Aile çatırdıyor kimin umurunda... Üstelik evlenme yaşı gittikçe yükseliyor. Evli olanlar ise, çocuk istemiyor. Herkes kendi rahatının peşinde... Gelecek ile ilgili planlarlda kalabalık ve çok çocuklu aile, gittikçe yok oluyor... Az, öz denilerek çocuk sayısı azaltılıyor.
BOŞANMALAR SONRASI yaşanan aile içi şiddet sarmalı gittikçe yükselmektedir... Kaybedilen canlar, dağılan aileler, perisan olan çocuklar... Cinayetler, intiharlar... İşin özeti olarak anlatılabilir...
Bakanlık çok çocuklu ailelere özendirici takviyeler yapması lazım. Çalışanlar açısından vergi indirimi bile, teşvik edici olabilir. Ev hanımı denilen ANNE görevini üzerine alan bireyin ne kadar zor bir görevi üzerine aldığını düşünerek, her türlü Devlet desteğini yanında hissettirmek gerekir. Buna sigortalama, emeklilik, hakları da ilave edilebilir...
Boşanma toplumda zirve yaptı. Buralara nasıl gelindi, kimse konuşmuyor ancak sonuçları konuşuluyor... Aile kavramı yıpranıyor, kimin umurunda önceliklerimiz var... Maçlar, emek günü, siyaset, magazin, tv izlemek, protestolara katılmak, TV izlemek, dizi seyretmek... Arkası yarınları kaçırmamak, günlük rutin işlerimiz dir. Bu kadar iş içerisinde; Aileyi kim düşünecek ? Üstelik aile içerisinde iletişimin gittikçe yok olduğu bir gerçek ile karşı, karşıyayız. Baba, Anne, çocuklar arasında aynı çatı altında olmalarına rağmen yeteri kadar ieltişim yoktur.
En çarpıcı olanı ise; parçalanmış ailelerde hayatlarını devam ettirmeye çalışan parçalanmış ailelerin çocukları... Hoş, Aile içerisinde kendi çocukları ile, bir yabancıymış gibi, yaşayan Aile büyükleri gerçeği önümüzdedir. Böyle olunca parçalanmış Aile çocuklarını, gelecekte neler bekliyor. Hangi sorunlar karşımıza çıkacak bilinmiyor. Bilinen gerçek ayrılmış ailelerin arkasında bıraktığı dram, hüzün, acı ve sorunlar yumağıdır. En acısı kontrolsüz kin ve şiddet. Her gün önlenemeyen şiddet olaylarına bir yenisi ekleniyor.
Bunca probleme rağmen; daha değişik sorunlarla sokaklara terk edilmiş çocuklar… İlaveten çeşitli bağımlılık olayları… Kısacası sıkıntı, problem. Birde bunlara ilave organ mafyası, dilendiricilik mafyası, çocuk sömürüsü her alanda alabildiğine devam ediyor. Olsun önemli değil, bugün yaşanmaya değer mantığındaki insanlar… Hayat devam ediyor. Rahatlık, vurdumduymazlık, bananecilik, umurunda olmamak, bir başkasının meselesini görmemek, başkalarının acısını hissetmemek zirve yapmaktadır. Toplumsal duyarlılık yaralanmıştır. Benden olmayanın acısı beni ilgilendirmez, mantığı ile karşı, karşıyayız. Toplumsal duyarlılığımız, kendimizden gördüğümüz, kendimize yakın hissettiğimiz insanlar için, geçerli hale gelmiştir. Sokaktaki insanın, yardım çağrısı bile, kulaklarımız tarafından duyulmamaktadır.
Bütün bunlara aldırış etmeyen insan toplulukları. İnsanımı nasıl kurtarırım çaba ve gayretinde olmayan kitleler. Ülkemden birbiriyle uyumu olmayan insan manzaraları. Kendi düşüncelerinin dışındaki düşünceye sahip olan, insanlara yaşama hakkı bile tanımak istemeyen vatandaşlarımız. Kendi Ülkesindeki bu kadar olumsuzluklardan haberi bile olmayan duyarsız insanlar. Çevrede olup bitenden hiç haberi olmayanlar...
Bu sorunlar ortadan nasıl kalkar, bunun olumsuzluklarından nasıl kurtuluruz, diye çaba ve gayret sarf eden insanımız yok değil, ancak yeterli değil. Devlet desteği ve maddi destek mutlaka şarttır. Çünkü, toplumların geleceği; Aile yapılarının, arkadaşlık ve dostluk bağlarının güçlü olması ile ilintilidir. Her alanda paylaşımı, dayanışmayı unutmuş komşuluklar...
Bu manzaralar olumlu hale dönüştürülmediği zaman yukarıda sıraladığımız olumsuzluklar devam etmeye aday gözükmektedir.
Bu konuda öncelik Tüm insanlarımıza düşmektedir. Cami yapımına önem gösteren insanlarımız, sokaklarda yaşayan çocukların meselelerine de önem göstermek zorundadır. Cami yapımının önemi kadar, camiye gelecek olan insan yetiştirilmesi de o kadar önemlidir. O sokaklardaki çocuklar uzaydan gelmediler onlar da bizim insanlarımız. Bugün, Ülkemizde kayıp insanlar ve onların var olan onlarca sorunları ortadadır.
Aile sorunlarından başladık, sokak çocuklarının sorunlarına ulaştık. Neden, çünkü bütün bu sorunların kaynağı zayıf ve güçsüz, Aile bağlarının var olmasından kaynaklanmaktadır. Bu tür Aile oluşumunun onlarca nedeni vardır. Başta ekonomik yetersizlik, birbirine saygılı olmamak, İnanç eksikliği, kötü alışkanlıklara müptela olmak, gibi kendilerinden kaynaklanan nedenler ...
Çevreden kaynaklanan olumsuz davranışlar, kötü örnekler, çevre sosyal baskısı, kötü davranışlara yönlendiren medya, sokaklar, idealist yetiştirilmeyen başıboş gençler, en büyük etkenlerdir. Bu çevrenin böyle olmasında Resmi kurumlar da dahil herkesin sorumluluğu vardır. Aile içerisinde bizden sınırsız sevgi ve ilgi bekleyen çocuklarımızdan, Aile yakınlarımızdan işe başlamak gerekir. Bu alanda, kimsesiz çocukları aile ortamlarına kavuşturan çalışmaları, destekliyoruz. Bakmadığı halde çocuğunu yurt ortamına bırakmak isteyen insanların; bu isteklerine devlet desteği vererek; kendi yuvalarında hayatlarını devam ettirme gayretlerini, uygulamalarını ayakta alkışlıyorum. Ancak bu hizmet daha geniş alanları kapsamalıdır...
Sonuçlar ortada. Acil çözümler bekleniyor. Ülkede o kadar gereksiz gündem var ki; Asıl olan; Hem Devletimizin hem Milletimizin geleceğinde önemli yer tutması gereken asıl meselelerimizi unutuyoruz. Geleceğe bizi güçlü yapılanmalar taşır. Sahte gündemler değil. Sahte gündemler sabun köpüğü gibi gelir, geçer.
Devletimizin ve Milletimizin geleceğini düşünen tüm sorumlu insanlar bir kez daha bu olumsuzluklar üzerinde kafa yorsunlar ve çözüm üretmeye çalışsınlar. Yoksa problem gittikçe büyüyor. Bunun böyle olmasında toplumu oluşturan tüm insanların sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatalım… Gelecek günler aydınlık olsun…