Dün 28 Şubattı. Merhum Erbakan´ın başbakan, Tansu Çillerin ise dışişleri olduğu bakanı olduğu dönem. Tankların Sincan´dan geçirildiği ve pek çoğumuzun korkup, sindiği dönem. Sözüm ona şeriatın, şeriatçılığın hortladığı, hortlatıldığı dönem.
Demirel´in, ?yaptımsa ben yaptım? dediği bir oldubittiyle hükümeti kurma görevini Çiller´den alıp, Mesut Yılmaz´a verdiği yani kate kulle yaptığı dönem 28 Şubat.
O güne kadar hiç duymadığımız ?Batı Çalışma Grubuyla? tanıştığımız dönem. 8 yıllık zorunlu eğitim adı altında Türkiye´de meslek liselerinin köküne kibrit çalındığı dönem.
Bin yıl sürecek denilen, balans ayarı yapılan ve ardında binlerce, yüzbinlerce mağdur oluşturulan bir dönemin ismiydi 28 Şubat.
Ekonomik zararının bu ülkeye maliyetini söylemiyorum bile. Hülasa siyasetin ve ülkenin ters düz edildiği dönemin adı 28 Şubat. Aradan 21 yıl geçmiş. Ama tahribatı ve zararı o kadar büyük olmuş ki, daha yeni yeni tartışıp, anlamaya çalışıyoruz. 28 Şubatçıların Türkiye´yi, İsrail´e, Amerika´ya modern sömürge yapmak istediği, milletin, kökünden, dininden, diyanetinden uzaklaştırılmak istendiği alçak ve zorba bir dönem. Ama işte kuvvet, kudret sahibi Cenabı Hak. Allah, bu milleti, bu devleti tıpkı bugün olduğu gibi öyle bir musibetten kurtarmış ki, ?Yaradan´a? ne kadar şükretsek az gelir.
Benim üzerinde durmak istediğim hadise 28 Şubatla ilgili ilimizde yeterli bilgilendirici, topluma açık aktivitelerin yapılmamış olması. O kadar sivil toplum örgütümüz var. Üniversitemiz var. Bu üniversitemizde çok değerli akademisyenlerimiz var. Sonra belediyemiz var. Yani bir konferans, bir panel v.s. yapmak çok mu zor? Bu üniversitemizdeki akademisyen(!) büyüklerimiz ne iş yapar acaba? Hadi bunlar bir yana sivil toplum örgütlerimiz bugün konuşmayacaklar da ne zaman konuşacaklar! Şehir olarak maalesef çok kısır çekişmelerin içerisindeyiz. Bireysel menfaat ve çıkarların takibini yapıyoruz ama toplumsal bir konu olduğunda burun kıvırıp geriye çekilip köşeden izliyoruz. Hep şunu savundum; şehrin yöneticileri ve sivil toplum örgütlerimizin yöneticileri cesur olmalı. Akıllı olmalı. İleri görüşlü olmalı. Hesap yapmamalı. Sonunu düşünmemeli. Biz ancak bu şekilde bir yere varabiliriz. Niyetim burada kimseyi suçlamak değil. Sadece bir serzeniş. Sitemkârlık. Hepsi bu.
Sonuç olarak 28 Şubat denince aklıma Allah gani gani rahmet eylesin. Makamları cennet olsun. Erbakan ve Muhsin Yazıcıoğlu geliyor. Bu iki güzel, yerli ve milli lider aklıma geliyor. Birisi, ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyenlere fırsat vermeyerek ?Şu anki an tarih içerisinde bir noktadan ibaret? Diğeri ise ?Millete çevrilmiş namluya selam vermem? dedi. Ve bu iki şerefli vatan evladı her aklıma geldiklerinde onlar için dua ediyorum. Diğerlerine ise susma hakkını kullanıyorum. Onlar tarih içerisinde bir nokta olarak kalacaklar!..