Oldum olası rakamlara, yıl dönümlerine ve ticari hinliğe dönüşen özel günlere itibar etmedim.
Ancak bu konuda o kadar çaresiz ve çar naçarız ki; batıl olduğunu bile bile; inşallah yeni yılda bir daha gündeme gelmez ümidiyle, aptala anlatır gibi, deliye izah eder gibi izah edelim.
Bu mefhumu ilk kim buldu kim kullandı bilmiyorum ama ne bela bir mefhum ki; koskoca ülkeyi bir tımarhaneye döndürdü.
Ağzını her açan kadına şiddetten başlayıp, cinayetten çıkıyor.
Üstüne basa basa söyleyelim...
Bu ülkede ?kadın cinayeti? yoktur.
Bu ülkede ´?kadına şiddet? de yoktur.
Evet, cinayete kurban giden ve şiddet gören kadınlar vardır.
Ama bunun adı ?kadın cinayeti? ya da ?kadına şiddet? değildir.
Zira
Hiç kimseye sırf kadın diye şiddet uygulanmamakta, hiç kimse sırf cinsiyeti sebebiyle öldürülmemektedir.
Eğer öyle olsaydı, erkekler sokakta rastladıkları her kadını çeker çeker vurur ya da şiddet uygularlardı.
Oysa;
Öldürülen ve şiddete maruz kalan kadınların kahir ekseriyeti; aralarında tartışma ve kavga çıkan veya ihtilaflı olduğu yakınları tarafından öldürülmektedirler.
Akraba kavgasına kurban giden erkek sayısı, belki kadınların en az on katıdır ama nedense kimsenin dikkatini çekmez.
Kadına şiddet ve kadın cinayeti kavramlarını bile isteye kullananlar bilsinler ki bu ülkeye iyilik etmemektedirler.
Bu milletin karakterine ve kaderine iftira etmektedirler.
Zira bizim mafyamız bile, hesaplaşmalarına kadını kızı karıştırmaz.
Bizde ortalama bir erkek, hasmının bile karısına kızına el kaldırmaz.
Kavgada kendine saldıran kadına bile ?bacım sen uzak dur der? karşılık vermez.
Bu bölücü mefhumları icat eden ve mahsurunu bile bile şehvetle kullananlar; ümit ederim ki, dilleriniz şişsin de ağızlarınıza sığmasın inşallah...
Her sahada, daha makul ve daha normal olacağımız bir 2021 dileklerimle...