<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Ülkemizde görev yapan tüm Devlet dairesinde çalışan insanlarımızın bu üç kavrama çok iyi bakması, anlaması ve yaşaması gerekmektedir. Öncelikle görev yetki ve sınırlarını, hangi alanı kapsadığını çok iyi bilmesi gerekir. Hemen arkasından sınırların aşılmasından ihmal, kusur hatta kasıt çıkabilir. İşte bu alanda kişi yapmış olduğu davranışlardan dolayısıyla şahsen sorumlu olacaktır. Neden? Çünkü görev yetki ve sorumluluk sınırlarını aşarak kişisel yararlarını veya yetkilerini aşarak kişisel yetki aşma konumunu kullanmaktadır. Bu yetki kullanma konumunu, Devletin belirlediği sınırları aştığı için direkt kendi sorumluluğu içerisinde kullandığından suçlu veya kusurlu duruma düşebilir. Eğer bu yapmış olduğu yanlışları birileri görmeden yapıyorum zannediyorsa mutlak yanılgı içerisindedir. Onu gören ve bir gün onu sorgulayacak olan Yaradan her anını kayıt altına almaktadır. Bir de eğer yaptığı yanlış insanlar tarafından fark edilirse o zaman vay haline... Hem ruhen hem bedenen rahatsız olacaktır. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Bir insan düşünün ki; mesai saatleri içerisinde sürekli mesaisini aksatmaktadır. Veya o saatler içerisinde kendisine verilen görevi aksatmaktadır. Kendi yetkisini eş ve dost yararına kullanmaktadır. Kendisine emanet edilen Devlet mallarını keyfi uygulamalarla şahsı için, çevresi için hiç de hakkı olmadığı halde kullanmaktadır. Emanet edilen Mal veya envantere zarar vermektedir. Böyle bir memur veya çalışan düşünebilir misiniz? Öyle bir çalışan, çalıştığı müesseseye fayda yerine zarar verir. Onun şahsında mensubu olduğu kuruluşun adını yıpratır. Ayrıca emanet edilen mallar eğer Devlet malı ise, kul hakkı ihlaline de girer. Böyle elemanların çalıştığı kurumlar zarar eder. O elemanlara sahip çıkan idareciler Millet nezdinde yıpranır. O nedenle tüm elemanlar görev ve yetkilerini çok iyi bilmek, onları belirleyen sınırları aşmadan hizmet etmeye devam etmek zorundadır. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Bir öğretmen kendisine emanet edilen öğrencileri en iyi şekilde yetiştirmek mecburiyetindedir. Bir şoför kendisine emanet edilen arabanın nasıl ve ne şekilde kullanılacağını bilmeli gereksiz yakıt tüketiminden, şahsi işlerine kullanmaktan çekinmelidir. Bir doktor kendisine emanet edilen insanlara en iyi şekilde hizmet etmelidir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Öz olan insanların görev ve sorumluluk alanlarını iyi tespit ederek insanlara hizmet etmeleridir. Milyonlarca liranın boş yere harcandığı Devlet yöneticileri tarafından açıklanmaktadır. Bu nedenle tasarruf genelgeleri hemen, hemen her dönemde yayınlanmaktadır. Burada asıl olan insanın kendi vicdani sorumluluğunu bilmesidir. Hangi sınırları aşamayacağını adı kadar ezberlemesidir. Bir gün Sorulacağının hesabını vermeye hazır olmasıdır. Yöneticilere düşen onları sık, sık denetleyerek hata yapmalarını engellemeleridir. Bunu da zaman, zaman ansızın denetleyerek, yapılan işlerin ehline verilmesini sağlayarak, verimlilik durumlarını inceleyerek sürekli gözetim altında tutması gerekir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Görev ve sorumluluğu ihmal birey değil, kurum olarak yapılıyorsa, bu gerçekten acı bir durumdur. O nedenle resmi kurumların, öncelikle belediyelerin yapmış oldukları bu eylem ve fiiller dikkatle takip edilmelidir. Yapılan hizmet, tasarlanan plan ve projenin vereceği katkı iyi hesaplanmalıdır. Yoksa, boşa harcanan paralar, boşa harcanan bir enerji olmaktan öteye geçmez. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Bu anlamda Devletin her alanda denetim mekanizmasını çok iyi çalıştırması gerektiğine inanıyorum. Hatta gizli denetimler sürekli yapılmalıdır, aynen fahri trafik polisleri gibi devrede olmalıdır. Unutmayalım MKE de yaşanan olayı hep hatırda tutalım. İhaleleri ve alım satım işlerini mercek altında tutmak her zaman Devletin yararınadır. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Bir eleman veya bir kurum, Önceliğini Devlet yararı olarak belirlemelidir. Kendisine emanet edilen mevki ve makamı, Devletin, Milletin yararı için, kullanmalıdır. Eğer bu terazi şaşar ise, sonuç hüsran olur… </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Bu anlayışla çalışan bir personelin yapacağı işten verim alınabilir. Yanlış yapınca korunan, yanlışı saklanılan, kusurları görülmeyen elemanların oluşturduğu bir kurum önce kendine sonra Devletine zarar verir. Bu sonuç kaçınılmaz olur. O nedenle herkes görev ve sorumluluklarını iyi bilmeli, ihmal ve kusuru alışkanlık haline getirmemelidir. Bunlara göz yummayan idareciler de rahat bir nefes alır ve insanlara hesap verme konusunda sıkıntı çekmezler... </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif">Böylece Devlet, Milletine daha fazla ve daha güzel hizmetler sunmaya devam eder. Her Devlet memuru, yetkilisi, bulunduğu makamda Devleti temsil ettiğini asla unutmamalıdır… Emanet ehli olmalıdır, Vesselam… </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>