Eğitimin asıl amacı; Meraklı, azimli, bilimsel düşünen, sorgulayan, karşılaştığı sorunlara çözüm üretebilen, rahat iletişim kurabilen, iyilik yapabilen bireyler yetiştirmektir.
Bilim sorguyla başlar. Sorularımızın kalitesi yaşam kalitemizi artırır. Çocuklara soru sorma cesareti, doğru soru sorma becerisi ve alışkanlığı kazandırmalıyız.
İlkokulda yetenek bilgiden daha önemli ve kalıcıdır. Etkinliklerle çocuklarının yeteneklerini ve becerilerini ve geliştirmeliyiz.
Öğrencilere farklı durumlar karşısında düşünmeyi öğretmeliyiz. Tahtaya yazacağımız herhangi bir konu hakkında düşünmelerini ve her öğrencinin mutlaka o konu hakkında konuşmasını istemeliyiz.
Bizde eğitim; Bilgi toplama, hatırlama-sınavdır. Bilimsel eğitim; Düşünmeyi ve öğrenmeyi öğrenme, sorun çözme ve icatçılığa, üretime dayanmaktadır.
İlkokullarda not kaldırılmalı, sınav kağıtlarına YAPICI-YÖNLENDİRİCİ ELEŞTİRİLERLE öğrenciler not yerine öğrenmeyi öğrenmeye yönlendirilmelidir.
Öğrenciler notlara (sadece sonuca) odaklanmaktan kurtarılıp öğrenmeyi öğrenmeye-bilimsel düşünmeye (her sorunun başka bir çözüm yolu daha olabilir yaklaşımına) yönlendirilmelidir.
Sınav odaklı eğitim; İnceleme, araştırma, gözlem, bilimsel düşünme ile ilgi, icatçılık, üretme, sorun çözme, başarılı olma yeteneklerini zayıflatmaktadır.
Gülmek, bağırmak, yüksek sesle cevap vermek, ağlamak iyi bir öğrenme deneyiminin bir parçasıdır. Sürekli sessiz, heyecansız bir sınıfta öğrenme düşüktür.
Öğrencilere okulda etkinliklerle sosyal sorumluluk, özgüven duygusu, bilimsel düşünmeyi öğrenme, başarılı olabilme, sorunları çözme becerisi kazandırmalıyız.
Öğrenciler, okulda etkinliklerle ilk başarı deneyimi ve başarı mutluluğunu yaşamazlarsa genelde başarılı olamazlar, kendilerini başarısızlığa gömerler.
Okulda, öğrencilere yeteneklerini tanıyıp, kullanabilecekleri, başarılı olup, başarısının mutluluğunu yaşayabilecekleri eğitim ve etkinlikler sunmalıyız.
Davranışlar 0-5 yaş arasında oluşur. Çocukların ilk öğretmeni annedir, okul evde başalar. Anne nekadar etkili anne olursa çocuk o kadar etkili öğrenci olur.
Veliler, çocuklarının zekalarını artıramazlar ama azmini, coşkusunu, duygusal zekasını, merakını, çalışma ve öğrenme hevesini geliştirebilirler. Bunlar zekadan daha etkilidir.
Okuldan-öğretmenden beklenti; Çocukların sosyal beceri ve duygusal zekasının geliştirilmesidir. Okul-öğretmen buna göre kendisini geliştirmelidir.
Öğretmen, öğrencilere ne tür katkılar sağlayabilir onun hangi niteliklerini geliştirebilirim anlayış ve beklentileri doğrultusunda kendisini geliştirmelidir.
´Öğretmen demek; Öğreten, öğrettikçe öğrenen, öğrendikçe öğreten demektir. Öğretmenin öğrenmesi durursa öğrencileri geri gider.´
Resim, tiyatro, sinemayla desteklenmeyen, başarısız, kuru tarih öğretimiyle gençlerde milli duygular azaldı. Şanlı tarihimiz; sinemayla öğrencilerin kalplerinde ve beyinlerinde yaşatılmalıdır.
Seyreden değil okuyan,
Ezberleyen değil uygulayan,
Tüketen değil üreten,
Susan değil sorgulayan,
Biat eden değil düşünen öğrenciler yetiştirmeliyiz.
´Bir ülkenin geleceği o ülkede yaşayan insanların göreceği eğitime bağlıdır. Bir ülkenin eğitim kalitesi öğretmen kalitesini aşamaz.´
Öğretmen niteliği artırılmazsa, öğretmene hak ettiği maddi ve manevi değer verilmezse müfredat değişikliği yetmez.
Üç şeye çok önem vermeliyiz; Din, dil, bilim (İslam-Türkçe-çalışmak). Üç şeyi birbirinden ayrı tutmalıyız; Din, ticaret, siyaset (politika).
´Eğitimde temel etken öğretmenin karekteridir; Hiçbir müfredat proğramı veya eğitim sistemi öğretmenin karekteri kadar çocuğu etkileyemez.´
´Çocuğunuzun bilgisayar oyunu dahi olsa, öldürerek, yok ederek kendisini mutlu ve başarılı hissetmesini engelleyin´ asla izin vermeyin.
Korkunun olduğu yerde öğrenme olmaz. ´Öğretmenin sevgisi öğrencinin zihnini ve gönlünü besler´ duygusal zekasını harekete geçirir, başarısını artırır.
Sıradan öğretmen anlatır,
İyi öğretmen örneklerle açıklar,
Yetenekli öğretmen yapar, gösterir,
Üstün öğretmen ilham verir, esin kaynağı olur.
Öğrencilerine bilimsel düşünmeyi ve soru sormayı öğreten, sorgulama becerisi ve cesareti kazandırabilen, öğrencilerine ilham verebilen, nitelikli öğretmenlere ihtiyacımız var.
Öğretmeni itibarsızlaştırarak, aşağılayarak, mülakatlarla seçerek, sözleşmeli kölelik yaptırarak, veliden-öğrenciden öğretmene not vermesini isteyerek, hep öğretmene yüklenerek eğitimin kalitesi artırılamaz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?