USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

AŞK OLMADAN MEŞK OLMAZ?

19-05-2017


Bu haftaki yazımızı Sivas´ın ünlü neyzeni Anıl Mert hocam ile yapıyoruz? Ney hakkında sizleri bilgilendirmeye çalışacağız. Güzel bir sohbete başlayalım

Kendinizi tanıtır mısınız?
1986 yılında Sivas´ta doğdum. Çocukluğum Kaleardı Mahallesinde geçti ve İlkokulu Gazi Osman paşa okulunda tamamladım, daha sonraki eğitim hayatında da Vali Aydın Güçlü Ortaokulunu, 2003 yılında ise Gazi Lisesini bitirdim.
2004 yılında ise Cumhuriyet Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü 3.lükle kazandım. Mühendisliği de daha çok hobi olarak yapabilsem de , sonuçta isteyerek ve başarıyla bitirdiğim bir bölüm olmuştur diyebilirm.
Üniversiteyi bitirir bitirmez 2008 aralık ayında askere gitmek istedim ve Asteğmen olarak Eğirdir Dağ Komando Okulunda 3  ay zorlu bir komando eğitiminden geçerek, Hakkari Yüksekova ilçesinde vatanımıza hizmet etmek üzere yola çıktık. 8 ay da yüksekovada Asteğmen olarak görev yaptıktan sonra yuvamıza döndük çokşükür .
Geldiğimde staj yaptığım mühendislik şirketinde çalışmaya başladım. 2 yıl mühendislik çalışmalarında bulunduktan sonra şartlar gereği ayrılmak zorunda kaldım ve 2012 yılında Sivas Belediyesi Kültür ve Sosyal İşl. Müd. bünyesinde Ney Eğitmenliği olarak göreve başladım.
2013 yılında evlendim , Barış isminde 15 aylık bir oğlum var. Halen Sivas Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde Ney eğitmenliği yapmaktayım ve Avrupa Birliği Bürosunda mühendis olarak çalışmaktayım.
Müziğe nasıl başladınız, bu süreçten
bahseder misiniz?
Müziğe nasıl başladım? Aslında benim en büyük kazancım ailemin beni hep desteklemiş olmasıydı çünkü siz ne kadar yetenekli ve farklı biri olursanız olun sizin önünüzü açacak, size yol gösterecek, ışık tutacak kişiler olmadığında çok da istediğiniz hedeflere ulaşamıyorsunuz. Sözü fazla uzatmadan ben 13 yaşında iken babam bana çok istediğim için hediyelik eşya satan bir dükkandan bağlama almıştı ve ben mutluluktan adeta elimden düşürmeyerek kendi kendime bağlamayı tanımaya ve onu öğrenmeye gayret ediyordum. Kulaktan duyduğum eserleri çıkartıyordum ve bu da bana daha haz veriyordu. Akabinde; şuan İstanbul devlet korosu şefi olan Uğur Kaya hocamın o zamanki müzik okulu Yorum Müziğe giderek nazari ve uygulamada kendimi geliştirme fırsatım oldu. Yaklaşık bir 6-7 ay gittikten sonra artık kendim müziğin içinde güzel tınıları, müzikalitesi yüksek besteleri dinlemeye, öğrenmeye ve keşfetmeye çalışıyordum. Bir yandan eğitim hayatım devam ediyor, geri kalan zamanda ise müzikle kendimi adeta terapi ediyordum. Artık okulda önemli günlerde ve gecelerde bağlama çalıyor , yeni yeni halk müziğini öğrenmeye ve zevkle televizyondan trt yi bol bol dinleyerek,kasetlerden ve cd lerden dinlediğim kayıtları taklit etmeye çalışıyordum. O zamanlar internet de yok evde ,ancak televizyonun afedersiniz dibine sokularak müzisyenlerin parmaklarını seyrederek , deneyerek bişeyler çıkartıyordum. Diyebilirim ki gerçekten Allah herkese farklı yetenekler bahşetmiştir, yeteneğiniz olan alanı keşfettiyseniz bu sizi hem mutlu kılıyor hem de başarıya doğru götürüyor. Benim en büyük ilgim de buydu , müzikti ve biliyorum ki bu manevi duygulardaki arayış hiç bitmeyecekti?
