Sayın Milli Eğitim Bakanının, son açıklamaları, beni memnun etti. Çünkü, otuz yılını eğitim kurumlarında geçirmiş birisi olarak, hep şunu iddia ediyordum. En ideal ders süresi; en fazla yarım saattir. Bir öğrenci en fazla sizi; on beş dakika dikkatle, dinler. Sonra, dikkati dağılır. Algılaması zayıflar. Kısacası, O, dakikadan sonra; çocuğa bir şey veremezsiniz.
Haftalık ders saatleri, okullara göre, tekrar ayarlanmalıdır. Çok ders görmekle; insanlar, çok bilgi edinmiyorlar. Çevre, önemli bir faktör olarak, ortaya çıkmaktadır. Okul sevdirilmelidir. Okulda yapılacak, etkinliklerle; gençler, kontrolsüz çevrelerden uzak tutulabilir. Bu alanda teşvik edici, ödüllendirici; etkinlikler düzenlenmelidir.
Önemli bir konu da; eğitim ve öğretimin içeriğidir. Miadı dolmuş bilgilerin, kimseye faydası yoktur. Zaman harcamaktan başka, bir şeye yaramaz. Bilgiler yenilenmelidir. Eğitim ve Öğretim hayatın taaa, içerisine, girmelidir.
Eğitimin süresi kadar içeriği de önemlidir. Eğer fiziki yapısını ne kadar iyi ayarlarsanız ayarlayın, içeriğinde; hedeflediğiniz şeyleri tutturamazsanız, bütün çabalarınız boşa çıkacaktır.
Çocuklara ve gençlere; sizlerin kontrolünde olan, alanlar üretmelisiniz. Buna uygun, fiziki şartlar, ayarlanabilir.
Birinci önceliği genç nesilleri hayata hazırlamak olmalıdır. Bu amaçla bir öğrencinin yetişmesinde; öğretim açısından verilen dersler kadar çocuğun çevreye uyumu, hayatı tanıması, Çok önemlidir. Devlet bilincini geliştirerek; ona bağlı olan Maddi ve Manevi değerleri öğrenerek, onların bir Milletin yetişmesinde, oluşmasında, ayakta durmasında, ne kadar öneme haiz olduklarının, farkında olarak yetişmesi gerekir. Yapılan eğitim çerçevesinde genel hatları ile sosyolojik açıdan da; bir Milleti meydana getiren tüm unsurların öğretim çağındaki gençlere aynı dozda verilmesi gerekmektedir. O zaman burada öğreticilerin önemi ortaya çıkmaktadır. Demek ki; gençleri ve çocukları yetiştirecek olan, öğreticileri de; iyi ve nitelikli bir süreçten geçirerek hazırlamamız lazımdır. İkisi birbirinden ayrılmayan et ve tırnak gibidir. Öğretmen ve öğrenci ilişkisini, ciddiye almak, gerekir.
Yetişmekte olan tüm nesiller; o dönemlerde en çok öğreticilerini örnek alırlar. Bu ilişkiler, o kadar ileri gider ki; kimileri çok aşırı derecede bağlanır, kimileri ailesinden daha yakın olarak görür. Kimileri çeşitli nedenlerden dolayı onlardan nefret eder. Kimileri ise; hayatı onların bakış açılarında, yaşama biçimlerinde, görerek algılamaya çalışır. Bu nedenle öğreticinin önemi büyüktür. Aynı zamanda örnek alınan kişidir.
Öğretim süresi içerisinde öğretilen dersler ve onlara bağlı olarak takip edilen müfredat; iyi seçilmelidir. Sürekli gelişen ilmi ilerlemeler takip edilmeli, anında çocuklar haberdar edilmelidir. Çok iyi hatırlıyorum bizim öğrencilik yıllarımızda okutulan kitaplar, senelerce aynı idi. Hatta, ileride öğretmen olan bireyler; kendi okudukları, ders kitaplarını; öğrencilerine okutuyorlardı. Örneğin Tarih kitabı Emin Oktay yazara aitti ve kapağı bile senelerce değişmemişti. Seneler öncesinde yazılan kitaplar, onlarca seneler geçmesine rağmen; aynı test soruları ile, aynı şekilde anlatılır, dururdu.
