´´Duymak; insana yaradılışında verilen bir nimettir. Yeni doğan bir çocuk anne, baba ya da çevresinde konuşulanları duyarak konuşmayı öğrenir. DİNLEMEK İSE BİR MEZİYETTİR, BECERİ İSTEYEN BİR SANATTIR. Çalışmayla geliştirilen ve öğrenmemiz gereken bir yetenektir. Dinleme, hayatımızda çok önemli bir yer tutar ve iletişimin en önemli alanlarından biridir.
Görmek ve bakmak birbirinden farklı olduğu gibi, duymakla dinlemek de birbirinden farklıdır. Dinlemek sanıldığı gibi kolay da değildir. Konuşanın ne demek istediğini kesin olarak anlamak sabır ve tecrübe ister.´´ Tolstoy: ´´İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar ama en büyük ilim, nasıl ve ne zaman susulması gerektiğini bilmektir´´ der.
´´KONUŞTUĞUN ZAMAN SADECE BİLDİKLERİNİ TEKRAR EDERSİN; AMA DİNLERSEN YENİ ŞEYLER ÖĞRENEBİLİRSİN.´´
Pek çok öğrenci ders dinleme şeklindeki hatalardan dolayı kapasitesi mevcut olsa da istediği başarıyı gösteremiyor. Yapılan araştırmalar ders başarısının, dersi etkili dinleme düzeyiyle bire bir bağlantılı olduğu yönünde birleşiyor. iletişimin en önemli unsurlarından biri olan dinlemeyi nedense unutuyoruz. Unutmayın ki, dinleme, önemli bir iletişim aracıdır. Verimli dinlememe hem maddi hem manevi zararlara yol açabiliyor. Hiçbirimiz mükemmel bir dinleyici olamasak da, dinleme yeteneğimizi olabildiğince geliştirebiliriz.
AİLELER, ÇOCUKLARINA DİNLEMEYİ ÖĞRETMİYORLAR. O yüzden çocuklar, okulda dersleri etkin dinleyemiyorlar. Öğretmen ders anlatırken çocuklar susmuyorlar. KÜÇÜK YAŞLARDAN İTİBAREN TELEVİZYON VE TABLETLE BÜYÜYEN ÇOCUKLAR DİNLEMEKTEN ÇOK SEYREDİYORLAR. SINIFTA YAZI TAHTASINI EKRAN, ÖĞRETMENİ EKRAN KAREKTERİ OLARAK GÖREN ÇOCUKLAR DERSİ DİNLEMEK YERİNE SEYREDİYORLAR. Çocuklar davranış gelişimlerinin yüzde seksen beşini 0-5 yaş arasında ailede kazanırlar. ´´Duymak ve dinlemek için susmak gerekir´´ Ne yazık ki çocuklar nerede susulması, nerede konuşulması becerisini kullanmada zorluk çekiyorlar.
Öğrenmede ön bellek geçici kayıt, sonra asıl belleğe işleme konularından önce; öğrenmede asıl mesele öğrenmek isteyenin öğrenmeye hazır olup-olmadığıdır. Öğretmenlerin yaşadığı en büyük problem; Öğrenmek istemeyen, konulara ilgi duymayan öğrencilerdir. Öğretmen öğretmek, öğrenci ise öğrenmemek için adeta direnir. Sonra da edimler sıradanlaşır, her iki taraf için de zevksiz bir görev haline gelir. Öğrencinin öğrenme ´istek´ ve ´heyecanı´ kaybolunca öğretmen hiçbir şey yapamaz.
DİNLEMİYORSANIZ ÖĞRENEMİYORSUNUZ DEMEKTİR, ÖĞRENMEK İÇİN ETKİN DİNLEMEK GEREK.
Yapılan bilimsel araştırma sonuçlarına göre;
İNSANLAR:
Okuduklarının yüzde onunu,
Duyduklarının yüzde yirmisini,
Gördüklerinin yüzde otuzunu,
Hem görüp hem duyduklarının yüzde ellisini,
Görüp, duyup, söylediklerinin yüzde seksenini,
Görüp, duyup, söyleyip, dokunduklarının yüzde doksanını hatırlıyorlar.
DİNLEYEBİLMEK SANATTIR:
Etkin dinleme nasıl olur? Algılarının, duyu organlarının tümüyle dinleyerek, konuyla ilgili sorular sorarak, not alarak ve tekrar ederek. Derste öğretmeniyle göz teması kurmak, soru sormak, yorum yapmak, anlamaya açık bir zihin yapısı oluşturmak dinlemenin önemli adımıdır. Önemli noktaların not alınması konu bütünlüğünü yakalama açısından önemlidir. Konular arasında bağlantı kurmak, çıkarımlar yapmak dinlenenin anlaşıldığı ipucunu verir.
Öğretmenler, öğrencilere derslerde dikkatli dinlemelerini, hep not almalarını, not aldıklarını mümkünse aynı gün tekrarlamalarını öğütler. Tekrarlarken mümkünse sesli olarak tekrarlamak böylece mümkün olduğunca daha fazla duyu organını devreye almak gerekir. Ahmet Bin Hanbel: ´´İlmin başı susmak, sonra dinlemek, öğrenmek ve amel etmektir´´ der.
Bir insanın bir insana verebileceği en güzel hediye ona zaman ayırıp, ona değer verip, onu dinlemektir.
DİNLEMEK SEVMEKTİR, DEĞER VERMEKTİR, SEVİN VE DİNLEYİN; EN İYİ DİNLEME ORGANI GÖZDÜR.
´´Susmak bazen asalet, bazen nezaket, incitmekten korkuyorsa sevdiklerini susmak o zaman unutulmak pahasına olsa edebi zerafettir. Susmak mana eksikliğinden değil, belki mananın derinliğindendir.´´
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?