USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İyi  Örneklere   Hasret Kaldık

12-02-2025

Önceden  gazetelerde  üçüncü  sayfa  haberleri  olarak bilinen olaylar, artık haber  ajanslarının  ilk  haberi  olarak  görüntülenmektedir. Toplumda  gittikçe  şiddete  meyyal,  patlamaya hazır  bir  öfke  zirvesi  yaşanmaktadır. Bu  durum istenmeyen cinayete  varan  olaylar  olarak karşımıza  çıkmaktadır.
Aile içerisindeki şiddet  almış  başını  gidiyor... Gün geçmiyor ki; bir  acı  haberle  karşılaşmayalım. Önceliği  eş anlaşmazlıkları, boşanma durumları, almaktadır.
Yasa koyucu  bu nafaka konusunu  bir  an önce  hallatmelidir. Parçalanmış aileler,  bir  sorun olarak  ortada  durmaktadır.
İnsanımızın, işlediği vahşi suçlar toplum gündemine oturdu. İster, istemez ne oluyor? Diye kendi kendimize sormamız gerekiyor. İnsanımız bir bunalımın içerisinde her katmandan değişik olumsuz haberler alıyoruz. Bu haberlerin onlarca nedeni olabilir. Amma ben: öncelikle örnek alma, imrenme, onun gibi olma, öne çıkma, dikkat çekme,  farklı algılanma, özenti, gibi beklentilerinin öne çıktığını düşünüyorum. İnsanımızda en çok kendi gibi olmak yerine; başkasına benzemek, onun gibi olmak, örnek alma durumunun daha yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Medya, Çevre arkadaş ilişkileri ya da bazı şeyleri elde edememe çaresizliği bu tür suçlara yönlendiriyor kanısındayım. Burada Medyanın, topluma mal olmuş sanatçıların, sinemanın, sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Kimi olumsuz davranışların oralardan örnek alındığı kanaatindeyim.
Dizi  sektörü  farkında olmadan işledikleri konularla  yanlış  örnekler  sunmaktadır. Şiddet sarmalı  görüntüler  belki kendilerine  çok reyting  kazandırıyor olabilir. Ancak  toplum arasında derin yaralar açtıklarını  bilmeleri  gerekir. Örnek aileyi anlatan, mutlulukların,  paylaşımın özne olarak işlendiği görüntülere  hasret  kaldık. Toplumda  hiç mi  güzellikler  yoktur. Kardeşlik duyguları, komşuluk ilişkileri, dostluk temaları,   samimi  ve  candan  davranışlar, bu  toplumda hala  var. Neden bu  örnekler  öen çıkarılmaz. Bu toplumu  meydana getiren  değer  yargıları öne çıkarılamaz. Onları  işleyen konulu  diziler  TV ekranlarında boy  göstermez.

Senelerce öyle hatalar yaptık ki; anlatamam. Yetişen nesillerimize, hep insanüstü karakterleri tanıttık. Filmler de, bilgisayar oyunlarında hep bu hatayı yaptık. İnsanları seven, sevgisiyle, bir çok engelleri aşan tiplemeler yerine; vuran, kıran, öldüren, istediklerini bu yollarla anlatan tipleri kahraman olarak genç nesillere tanıttık. Onların o karakterleri örnek almasına çanak tuttuk. Bu işin denetimini yapacak olan kurumlarımızda; yeteri kadar bu konuya eğilmediler.  Olayın sosyolojik ve psikolojik uzantısını yeteri kadar inceleyerek; gençlere ne kadar olumsuzluk aşılayacağını anlatmadılar.
Kısacası bu canavarlaşan insan tiplemelerine hiç mi katkımız olmadı? Diye düşünüyorum. Hatta bu tür vahşet haberlerini ballandıra, ballandıra haber olsun mantığı ile; anlatan görsel ve yazılı basının etkisi ne kadardır? Sorgulamak lazım. Öyle enteresan şeylere şahit oluyoruz ki; bir haber spikeri bir kaza görüntüsünü yayınlarken; bazı görüntüleri yayınlamıyacağını belirterek toplumun bu konuda hassasiyeti olduğunu söylüyor. Saygı duyuyoruz. Ancak aynı kanal bir filmde yüzlerce insanı katleden bir figürün reklamını yapabiliyor. Yayınladıkları fragmanlarla insanların reyting uğruna dikkatini çekmeyi beceriyor. O zaman demek ki; toplum hassasiyeti falan kalmıyor. Aynı kanal her türlü  ahlaksızlığın, olumsuzluğun yapıldığı bir dizinin sürekli reklamını yapıyor. İşte, bu tür ikilemler insanımızı, çevresini, hayat biçimimizi etkiliyor.
Herhangi bir kahramanı örnek alan bir genç, onun gibi yaşamak, onun gibi davranmak istiyor. Şartları uygunsa; bunu beceriyor. Eğer şartları uygun değilse; önce o şartları ayarlamak için gerekirse suç işliyor. Çok meşhur bir filmden etkilenerek sevgilisini öldürdüğünü söyleyen genci unutmayalım. Farkında olmadan, çok kötü örnekler oluyorlar. O dizilerin aktörleri, çevirdikleri bu dizilerden aldıkları paralarla; lüks bir hayat yaşarlarken; onların dizilerinden etkilenen binlerce genç olumsuzlukların pençesinde kıvranıyor. Her türlü bağımlılığa açık bir konumda, hayatlarını devam ettiriyorlar. Yazık değil mi bu gençlere...
Bütün bunları söylerken, şu gerçeği de unutmayalım. Ülkede özgürlüğün sınırının ne olduğu? ya da ne olmadığı? Hala tartışılmaktadır. Birine göre özgürlük olan bir konu, bir başkasının özgürlük sınırını zorluyorsa; o zaman onun sınırlarının belirlenmesi gerekir.  
Ey  Medyamız! sizler de; bizim böyle olumsuzluklara katkımız nedir? diye sorgulamanın sırası gelmedi mi? Bilerek ya da bilmeyerek kötülüklere sebep olmak kötü bir duygudur. Acil, Devlet yöneticilerinden böyle olayların reklam edilmemesi için bir çalışma yapmasını bekliyoruz. Bu konuda denetim görevi yapan kuruluşları daha dikkatli, bir göreve çağırıyoruz.

Sokaklardaki bu anarşinin çoğalmasının nedenleri arasında; bu tür yayınların etkisi olduğu inancını taşıyorum. Sorumluları göreve davet ediyorum. Bu tür bir davranış bozukluklarına devlet olarak izin vermememiz gerekir. Sonuçta, bu tür kötü şeylerden etkilenen sayısız insan, belki de; farkında olmadan suç sayılabilecek tavır ve davranışlarda bulunuyor. Aman, dikkat. Aile, çevre, okul, resmi kurumlar, bu konularda üzerimize düşeni yapalım. Her gün yeni bir olumsuz haber duymayalım. Toplum moralini olumsuz yönde etkilemektedir. Kötü ve olumsuz haberler, gündem oluşturmasın...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?