Bu nedenle ilmi çalışmaların yakından takip edilmesi buna bağlı olarak öğrencilerin anında bilgilendirilmesi gerekir. Genel hatları ile muhtevası belirlenen müfredat, içeriğinde; öğretilen dersin en derinliklerine inecek kadar bilgi ile donatılmış olması lazımdır. Genel anlamda Vatan, Millet kavramlarını içeriği iyi kavratılmalıdır. Bu kavramları meydana getiren unsurlar kuvvetli bir şekilde öğretilmelidir. Ondan sonra, gençler; serbest düşünce sınırlarını zorlayarak her türlü fikir ve düşünceye açık olmalıdır. Siz eğer insanınızı her alanda güçlü olarak yetiştirirseniz; dışarıdan gelebilecek hiçbir tehlikeli hareket ve oluşum onu etkilemeyecektir. Gelişen Dünyada her türlü değişimden, fikirden, oluşumdan haberdar olmak zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Kapalı toplumlar gibi yaşamanın faydası yoktur. Ancak, zayıf iradeli olarak yetiştirdiğiniz, her türlü tehlikeye açık, korumasız bir insan; her alanda olduğu gibi fikri ve ilmi alanda da ezilip gidecektir. O nedenle güçlü ve çalışkan olma zorunluluğumuz vardır.
Olaya böyle baktığımız zaman eğitim süreci kadar içeriğinin de ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu kaçınılmaz zorunluluk bizim yetişmekte olan nesillerimize vereceğimiz emeğin daha fazla olmasını gerektirmektedir. Gelecek onlarla şekillenecektir. Unutmayalım ağaç yaş iken eğilir. Sonradan eğmeye kalkarsanız, kırarsınız?
Öğretim metotları, sürekli yenilenmelidir. Çocukları, sıkmadan, bıktırmadan, çalıştırmanın yollarını bulmak gerekir. TEOG, LYS, kalktıktan sonra; ortaya konacak olan, uygulamalarda; hem öğrencinin başarı durumu, hem ahlaki durumu göz önünde bulundurulmalıdır.
Geçmiş dönemde uygulanan ve öğrencileri test manyağı yapan, sistemin; ne kadar zararlı olduğu ortaya konmuştur.
Değişik zamanlarda, değişik makalelerimde belirttiğim gibi, eğitim ve öğretim süreci; tüm anlamıyla, tekrardan gözden geçirilmelidir. Bu süreçte eğitim ve öğretimin tüm katmanlarında görev alan, elemanlar da; gözden geçirilmelidir. Yeniden ciddi ve uygulanabilir, bir sistemin hayat geçirilmesini bekliyoruz.
FETÖ Hareketinin en büyük zararı; eğitim, öğretim alanında olmuştur. Onlarca yıl boşa gitmiştir. Milyonlarca beyin, gereksiz şeylerle yorulmuştur. İşe yarayacağına inanılan, beyinler; seçilerek, nötr hale getirilmiştir. Gelecek nesillerin süper beyinlerini, imha hareketi, olarak da; kabul edilebilir.
O, açıdan baktığımız zaman; eğitim ve öğretim; hayatın içerisinde olmalıdır, diyoruz. Hayatın içerisinne hitap etmeyen, bir sistem; kadüktür.
Bu alanda yapılacak çok ciddi çalışmalar olmalıdır. Şimdiden bu alanda çalışma yapacak tüm kurul ve kurumlara başarılar diliyorum. Unutmayalım, bu gençlik bizim gelecek zaman içerisinde; Vatanı teslim edeceğimiz bir gençliktir. Yatırımlarımızı ona göre, yapmalıyız...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?