Bir Genel Başkanın; teşkilat mensuplarını korumasında kınanacak bir durum yok.
Ancak, dünkü yeni yetme ile 50 yıllık dava adamını aynı kantarda tartıyorsa; sıkıntı var demektir.
Fırsat verilen herkes teşkilat mensubu ve yöneticisi olabilir ama herkes dava adamı olamaz.
Teşkilat mensupları, dün İstanbul İl başkanıyken bugün başka partide olanlar gibi, bugün sizinle yarın başkasıyla olabilirler. Dava adamlarını kesseniz yolunu değiştirmezler.
Teşkilat yöneticileri gücünü Genel Başkanından, Dava adamı halktan ve Haktan alırlar.
Teşkilat mensubu hazıra konmuş, dava adamı fırsatları elinin tersiyle ite ite gelmiştir.
Liste de uzatılabilir, örnek de çoğaltılabilir.
Ancak son bir şey demek gerekirse; Teşkilat mensuplarının kahir ekseriyeti yolda bulduklarınızdır, Dava adamları ise yola çıktıklarınız.
Yolda bulduklarınızı yola çıktıklarınızla değişirseniz, gün gelir ne yol kalır yürünecek, ne de yoldaş.
Size siyaset öğretmek haddimize değil.
Ancak, sizi 20 yıldır başlarına taç eden sessiz çoğunluğun sezgilerine de lütfen itimat ediniz.
Zira;
Bu sessiz çoğunluk "Ağzı eğriyi arkadan tanır"
Sessiz çoğunluk, 20 yıldır sizden başkasını sevmedi ama bir zamanlar en yakınınızdakiler ayrılıp, 3 tane parti kurdular.
Hatta kimisi ihanet derecesinde karşınızda oldu.
Emin olun yarının hainleri de; şimdi en yakınınızda olanların ve uğruna dava adamlarını harcadıklarınızın arasından çıkacaktır.
Bu yazılanlar, birçoğunun hoşuna gitmiyor bunu biliyoruz.
Ama
Biz ne sevdiklerimizden vazgeçeceğiz, ne de sırtlarına tırmanan akrebi haber vermekten...