Bugün, 4 Eylül. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulduğu tarih. Bugün, Türk Milletinin esareti ve mandayı kabul etmiyorum diye dünyaya ilan ettiği gündür. Bugünü coşkuyla kutlayalım. Çünkü bugün, dünya tarihinde ender rastlanan ve bir milletin yeniden doğuşuna sahne olan gündür. Dünyada, Türk´ün ne kadar düşmanı varsa, ne kadar hasmı varsa hepsine meydan okuduğumuz kana kana, cana can dediğimiz gündür. Bu satırları okuyanlar hemen hamaset yapmışsın diye akıllarından geçirmiş olabilir. Ama inanın bana bu hamaset falan değil. 99 yıl önce bugün hangi kararları almıştı bu millet? Bir hatırlayalım mı?
? Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, ayrılamaz
? Her türlü işgal ve müdahaleye karşı, millet birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edecektir.
? İstanbul Hükümeti, dışarıdan gelecek bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
? Kuvayı Milliye´yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak esastır.
? Manda ve himaye kabul olunamaz.
? Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler ? Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ? adı altında birleştirilmiştir.
? Milletimiz çağdaş gayelerin büyüklüğüne inanır ve teknik, sınai ve iktisadi durumumuzu ve ihtiyacımızı takdir eder.
Görüldüğü üzere Sivas, yeni Türk Devletinin kurulması yönünde atılmış en büyük adıma ev sahipliği yapılan şehirdir. Mandacılığın reddedilmesi, ekonomik alanda bile önemli kararların alındığı ve bütün bir milletin direnişinin adıdır 4 Eylül ve Sivas. Onun için biz Sivaslılar ne kadar çok övünsek inanın azdır. Ama maalesef bugüne kadar böylesi önemli bir olayı sahiplenmeyi bırakın ulusal ve uluslar arası alanda bile 4 Eylül ruhunu yansıtmayı beceremedik. Son yıllarda işte, biraz biraz daha çok önem verilir hale geldi ama yeterli mi, bence değil. Çocuklarımıza 4 Eylül ruhunu anlatmak ve yaşatmak zorundayız. Başta Sivas Belediyesi olmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi ve diğer sivil toplum örgütlerimiz 4 Eylül´ü ulusal boyuta taşımalı ve mutlaka bugünü ulusal ve yerel medya boyutunda tartıştırmalı ve tüm milletin hafızasını tazelemek zorundayız.
Bugün içerisinde bulunduğumuz tabloya baktığımızda yaşadığımız anın şartlarına ve zeminini değerlendirdiğimizde 4 Eylül 1919´da olanları daha iyi anladığımızı düşünüyorum. Daha doğrusu anlamak zorundayız. Bazılarımız istese de istemese de bugün hem askeri hem de ekonomik alanda ülkemiz çok çetin bir mücadele vermektedir. Bazıları ısrarla bunu önceki yazımda da yazmıştım Dün Atatürk nezdinde Türk Milletini hedef alanlar bugün de Recep Tayyip Erdoğan nezdinde Türk Devletini ve Türk Milletini hedef almaktadırlar. Dolayısıyla aklımızı başımıza alalım. Gerçi milletin ekseri çoğunluğunun benim gibi düşündüğünü biliyorum. Dolayısıyla içim rahat ama az da olsa bu toplum içerisinde aptalca düşünenler de yok mu, evet var. Allah korusun bu ülke top yekün bir mücadeleye girse ilk gemiyi bu adamlar terk edecek. Neyse sözün özü dün topla, tüfekle, silahla yapamadıklarını bugün kâğıt paralarıyla yapmak istiyorlar. Bütün mesele buna millet olarak geçit verecek miyiz, yoksa dur mu diyeceğiz? Ben dur diyenlerin safındayım?
