kökenli kelimelere, dilin yabancılaştırılmasına tepkiler sadece İngilizce üzerinden yürütülüyor. Ancak memleketin hemen köşesinde Arapça şiir, şarkı ve güzel Arapça okuma yarışmaları, programları düzenleniyor. Dilimizde ki en fazla yabancı kökenli kelimenin neden Arapça olduğu sorusunun yanıtı da sanırım bu Arap seviciliğiyle alakalı. Bu yüzdendir ki yazımızın başlığını ARAPÇA NEAM - İNGİLİZCE NO olarak koyma gereği hissettik. (Neam, Arapça´da evet demektir.)
İngilizceye karşıyız ama Arapça´ya değil. O zaman bir zahmet dilin yozlaştığını, dilin kaybedildiğinden bahsetmeyelim. Diline sen sahip çıkacaksın. Türkçe´nin gücünden bahsetmek istiyorsak bütün yabancı unsurları dilimizden çıkarmamız gerekiyor.
Yazımıza Gazi Mustafa Kemal´in şu sözleriyle son verelim:
"Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir."
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Zenci Musa 6 ay önce