<p style="text-align:justify;">Sadece kendileri içindir...</p><p style="text-align:justify;">Fransa’da PKK sempatizanlarının eylemleri gündeme oturdu. Polis ile çatışmaya girdiler. Hatta Fransız polislerinden yaralanmalar olduğu belirtildi. Ortalığı yağmaladılar. Arabaları ve çevreyi tahrip etmişler. Yetmiyormuş gibi Ülkemiz aleyhinde sloganlar atmışlar. Bunun üzerine Dış İşleri Bakanlığı Fransız büyükelçisini bakanlığa davet etmiş. Biz bu eylem görüntülerine yıllarca şahit olduk.</p><p style="text-align:justify;">Bu tür eylemleri Ülkemizde eski zamanlarda sıkça yapan terör örgütü sempatizanları bildik manzaralar ile ortaya çıkmışlar. Son zamanlarda Ülke yönetimi bu tür olaylara pek müsaade etmiyor. Anında müdahale ediliyor. Gözlerden kaçan bir başka gerçek ise, bir vekilin Ülke polisine yapmış olduğu tehdit açıklamaları idi. İbretle izledik. Bu kime ne mesajı idi belli değil.</p><p style="text-align:justify;">Şimdi geçmiş yıllarda yaşanan bir olayı hatırladım. </p><p style="text-align:justify;">O zaman şöyle yorum yapmıştım. Hatırlatayım. ''2015 yılında, Ülkemizi ziyaret eden, ABD'nin ikinci adamı; birtakım kabuller yapmış. Bazı sivil toplum örgüt temsilcileri ile görüşmüş. Sözde açıklamalarda bulunmuş. Onu ziyaret eden adamlar da görüşmenin içeriğini basına açıklamışlar. Söz de PYD, terör örgütü olamaz, demiş... </p><p style="text-align:justify;">Ülkemizle ilgili, yorumlar yapmış... Buna karşılık, ulusal basında; köşe yazan bir gazeteci, ABD ikinci başkanı bana ismimle hitap etti... Diyecek kadar, sevinç duymuştur. Yıllarca ABD düşmanlığı yapan, bu gazeteciye sormak lazım. Ne oldu?</p><p style="text-align:justify;">O, ziyarete katılanlar; Ülkemizden ne istiyorsunuz? DAİŞ’i, PKK'yı neden destekliyorsunuz? Diye soramamışlar. Adamın niyeti belli ki; Şehit aileleri diye, bir sivil toplum örgütü vardır. Neden bu sivil toplum örgütü ile de; görüşmüyorsunuz? Diyememişler. Demek ki adam Şehit Ailelerini bir sivil toplum örgütü olarak görmemiş. İşte o zaman biz de şöyle demişiz;</p><p style="text-align:justify;">Evet, hesap belli, amaç belli...''</p><p style="text-align:justify;">Şimdi Fransa’da yaşanan olaylar gündem oturunca, Hafızamda bir şey canlandı. Fransa' da yayınlanan, malum dergi, geçen yıllarda sorumsuz yayın anlayışı neticesinde; İslami değerlere hakaret eden paylaşımlarla, ortalığı karıştırmıştı. Devamında, aynı dergi; Ege sahillerimizde hayatını kaybeden Aylan, bebeği konu edinen gayet edepsiz bir karikatür, yayınlamıştır. Ortalığı karıştırmak, karşı tarafın kutsallarına saygı duymamak, bu insanların mayasında var. Kan emiciler gibi davranmaktadırlar. Adı; İslam olan, her şeye karşı tavır, almaktadırlar.</p><p style="text-align:justify;">Yine o yıllarda, En son AB toplantısına; baş örtülü bir muhabir alınmamıştır...</p><p style="text-align:justify;">Bu anlayışla baktığınız zaman; Batının bırakın insan haklarını, hayvan haklarına bile; saygısı yoktur. Yapılan tüm çalışmalara rağmen; hayvan katliamları Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde acımasızca, devam etmektedir. Kanada'daki, fok balığı ve Japonya'daki balina katliamı görüntüleri, tüm Dünyanın gözü önünde yapılmaktadır. Alınan bütün önlemler bu katliamın engellenmesine yetmemiştir. Neden böyle bir başlıkla yazıma girdiğimi açıklayalım. Malum kış günlerinde; dışarıdaki hayvanlarda hem soğuktan hem açlıktan sıkıntı