<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Türkiye, Müslüman Türklerin kurduğu son ve büyük devlettir. Burada ki sondan kastımız, Allah’ın inayetiyle kıymete kadar kıyamda kalacak olmasıdır. Ayrıca Türkiye haricinde ki Türk devletlerinin varlığını, Türkiye ile ayrı görmediğimiz için, kader birliği yaptıkları için ve onların her biri, ülkemizin mütemmim cüzü olduğu için bu ifade kullanılmıştır. Böylesine güçlü birliktelik sayesinde, İbni Haldun’un devlet nazariyesi, ülkemizin ve Türk-İslam medeniyetinin payidar istikbalinde, iflas edecektir. Fakat milletlerin ve devletlerin gelecekteki kaderi, parıltılı laflarla ayakta durmaz. Bilakis emek fedakârlık ve inançla kaim olur. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Milletler, mevcudiyetlerini muhafaza etmek için, kendilerini var eden temeller üzerinde zamanın dilini ve havasını iyi tahlil etmeleri gerekir. Aksi halde mâdum olmaları kaçınılmazdır. Haliyle en öncelikli husus, öz değerlerdir. Batı, bunu iyi bellediği için, bir milletin ruhunu kaybetmesini istediğinde, evvela onu husule getiren temel kaidelerden uzaklaştırma ya da künhüne yabancılaştırma yoluna gitmektedir. Batı uygarlığı, sömürgelerle bu anlayışı tecrübe </span></span><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">edince, muharebe meydanlarında bileğini bükemediği Türk milletinin ruhunu istila edecek oyunlara başvurdu. Bunun birçok sebebi olmakla birlikte, iki sebep öncelikliydi. Birincisi, tarihten kaynaklanan bir intikam hırsı, ikincisi ise, yenidünyada din ve mezheplerden daha önemli hale gelen menfaat ve çıkar çatışması. İşte mazideki mağlubiyetlerin öcünü almak ve menfaatlerine katkı sağlayacak yeni yerleri sömürmek için, Osmanlı Devletine (devlet-i âlîyye) musallat oldu. Kaderin cilvesi bizi haydutların kıskacında naçar bıraktı. Ne hazindir ki, bazen de, bu şakîlerin himmetine muhtaç etti. Büyük medeniyetimiz, talan müzayedesine açıldı. Ancak küllerimizden yeniden doğarak, Türkiye’mizi namahrem elinden kurtardık. Anlatacak hikâyemiz ve iyileşecek yaralarımız vardı. Lakin hikâyemizi yeniden bozdular ve yaralarımıza merhem gösterip tuz bastılar. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Fevkanîden <span style="background-color:white"><span style="color:#333333">tahtânîye hapsedilen benliğimiz, zaman zaman hareketlenme nüveleri gösterince, ihtilallerle önümüze barikatlar kurdular. Yapmayın biz yaparız, satmayın biz satarız, üretmeyin biz üretiriz ve düşünmeyin biz düşünürüz dediler. Sonra düşünemeyen, planlayamayan ve üretemeyen bir toplum olduğumuza inandırdılar. Kendilerini timsal gösterip, mukayesenin mihengini, yine kendileri kıldılar. Onlara bakıp varlığımızı onların ahvaline göre sorguladık. Onlar gibi olamadığımız her durumda aşağılık kompleksine kapıldık. Sonunda <em>“bizden bir şey olmaz”</em> putunu dil ile ikrar, kalp ile tasdik eder hale geldik. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:#333333">Umutsuzluk beşeri elden ayaktan düşüren bir hastalıktır. Hele hele Müslümanın semtine yakışmayan habis bir çöküntüdür. Zira inananlar en zor şartlarda dahi <em>“Allahtan umut kesmezler/kesemezler.”</em> Binâenaleyh en çetin durumda bile inancımız ve mücadelemizi diri tutmamız iktiza eder. İslam-Türk tarihine baktığımızda, bugünden daha zor vakitlere şahitlik etmiş ve her defasında da içine girdiği girdaptan iman ve cihat aşkıyla çıkmasını bilmiştir. Bazen Kürşatların cesareti, bazen velilerin duası ve bazen de idrak birliğinin gücüyle şimşek olmuş, kartal kesilmiş ve aslanlar gibi kükremiştir. Asla taklitçiliğe tevessül etmemiş ve daima orijinal kalmıştır. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="background-color:white"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><span style="color:#333333">Dünya bir kararda kalmaz. Son iki asırdır yaşadıklarımız bizim hevesimizi tuz buz etse de, gayretimizi baltalasa da ve hatta âtînin ışıklarını karartsa da, kat’iyen pes edemeyiz. Tarihin bize yüklediği sorumluluk içinde, vazgeçmek, umudu kaybetmek ve kenara çekilmek yoktur. Tarih bize azim, mücadele ve yeni bir medeniyet vazifesi yüklemiştir. Bundan dolayı Türk milleti asla emekli olamaz. Kanının asaleti ve ilahi vazifenin tevcihi, buna müsait değildir. Giriftleşmez. Şahsiyeti kargaşaya aykırıdır. İnsanlığı ilgilendiren mevzuları üstünkörü geçmez. Mufassal izahları tercih eder. İstismara müsaade etmez. Zira inancının emirleri bunu emretmez. Öyle bir inançtır ki, mütemadiyen ilmi, fikri ve vicdani düşünmeye sevkeder. Sömürge yerine hakkın hâkimiyetini savunur. Sanatsal bir hayat sürmeye kodlanmış fıtrat ile adım atar. Örtülü konuşmaz. Delikanlıdır çünkü. İnsanlığın simge şahsiyetlerini yetiştiren ve bunların müşavirliğinde nice cihan devleti kuran milletimizden bir şey olmaz denilmesi, uyanıklık uykusu olsa gerek. </span></span></span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="text-align:justify"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İnanın ve inanın ki, aziz milletimiz dünyanın podyumunda arz-ı endam eden şu yamyam milletlerin istibdatından kurtulup, dünyanın göğsüne bir inşirah olacaktır. Yeniden insanlığın emanetini deruhte edecektir. Sahte parodilerle rol kesenlerin pabucunu dama atacaktır. Çünkü Yüce Mevla’mız buyurmuş ki;<em> “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”<a href="#_ftn1" name="_ftnref1" title=""><strong><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">[1]</span></span></strong></a></em> Yeter ki, zillet kamburundan kurtulup, izzetin kavrayış melekesine adım atalım. Dilimizin ziyadesiyle konuştuğu Müslümanlığımızı, kalbimizle hissedip, eylemlerimizin tamamına yansıttığımızda, göreceğiz ki bu memleketten de, bu memleketin insanından da çok şeyler olacaktır. </span></span></p>
<div>
<p style="text-align:justify"> </p>
<hr />
<div id="ftn1">
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:10pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><a href="#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><span style="font-size:10.0pt"><span style="font-family:"Calibri","sans-serif"">[1]</span></span></a> Âl-i İmrân Suresi, 139. <span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Ayet-i Kerime, Diyanet Vakfı Meali,</span></span></span></p>
</div>
</div>
<p> </p>