110 yıl geçti… Allahuekber Dağları’nda vatan uğruna toprağa düşen kahramanlarımızı anmak, onların aziz hatıralarına layık olmaya çalışmak hâlâ yüreklerimizi titretiyor. Karın beyazı kefenleri olmuş, sevdiklerinin sıcak bağırları yerine soğuk toprakla buluşan bu kahramanlar, Türk milletinin bağımsızlık ve vatanı uğruna neleri feda edebileceğinin ölümsüz birer sembolü.
Geçtiğimiz yıllarda Sarıkamış Harekâtı Yıldönümü Zirvesi faaliyetine iki defa çıkma şansı bulduğum Allahuekber Dağları, yalnızca bir coğrafya değil, aynı zamanda bir şehitler mabedi. Her kar tanesi, bir kahramanın son nefesi gibi üzerinize düşüyor. Zirveye çıkmadan önce çadırlarımızda geçirdiğimiz o soğuk ve uykusuz gece hâlâ hafızamda.
Zirvede iken eksi 20 dereceyi bulan bir havada, rüzgârın kar tanelerini adeta bir mermi gibi yüzümüze çarptığı, nefes almanın dahi zorlaştığı o şartlarda, onların yaşadıklarını hayal etmeye çalıştık. Ama bizim dayanıklılığımız, onların fedakârlığının gölgesine bile erişemezdi.
Bu yıl yine Sivas’tan yedi kişi olarak Allahuekber Dağları’nda idik. TCDD Doğu Ekspresi ile başlayan yolculuğumuz, bir tarihe tanıklık etme hissiyle doluydu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen 59 kişilik bir ekiple, Kars’ın Susuz ilçesi Sarıgün Köyünden başladığımız yürüyüşümüz ilk kamp yerinde son buldu.
Gece -25 dereceyi bulan soğukta çadırlarımızda kaldık. Donanımlıydık, eğitimliydik, ama yine de o sert soğuğa tahammül etmekte zorlandık. Şehitlerimizin kıt imkânlarla o şartlarda verdiği mücadeleyi bir kez daha düşündük, ruhumuz daraldı, içimiz bulandı. Ruhlarına okuduğumuz Fatihalar sırasında hissettiğimiz tarifsiz duygular, bu kahramanlara duyduğumuz minneti daha da derinleştirdi.
Allahuekber Dağları’nda şehitlerimizin yattığı her karış toprağa adım attığınızda, onların fedakârlığının büyüklüğünü daha iyi anlıyorsunuz. Bugün bizlerin rahat bir şekilde uyuyabilmesi, onların gözlerini kırpmadan canlarını feda etmeleri sayesinde mümkün oldu.
Sarıkamış, bir yenilgi değil; vatan uğruna verilmiş bir direnişin, inancın ve fedakârlığın destanıdır. Vatan aşkıyla can veren şehitlerimiz, sizler 110 yıldır milletimizin hafızasında yaşıyorsunuz. Varlığınız, bizlere bağımsızlığımızın ve vatanımıza olan sevdamızın ne denli kıymetli olduğunu hatırlatıyor. Makamlarınız âli, ruhlarınız şad olsun. Aziz şehitlerimiz, sizleri unutmadık, unutturmayacağız da. Bıraktığınız emaneti korumak en büyük borcumuzdur.