çekmektedirler. Dolayısıyla sosyal medyada onlara yardım amaçlı çağrılar yapılmaktadır. Takdir edilecek bir davranıştır. Ancak bu davranışlarını, Batı hayranlığı adına yapanlara! Bir uyarı yapalım dedik. Ağır kış şartlarında donarak ölen ve açlıktan ölen insanlar, Batılının hiç umurlarında bile, değildir. ABD sokakları, evsiz insanlar. Sokakta yaşayanlar. AB mülteci kampları perişan olan insanlarla doludur. Siz, bari onlar gibi, davranmayın... </p><p style="text-align:justify;">Son, Suriye' deki, gerçeği, ortadadır... Açlıktan ölümler devam etmektedir. Afrika' da insanlar bir yudum suya, bir dilim ekmeğe muhtaç yaşamaktadırlar. DÜNYA devleri seyretmektedir. Oysa silaha harcanın bütçenin yüzde biri o insanları doyurmaya yeter.</p><p style="text-align:justify;">Dünyanın her tarafında bu vahşetler yaşanırken gelişmiş ülkeler isteseler; bu vahşeti durduramazlar mı? Durdurabilirler. İnsanların, anlamsız gerekçelerle, katledilmesine seyirci kalamazlar. Hayvan katliamına gelince; İnsanların yeme ihtiyacını karşılayacak olan avlanmalara kimsenin bir şey dediği yoktur. Amma, kimi hayvanın kürkü için, kimi hayvanın dişi için, kimi hayvanın ekonomik açıdan değerlendirilmesi için; bu vahşete neden göz yumarlar. Tarih her şeye ibretlerle, açıklık getiren örneklerle doludur. Gladyatörlerin birbirini öldürmesinden zevk alanlar kimlerdir. Hala, halka açık yerlerde; boğaların öldürülmesini, zevkle, seyrederler. Tarihte yaşanan bunca olumsuz örneğin, altında kimlerin imzası vardır.</p><p style="text-align:justify;">Bu kadar sicili kabarık Batıdan insan haklarına bağlı olmasını beklemek saf dillilikten başka, bir şey değildir. Amerikan toplumunda bugünkü medeniyete nasıl ulaştıklarına dair; belge niteliğindeki tarihlerini anlatan filmlerini senelerdir seyrediyoruz. O dönemleri yaşayan, tarihçilerin belgelerle anlattıkları gerçek tarih de şöyle dursun...</p><p style="text-align:justify;">Son zamanlarda bazı Medya kuruluşlarına düşen haberlere göre; savaşın kızgın olduğu zamanlarda, Orta doğuda canlı, canlı savaşı seyretmek için, turlar düzenlenmiştir. İşte Batılının insan hakları anlayışı, budur. Böyle bir anlayışa sahip olan Batı kültürünün esiri olarak, onlara özenerek; hayvan korumacılığına girişenlere önerim: Kendi medeniyetimizde hayvanlara nasıl davranıldığını araştırsınlar. Hayretlere düşeceklerdir. Günümüze kadar gelen; kuş evleri, bunların yaşayan örnekleridir. Çünkü medeniyetimiz merhamet medeniyetidir.</p><p style="text-align:justify;">Büyük İstiklal Şairimiz Mehmet AKİF ERSOY, bu gerçeği belki de en iyi görenlerden birisidir. Her yere medeniyet getireceğiz diye kan, kin, zulüm, gözyaşı götürdükleri için; ''Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar diye tanımlamıştır.'' O kavramın arkasından her zaman gerçek yüzlerini göstermişlerdir. Bu nedenle bugünkü saldırılara da baktığınız zaman hep medeniyet, demokrasi getireceğiz, diye milyonları öldürmekten hiçbir zaman vazgeçmemektedirler. Öncelik daima kendi yararlarıdır. Bunu da açıklamaktan çekinmemektedirler. Bu yarar uğruna ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını da; tüm Dünyaya göstererek birilerine böylece mesaj göndermektedirler.