Uzun bir süredir TLC kanalının cinayet programlarını dikkatle izliyorum. İzlediğim her program, gördüğüm her yaşam hikayesi beni derinden sarsıyor.
Yalnızca ülkemizde yaşandığına inandığımız acımasız cinayetler, gizemli kayboluşlar Amerika’da maalesef ki alışılagelmiş bir durum olarak görünüyor. Aniden ortadan kaybolan yetişkin kadınlar, küçük çocuklar...
Hepimiz zaman zaman Amerika'nın aslında ne kadar güvenli bir ülke olduğunu düşünürüz. Çünkü sert bir adalet sistemine sahipler ve emniyet güçleri de oldukça sert yöntemlere başvuruyor.
Bu sert sistem ve tavırlar acı olayların yaşanmasına kesinlikle engel olmamış ve olmayacak. Takip ettiğim her programda bunu öğrendim.
Tüm bu katı kuralların içerisinde çok rahat şekilde dolaşan “Seri Katiller” sayıca o kadar fazla ki. Hepsinin acımasızlığı programlarda sunulan küçücük bir karelerin bile gözler önüne seriliyor.
Örnek verecek olursam eğer, yüzlerce isim değiştirerek genç anneleri ve küçücük çocukları katleden “Curtis Mayo Kimball.”
Kendisi tam anlamıyla yıllarca işlediği cinayetleri gerisinde bırakarak kaçmayı başarmış, değiştirdiği isimleriyle yeni yeni hayatlar yaşamış acımasız bir adam. Amerika’da ise kendisine bu nedenlerden dolayı “Bukalemun Katil” denmiş.
Bukalemun katil, bahsi geçen seri katillerden sadece bir tanesi. Yaptıkları ise yaşanılan acı gerçeklerin sadece küçücük bir kısmı.
Evet, maalesef bu tarz acımasız Katiller bizim ülkemizde de yaşadı. Özellikle de kadınlarımızı acımasızca katlettiler.
Bu katillerin en büyük özelliği ve ortak noktası: Vicdanı Yoksunluk. Her şeyin özeti de tam olarak bu.
