Avukatlık yaptığım yıllardı.
Bir köye hacze gitmiştik.
Borçluya;
- Evinde haciz yapıp, elin içinde seni üzmeyeyim diyerek, traktörünü köyün dışına, araziye getirmesini istemiştim.
Biz traktörü haczederken yanımızdan geçip giden bir genç, borçlunun annesine;
- Alacaklılar gelmiş, traktörünüze el koymuş, götürüyorlar, diye bağırı bağırı haber verince; üzüntüden inme inen kadıncağız hemen oracıkta yere yığılmış.
Biz olanları duyunca tabi haczi maczi bıraktık ama maalesef kadın iki hafta sonra vefat etti.
Üzüntüden kahrolduk. Ben dosyayı bıraktım. Alacaklı takipten vazgeçti ama neye yarar.
Bunu niye mi anlattım şimdi?
Biz maalesef kötü haber vermeyi bilmiyoruz dostlar.
"Bir yakınıyla ilgili aldığı karalı haber sonrasında kötürüm kalan o kadar çok insan var ki şaşarsınız" demişti meşhur bir uzman doktor.
İnceliği, nezaketi ve zarif üslubu kaybedip hoyrat bir şey olup çıktık.
Muhatabı önemsememenin ya da yol yordam bilmemenin bir sonucu olsa gerek.
İlkinde bencillik, ikincisinde cehalet var.
İkisi de kötü, ikisi de zararlı.
Ve
İkisinden de acilen kurtulmamız lazım ama nasıl?