</p><p style="text-align:justify;">Son yıllarda; ABD Büyük Elçisinin Ülkemizdeki, Ülkemize ve yönetimine karşı yapılan tüm eylemlere destek vermesi ilginçtir. Nerde bir kargaşa ve kaos ortamı vardır. Orda onları görebilirsin. Aynı şey, kendi ülkelerinde olunca; nasıl davranmışlardır? Kendi topraklarında yaşanan, vahşet niteliğindeki; kolluk güçlerinin yapmış olduğu eylemleri görmemezlikten gelerek; bizim kolluk güçlerinin yaptıklarına eleştiri ile yaklaşmasını, ne ile, açıklamak gerekir... </p><p style="text-align:justify;">Aynı zihniyet, Diyarbakır'daki annelerin eylemini neden görmezden gelir. Neden senelerce başörtüsü yüzünden yaşanan sıkıntılar için bir söz etmemiştir. Senelerdir öldürülen masum insanlardan en azından üzüntü duyduklarına dair açıklamalar yapmamışlardır. Öldürülen eğitim şehitleri onların hiç dikkatini çekmemiştir. Yasin Börü ve arkadaşlarının katliamı ile ilgili bir görüşleri yok mudur? Emirhan bebeğin katledilmesi insanlık adına onları rahatsız etmemiş midir? Hendek olaylarını görmemezlikten gelmek nasıl bir duyarsızlıktır.</p><p style="text-align:justify;">Bu tür siyasi manevralar; BATI emperyalizminin vazgeçilmez bir gerçeğidir. Her gittikleri yere; sözde demokrasi, özgürlük, adalet, getireceğiz sloganları ile; yola çıkarlar. Hemen yanı başımızda ki; komşularımıza nasıl özgürlük getirdiklerini, ibretle seyrediyoruz. Her gün patlayan bombalar, verilen canlar... Bütün bu vahşete doymayan BATI emperyalizmi... Olayları sonlandırmak adına; gayret göstermeleri gerekirken; tam tersine olayları daha da artırmak, çoğaltmak için; entrikalar düzenlemektedirler.</p><p style="text-align:justify;">Son özgürlük getirmek istedikleri Afganistan'ın durumu ortadadır. Irak, Suriye nasibini almıştır.</p><p style="text-align:justify;">Yaptıkları oyuna bakarsanız; oyun hep aynıdır. Ancak, zaman, mekan aktörler, sahne ve yer değişmektedir. Yapılan eylemler hep aynıdır. Hatta bu uğurda kendilerine hizmet edecek karşı tarafın çeşitli görevlilerini, topluma mal olmuş olan insanlarını, satın almaktan çekinmezler. ÜLKE içerisinde kargaşalar çıkarmak, ortalığı karıştırmak, kendilerine hizmet edecek birilerini bulmak, asli görevleridir.</p><p style="text-align:justify;">Bugün mültecilere karşı olan davranışları Dünyanın gözü önünde olmaktadır. Şu kış günlerinde derme çatma barınaklarda hayatlarını devam ettiren insanlara duyarsızdırlar. İslam’a mensup olan insanlara karşı tavırları ortadadır.</p><p style="text-align:justify;">Bütün bunlara karşılık Ülkemizde bir Noel geleneği olan yılbaşı kutlamaları büyük bir heyecan ve sevinçle yapılmaktadır. Buda bizim gerçeğimiz...</p><p style="text-align:justify;">Bu kadar kan görmeye alışmış bir topluluk kolay, kolay doyar mı? Dünyaya baktığınız zaman doymadığını görüyorsunuz. Fazla söze ne hacet. Nerede bir kan ve gözyaşı varsa; Oraya mutlaka Batılı güçler ayak basmışlardır, demektir. Bunların insan hakları gibi; bir dertleri yoktur, olmamıştır...</p><p style="text-align:justify;">O sadece metinlerde yazılan bir vesika; süslü sözlerle donatılmış; koca bir yalandır.</p><p style="text-align:justify;">Ülkemizi sevelim, kıymetini bilelim. Üzerinde yaşayan her canlısına saygı duyalım... Medeniyetimizin geçmişinde; en büyük insan haklarına saygı duyulan coğrafyanın bu Vatan toprağı olduğunu, hatırlayalım... Hala Ülkemizi karıştırmak için büyük çaba gösterdiklerini unutmayalım.</p><p style="text-align:justify;">Yunanistan'da yapılan askeri yığınağın hedefi kimdir? İyi analiz edelim.</p><p style="text-align:justify;">Bu Ülke ile, neden bu kadar uğraştıklarını; ciddi anlamda düşünelim...</p>