Üniversiteye başladığımda ise Ney e olan merak arttı. Şöyle ki, babam ney üflemek istediğini söylemişti bize ama benim aklıma düşürerek bu nasıl bir enstrüman diyerek araştırmaya ve dinlemeye başladım, çok etkilendim sesinden bana nasip oldu üflemek .2004 yılında bir ney almıştım ve sesindeki gizemli hava ve perdesiz bir enstrüman oluşu nedeniyle türk müziğindeki koma dediğimiz aralıkları çok fazla öne çıkartarak verdiği için tamamen duygularımı yansıtacağımı düşündüğüm için artık ney üflemek istiyordum. İlk elime aldığımda hemen ses çıkmamıştı birkaç dakika sonra sesi bulduktan sonra isteğim daha da arttı ve ney yolculuğuna böylece başlamış oldum. Albüm kayıtlarını çok dinleyerek ve benimseyerek hergün ney üflüyordum. Kimi zaman 5 saat kimi zaman 10 saat . Bu konuda feyiz aldığım türkiyenin değerli üstadları oldu; Ercan Irmak, Eyüp Hamiş, Başar Dikici, Sadrettin Özçimi, Aka Gündüz Kutbay gibi ?.Türk müziği bildiğiniz üzere meşk yapılarak öğreniliyor. Yani bir hocanın dizinin dibinde onu taklit ederek ve bilgisinden ,birikiminden, ahlakından da faydalanmayı gerektiriyor. Ben öğrencilerime de her zaman şunu söylerim, iyi bir neyzen olmak istiyorsanız önce iyi bir ustayı çok dinleyerek taklit etmek gerekiyor, daha sonra kendi duygularınızla ve birikimlerinizle kendi yorumunuzu katmanız gerekmektedir. Benim yaptığımda buydu tamamen.
2006 yılında Kamil Şakar hocamla tanışma fırsatım oldu ve ilk olarak Sivas Atatürk Kültür Merkezi Türk Sanat Müziği topluluğunda neyzen olarak yer aldım . Bu cemiyet ortamında türk müziğini ve neyi hocamın sayesinde ilerletme fırsatım oldu. Uzun yıllar koroda musiki icra etmeye ve talebelerime de öğrendiğim tecrübe edindiğim bilgileri aktarmaya çalıştım. Bu süreçte Buruciye Yaz Akşamları konseptinde birçok sanatçıya Kamil hocamızın şefliğindeki sazede ekip ile neyzen olarak eşlik ettim. Bu sanatçılar; Bekir Ünlüataer, Melihat Gülses, Mine Geçili, Ayşe Taş, Alparslan, Veysel Dalsaldı, Ömer Faruk Belviranlı, Eda Karaytuğ, Umut Akyürek?gibi birçok sanatçıya sahnede eşlik ettim, aynı zamanda albüm kayıtlarında da çalmaktayım.. Bu şekilde bir yolculuk devam ediyor ?
Hangi müzik aletlerini çalıyorsunuz?
Bahsettiğim gibi müzik hayatına ilk bağlama ile başlamıştım daha sonra neyle devam etmekte, tabi müzisyenlikte bir yere geldikten sonra diğer enstrümanları da tanımanız çalabilmeniz kolaylaşıyor yeterki bunun için zamanınız olsun bir de azminiz. Ben bu iki enstrümanda kendimi daha çok ilerlettim ama haddim olmayarak udu da severim ve kendimce icra etmeye çalarım. Anadoluda bir söz vardır; "bir koltukta iki karpuz taşınmaz "  en güzeli bana sorarsanız sevdiğiniz bir enstrümanda ilerlemenizdir. Çünkü o sazda profesyonel bir icracı olmak için en az on yılınızı vermeniz gerekir.
Ney nedir bize bahseder misiniz?

OLMADAN MEŞK OLMAZ

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?