USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GAZETECİLİK Mİ, KAOS TETİKÇİLİĞİ Mİ?

03-02-2025

Gazetecilik, hakikatin peşinde koşan, toplumu aydınlatan, kamuoyuna gerçekleri sunan saygın bir meslek olmalıdır. Ancak geldiğimiz noktada, bu kutsal mesleğin içinin boşaltıldığını, popülizm ve tarafgirlik uğruna adeta bir silaha dönüştürüldüğünü görüyoruz. İşin daha acı tarafı, bunun bir tercih değil, artık bir alışkanlık haline gelmiş olması.

Geçen hafta yazdığım yazıda, ülkemizde sistemin sağlıklı işlemediğinden bahsetmiştim. Bu hafta ise bu çarpıklığın bir başka yansımasını, medya dünyasında görüyoruz. Memlekette yeterince büyük sorunlar varken, ülke gündemi, gazetecilerin kendi içindeki küçük hesaplarıyla meşgul ediliyor. Bir gazeteci, isminin açıklanması yasak olan biriyle konuşuyor. Bir diğeri bu konuşmayı kayda alıyor. Bir başkası da bunu televizyona servis ediyor. Ortada hukuk ihlali var mı? Var. Kişilik haklarına saldırı var mı? Var. Ama bu yanlışlar konuşulacağına, olayın failleri hemen “Basına baskı var, işimizi yapamıyoruz!” naraları atıyor.

Peki, bu mudur gazetecilik?

İdeal gazetecilik, kamunun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamaktır. Gerçek gazeteci, gücün karşısında dik durur ama hukuk dışı işlere de alet olmaz. Haberci, haber kaynağını korur, mahremiyete saygı gösterir. Kamu yararına hizmet eder, kamuoyunu yönlendirmek için manipüle etmez. Ancak bizde gazetecilik, giderek bir tarafın sözcüsü olmaya, karşıt görüşleri itibarsızlaştırmaya ve olayları çarpıtmaya dönüştü. Tarafgirlik, mesleğin önüne geçti. Bir yanda iktidarın borazanlığını yapanlar, diğer yanda muhalefeti kendi çıkarları için kullananlar…

Medya, toplumun pusulasıdır. Ama bu pusula bozulduğunda, toplum doğru yönü bulamaz. Bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yapılan her manipülasyon, halkın gerçekleri görmesini engeller. Bu yüzden bugün ülkemiz, gereksiz tartışmaların içinde kayboluyor. Önemli meseleler, yerini yapay krizlere bırakıyor. Halk, medyanın yönlendirdiği şekilde düşünüyor, tartışıyor ama asıl sorunları konuşamıyor.

Gazeteciliğin bu hale gelmesi, sistemin sağlıksız işlemesinin bir sonucu. Düzen bozuldukça, meslek etiği de çöküyor. İdeallerin yerini, kliklerin menfaatleri alıyor. Bir kısım gazeteciler, kalemlerini satıyor, bir kısmı da halkı kutuplaştırmayı gazetecilik zannediyor. İşin trajik tarafı, mesleğine sadık, gerçekten idealist gazeteciler de bu ortamda ezilip gidiyor.

Ülke, dezenformasyon batağına saplanıyor. İnsanlar, medyaya güvenmiyor. Gerçek ile kurgu arasındaki çizgi siliniyor. Ve en önemlisi, toplum kutuplaştıkça kutuplaşıyor. Eğer bir ülke ilerleyecekse, bunun yolu özgür ve dürüst basından geçer. Gerçek gazetecilik, halkı bölmek değil, birleştirmektir. Kamuoyuna hakikati sunmaktır. Tarafgirliği değil, objektifliği savunmaktır.

Ama biz, gazetecilik yerine şimdi propaganda izliyoruz. En acısı da bu. Allah akıbetimizi hayır eylesin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?