Farkında mısınız?
Rahat kesim pantolon bulunmaz oldu...
Hepsi daracık daracık, ucube şeyler.
Daha genişi yok mu deyince; tuhaf tuhaf yüzüne bakıyorlar insanın.
Erkek giysisi, piyasayı elinde tutan 3-5 markanın tasallutu altında...
Kadınları hallettiler, sıra Erkeklerde.
Kadın giysisindeki pespayelik o kadar normalleşti ki, ne giyen farkında, ne de kimsenin umurunda.
Rahmetli Şevket Eygi;
"Osmanlı'nın beslemesi bile daha zarif giyiniyordu" derken, ne kadar da doğru söylemiş.
Kendilerine modacı diyen "Değişik"ler, adeta koskoca ülkeyi teslim aldılar.
Biz değil, Onlar karar veriyor nasıl giyineceğimize.
Erkekleri kadınsı, kadınları erkeksi giysilerle, sirk maymununa çevirdiler.
Arslan gibi delikanlı yiğitler; 30 sene önce silah zoruyla giymeyecekleri pantolonlar için, şimdi sıraya giriyorlar.
Bu manzaraya muhtemelen; kapı ardından kıs kıs gülüp, birbirlerini kutluyorlardır...
Gerçi, birçok halimiz de aynen böyle değil mi ki?
- Mesela Tarihimiz
- Mesela Dilimiz
- Mesela İrfanımız,
Benzer bir tasalluta mahkûm...
Ben şahsen bunlara teslim olup, o tayt azmanı ucube pantolonları giymektense, dolaptaki eskilerle ünsiyetimi arttırıyorum.
Tıpkı;
Yalan bir tarihe inanmak,
Uydurulmuş bir dili konuşmak,
Ve ters yüz edilmiş bir irfanı kabullenmek yerine;
"Eskimeyen" eskilere sarıldığım gibi…
***
- Biz renklere karşı değiliz.
Gökkuşağı ile de bir derdimiz yok.
Biz, renklerin ardına sığınarak yapılan şeytanlığa ve sapkınlığa karşıyız.
- Biz törene, merasime, kutlamaya karşı değiliz.
23 Nisanla, Meclis ve Meclisin açılış günü ile de bir hesabımız yok.
Ama bazı yerlerde olduğu gibi, bayram kutlaması diye, sabi sübyanın iffetsiz kadınlar gibi giydirilerek, sahneye çıkarılmasına karşıyız.
- Bizim mezunla da, mezuniyet törenleriyle bir kavgamız yok.
Anaokulundan Üniversiteye kadar, Okul ve Eğitimle de husumet içinde değiliz.
Ama mezuniyet törenleri diye, Küçücük çocuklar ile istikbalimiz gençlerin; büyüklerinin günah çukurlarına düşürülmesine ve cinsel travmalar yaşatılmalarına razı değiliz.
- Bizim tarihle, tarih öğretimiyle ve tarihi şahsiyetlerle bir davamız yok.
Biz sadece, yalan ve uydurulmuş tarihe karşıyız.
- Biz sanata, sanatçıya, gazeteci ve gazeteciliğe karşı değiliz.
Biz sanat ve sanatçı adı altında, Değerlerimizin aşağılanmasına ve gazetecilik maskesinin arkasındaki ihanetlere karşıyız.
- Bizim rejimle, Cumhuriyetle ve Halk iradesiyle de bir derdimiz yok.
Ama bir Milletin şahlanışını gasbedip, "Bu Devletin sahibi biziz. Sizler de bizlerin ancak marabası olabilirsiniz" mealindeki, üstenci tahakkümlere tahammülümüz yoktur.
- Kimin kim olduğunu bilmemiz kaydıyla, içimizdeki Ermeni'den, Rum'dan Yahudi'den, Sabetayist'den, Dönme'den... bir korkumuz ve çekincemiz yok.
Yeter ki, kendilerini saklayıp, bizden biriymiş gibi sureti Haktan görünerek, ensemizde boza pişirmeye kalkmasınlar...